AB Uyum Müktesebatı Programı açıklandı

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ve Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılım sürecinde 7 yıllık dönemde neler yapacağını takvime bağlayan 'Türkiye'nin AB Müktesebatına Uyum Programı'nı açıkladı.

130 sivil toplum örgütünün katımıyla hazırlanan program, 200 yasal, 600 ikincil düzenleme yapılmasını öngörüyor.

Dışişleri Bakanı Gül ile Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Babacan Hazine Müsteşarlığı'nda düzenledikleri basın toplantısıyla 'Türkiye'nin AB Müktesebatına Uyum Programı'nı açıkladı.

Dışişleri Bakanı Gül, 3 ay süren çalışmalar sonucunda hazırlanan programın, Türkiye'nin AB üyelik sürecinde nasıl yol alacağını gösteren bir yol haritası olduğunu söyledi. Programın hazırlanmasında 130'u sivil toplu kuruluşu 200 kuruluşun katkı sağladığını ifade eden Gül, programın enerji tasarrufu, çevre konularına, posta ve karayolları hizmetlerinden, sağlıklı gıdaya kadar günlük hayatı yakından ilgilendiren olumlu düzenlemeler getirdiğini belirtti. Gül, Türkiye'nin bu programı kendi insiyatifiyle hazırladığının altını çizerek, "Bu program, bizim önceliklerimizle, bizim isteğimizle kendimizin hazırladığı bir programdır" dedi. Düzenlemelerin 33 başlığı da kapsadığını belirten Gül, bu başlıklarda AB standartlarına içinde Türkiye'nin menfaatleri gözönüne alarak, dökümanın hazırlandığını kaydetti. Gül, programın hayata geçirilmesiyle birlikte ülkedeti gündelik hayatında kolaylaşacağını söyledi.

AB müzakeleri sürecine kararlılıkla devam edileceğini vurgulayan Gül, "Son 3 ay içindeki gelişmelere bakıldığında ilerlediğimiz bir gerçektir. AB müzakerelerinde herşey bizim kararlılığımız ve performansımıza bağlıdır. Sonuçta yapılacak reformların ülkemizin kalkınması ve halkımızın refahının artması için gerekli olduğuna inanmamız gerekir" diye konuştu. Gül, Türkiye'nin bilim ve teknoloji faslını tamamladığını, sanayi ve işletme politikaları başlığındaki faslında açıldığını hatırlatarak, "Önümüzdeki dönemde de ekonomi ve parasal konular, istatistik ve mali konular başlıklarındaki 3 faslında açılmasını bekliyoruz" dedi.

Türkiye'nin bu yol haritasını sıkı sıkıya takip edeceğini kaydeden Gül, "Biz, gerekirse kendimiz bu fasılları açıp kapatırız. Tam üyelik AB üye ülekelerinin vereceği karardır. Biz o kararı şimdiden düşünüp bir şey yapmazsak o zaman kaybeden biz oluruz" diye konuştu.

BABACAN: "DÜZENLEMELER YAPILIR ANCAK UYGULAMALAR GEÇ OLABİLİR"

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Babacan ise, programın en önemli özelliğinin AB ile müzakerelerin formal seyrinden ayrı olarak sürdürülecek olması olarak açıkladı. Programın dondurulan 8 fasıl dahil tüm fasılları kapsadığını belirten Babacan, "Bu programın içinde bizim hemen istifade edeceğimiz çalışmalar var. Bunlar halkımızın istifade edeceği işler. Yani AB'nin yararına bizim aleyhimize olan konular değil" şeklinde konuştu.

Programın içeriği ile ilgili olarak bilgi veren Babacan, programda yapılan çalışmaları fasıllar olarak ayırdıklarını, bu çalışmaların önemli özelliği ise bir takviminin olması olduğunu söyledi. Programın 2007-2013 yıllarına arasındaki 7 yıllık bir dönemi kapsadığını belirten Babacan, bu süre içerisinde müktesebata uyum için 200 kanun, 600 de ikincil mevzuat hazırlanacağını kaydetti. Babacan, AB üyelik müzakerelerine başladıkları 3 Ekim'den bu zamana kadar 40 yasa çalışması yapıldığını, müktesabata uyum nedeniyle de Anayasa'nın 3'te 1'inin değiştirildiğini ifade etti.

Babacan, çalışmalarını sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte yaptıklarını, bu süreçte 40 kuruluştan yazılı görüş aldıklarını belirtti. Babacan, görüşmeleri sırasında programdaki uygulamaları hemen başlamasını isteyenlerin de olduğunu belirterek, "Meclisimiz'in yasal çalışma takvimi sınırlı. Başka bir Meclisimiz yok. Ayrıca yasal düzenlemeler yapılır ancak uygulamaları hemen başlatmayabiliriz. Yasa ile ilgili sivil kuruluşlarımız "hemen uygulanmasın" demeleri durumunda uygulama 3-5 yıl ertelenebilir. Bazı konularda olacak ki yasal düzenleme yapılmasına yapılamasına rağmen uygulamasına AB'ye üye olduktan sonra geçilecek. Bu da bizim doğal hakkımız" dedi.