5 Şubat 1994: Markale'de insanlık öldü

Cem Türktekin, Twitter hesabından 5 Şubat 1994'te Sırplar tarafından gerçekleştirilen Markale katliamını dizi halinde paylaştı.

Alıntı 07.02.2022, 20:51 07.02.2022, 21:21
5 Şubat 1994: Markale'de insanlık öldü

Cem Türktekin'in paylaşımı şöyle:

1425 Gün süren Saraybosna kuşatması boyunca 5400 kişi yaşamını yitirdi, yani günde neredeyse 4 insan. Ancak bazı günler vardı ki ortalamanın çok üstünde can kaybı yaşandı talihsiz başkentte, bu günlerden biri de 5 Şubat 1994’tü.

90’larda akşam haberlerini izleyen herkes için hem merakla, hem de kaygıyla beklenen ‘veri’ydi Saraybosna’dan gelecek ölü sayısı. Ben 10 yaşımda her akşam tedirginlikle beklediğim o veri akışını covid süresince bile aynı ruh haliyle beklemedim, eminim çoğu kişi de beklememiştir.

Ölü sayısı kimi zaman 3 oluyordu, kimi zaman 5, 10 ya da 15. Ölülerin çoğu keskin nişancı menzilinde olduğu için günlerce yerinden kalkmayan ve şişen cesetler her akşam karşımıza çıkan, kanıksadığımız manzaralar halini alıyordu.

Yol ortasında, asfalt ya da kaldırımlar üzerinde kanlar içinde uzanan sivilleri görüp de haberleri izlerken kendisini, ailesini, sevdiklerini o durumda zihninde canlandırmayan kimse olmuş mudur, bilmiyorum ama benim çocuklum bu empatiyi kurarak geçti.

Saraybosna’nın, tıpkı bir yırtıcı tarafından avlanan yaralı bir av gibi bedeninden her gün bir parça daha koparılırken kimsenin elinden bir şey gelmiyor, elinden bir şeyler gelmesi gereken Birleşmiş Milletler de olanları tıpkı bizim gibi izlemekle yetiniyordu.

5 Şubat 1994 günü, o güne kadar kanıksanan ölü sayısının çok üstünde bir veri geldi Saraybosna’dan. Zaten açlığın pençesinde olan şehirde güçlükle kurulabilen Markale pazar yerine 3 havan topu düşmüştü o gün. Bilanço bu kez 68 ölüydü, ve bazıları sakat kalacak olan 144 yaralı.

Markale’de yatan sadece cansız bedenler değil, o yoklukta ortalığa savrulan marul ve havuçlar da ayrıca yürek dağladı 5 Şubat günü. Görüntüler dünyayı nihayet ayağa kaldırdı ve BM’ye müdahale için uluslararası baskı geldi.

BM bunun üzerine konuyu NATO’ya havale etti, NATO da o güne kadar ne işe yaradığı bilinmeyen ancak sonraki yıllarda isim değiştirerek bugünlere kadar varlığını sürdüren Balkanlar’daki üslerinden burnunu çıkarmaya karar verdi.

9 Şubat günü bir ültimatom yayınlayan NATO, Saraybosna’yı kuşatan Sırp birliklerinin 21 Şubat gece yarısına kadar 20 km geri çekilmesini, aksi halde hava operasyonu yapılacağını duyurdu.

Sırp ordusu bu kez durumun ciddi olduğunu fark etti ve hemen ertesi gün geri çekilme işlemine başladı. Çekilme işleminin sona erdiği 12 Şubat 1994, tam 22 aydır devam eden Saraybosna kuşatmasında can kaybının yaşanmadığı ilk gündü.

12 Şubat akşamı haberlerde geçen Saraybosna’dan can kaybı olmadığı bilgisi, belki Saraybosna’nın yerini harita üzerinde gösteremeyecek milyonlarca insanda tarifsiz bir mutluluk yarattı. Artık Saraybosna’dan ölü haberi gelmeyeceği düşünüldü. Ancak öyle olmadı.

Sırp birlikleri sürenin 21 Şubat gecesi dolacağını hatırlayarak ertesi gün eski mevzilerine geri döndüler. Basit bir hesapla 2 gün süren çekilme işlemini 19 Şubat akşamı başlatarak, kendilerine verilen süreyi sonuna kadar kullanacaklardı böylece.

Ancak birkaç gün daha gelen ölüm haberlerinin ardından Sırp ordusunun hesabı tutmadı, zira 1994’ün Şubat ayının ortalarında Saraybosna çok yoğun bir kar yağışı aldı ve 19 Şubat günü çekilmeye çalışan Sırp ordusunun tankları ve zırhlıları mevzilendikleri dağlarda kara gömüldü.

Sırp askerleri ya canlarını kurtarmak için silahlarını bırakarak geri çekileceklerdi, ya da 21 Şubat gecesi kendileri de hava operasyonunda silahlarıyla birlikte yok olacaklardı.

İşte bu sırada Rusya sahneye çıktı ve Sırp askerlerinin mevzilerinden geri çekilmeleri için, vinç ve çok güçlü iş makinelerinin de bulunduğu bir destek taburu görevlendirdi.

O gün, o zamana kadar varlığını dahi bilmediğimiz Rus taburunun aslında Bosna’da aylardır görevde olan ve BM’ye bağlı bulunan bir ‘Barış Gücü’ olduğunu öğrendik. ‘Barış Gücü’ askerlerinin Sırp ordusuna destek için 3 parmaklı Çetnik selamı vererek gelmeleri ise çoğu şeyin özetiydi

Böylece Barış Gücü olarak görev alan ancak siviller için bir çakıl taşını bile yerinden kaldırmayan Rus askerleri, bizzat BM’nin izin ve gözetiminde Sırp ordusunu 21 Şubat 1994 gecesinden önce bombalanmaktan kurtardı, NATO da bu olanları memnuniyet verici olarak yorumladı.

Daha sonra, uçakları NATO üslerinde görevli olan İngiltere, Fransa ve İtalya’nın Sırplara karşı hava operasyonu için gönülsüz oldukları ortaya çıkınca durum daha anlaşılır hale gelmişti.Eğer Ruslar yardıma gelmese ve Sırplar geri çekilmese belki de NATO tüm itibarını yitirecekti.

Sırpların elinde çok güçlü hava savunma sistemleri vardı ve kimse Saraybosna için uçaklarını ve pilotlarını feda etmek istemiyordu. Nitekim ertesi yıl mecbur kalınan Kararlı Güç harekatında Sırplar birkaç NATO uçağını düşürdü.

Şubat/1994’te havan toplarıyla bombalanan Markale pazarı ise ertesi yıl Ağustos ayında, marul ve soğanların havaya saçıldığı bir başka patlamada, bu kez 43 kişiye daha mezar oldu.

Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Türkiye İsveç'in NATO üyeliğine onay vermeli mi?