Almanya'da Müslümanlar İran'ı konuştu-FOTO
İran'da meydana gelen çatışmalar Almanya'da yaşayan Müslümanları da kaygılandırıyor.

Mücahid Yıldız-Almanya / Dünya Bülteni
Almanya'nın Kuzey Ren Westfalya eyaletindeki Neuss şehrinde ve çevresinde yaşayan Türkiyeli Müslümanlar, İran İslam Cumhuriyeti'nde yaşananları ve perde arkasını konuşmak için hafta sonu biraraya geldi.
Dar'ül Erkam e.V. tarafından düzenlenen 'Tağut rejimini devirişinin 30.yılını geride bırakan İslam İnkılabı Hareketi'nin İran'da karşılaştığı çetin buhranları nasıl okumalıyız' adı altındaki toplantı, İrşad Kitabevi konferans salonunda yapıldı. Toplantıya konuşmacı olarak köşe yazarı Selahattin (Eş) Çakırgil ve aynı zamanda Dünya Bülteni yazarlarından Bahattin Yıldız da katıldı.
Türkiye'de 1980 yılında yapılan askeri darbenin ardından İran'a giderek, uzun yıllar orada yaşayan ve İran'ı bir gazeteci-yazar olarak çok iyi tanıyan Selahattin Çakırgil konuşmasına İran İslam İnkılabının kısaca tarihi bir özetini vererek başladı. İslam Cumhuriyeti'nin ilk başbakanı Mehdi Bazergan ile İmam Humeyni arasındaki ihtilafa değinen Eş Çakırgil, dokuz ay görev yapan Bazergan'a Humeyni'yle aralarındaki ihtilaf sorulduğunda Humeyni'nin şu şekilde cevap verdiğini aktardı: 'Aslında aramızda hiçbir ihtilaf yok. Çok az bir düşünce ayrılığı var. Biz İran için İslam'ı istiyoruz. İmam ise İslam için İran'ı istiyor'.
Selahattin Çakırgil, inkılabtan hemen sonra aykırı seslerin yükselmesi üzerine İmam Humeyni'nin 'Güçlü İran istiyorsanız, gidiniz Şah'ınızı geri getiriniz. Biz güçlü İran değil güçlü İslam istiyoruz' dediğini hatırlattı.Çakırgil, bazılarının İmam Humeyni ölünce inkılabın sona ereceğini sandıklarını, İmam'ın yerine geçebilecek gözde şahısların değişik nedenlerden hayatlarını kaybettiklerini ifade etti.
Ayetullah Talagani'nin bir sabah yatağında ölü bulunduğunu, kalp krizi geçirip öldü şeklinde duyurulduğunu söyledi. Yine Humeyni'den sonra yerine geçebilecek en önemli kişilerden biri olan Beheşti'nin de 70 arkadaşıyla birlikte bir suikaste kurban gittiğini, Mutahhari gibi güçlü bir eylem ve fikir adamının yine suikastle öldürüldüğünü hatırlattı.
İmam Humeyni hayattayken vekili tayin edilen ve kısa bir süre önce vefat eden Munteziri'den de bahseden Selahattin Çakırgil, İmam'ın ölümünden iki ay önce Munteziri'nin vekalet görevinden alındığını ve yirmi yıldır da hiç anılmadığını, ancak öldükten sonra Hamanei tarafından hakkında verilen bir mesajla tekrar hatırlandığını söyledi.
İran'da olup bitenlerin hüzünlü bir durum olduğunu söyleyen Çakırgil, bazı kimselerin timsah gözyaşları döktüğünü belirterek 'timsahın lokması ne kadar büyük olursa gözyaşları da o kadar çok olur' dedi.
İran'ın nükleer teknoloji ile ilgili gelişmelerine de değinen Selahattin Çakırgil, Ahmedinejad dönemine kadar hiçbir iktidar otuz yıldan beri bu ülkede yapılan nükleer çalışmalardan bahsetmezken, bu dönemde dünya gündeminden hiç düşmemesinin İran'a fayda sağlamadığını belirtti. Ahmedinejad'ın ikinci dönem cumhurbaşkanlığına başlamasıyla bugün yaşanan olayların başladığına işaret edidli.
Daha sonra toplantının ikinci kısmında konuşan yazar Bahattin Yıldız, İran'daki son seçimlere değinerek İran halkının seçimlerde yaşanan problemlerden dolayı Humeyni'ye 'niçin cumhurbaşkanını doğrudan kendisi atamıyor ki?' sorusunu yönelttiğini söyledi. Bir zamanlar Türkiye'de 'reformcu dendiğinde hemen dinden çıkaran anlamı yüklenirdi kişilere' diyen Yıldız, bugün bu kavramın Türkiye'de çok daha farklı anlaşıldığını, İran'da bir kişiye bunu dediğinizde batıcı anlamı çıkarıldığını hatırlattı. Bazı çevrelerin kasıtlı olarak seçkin kişileri bu tür klişelerle harcamaya çalıştıklarını hatırlatan Yıldız, ondört yıl süren Afganistan savaşında ve sonrasında orada halkı birleştirecek bir İmam Humeyni olmadığını, bu yüzden birbirlerine girdiklerini ve herkesin başa geçmek istediğini belirtti. Amerika'nın da bundan faydalanarak Müslümanlara büyük irtifa kaybettirdiğini ekledi.
Türkiye'de 80'li yıllar öncesinde üniversitelerde hiçbir şey kavgasız tartışılıp konuşulamazken, Tahran Üniversitesi önünde her çeşit düşünceden insanların kavgasız gürültüsüz tartışabildiğini hatırlatan Yıldız, bugünlerde o tartışmaların yapıldığı Tahran Üniversitesini özlediğini söyledi.
Toplantının son bölümünde katılımcıların katkıları alınarak, bazı sorular cevaplandırıldı.
1-Ayetullah Talagani'nin bir sabah yatağında ölü bulunduğunu, kalp krizi geçirip öldü şeklinde duyurulduğunu söyledi. Yine Humeyni'den sonra yerine geçebilecek en önemli kişilerden biri olan Beheşti'nin de 70 arkadaşıyla birlikte bir suikaste kurban gittiğini, Mutahhari gibi güçlü bir eylem ve fikir adamının yine suikastle öldürüldüğünü hatırlattı. Sayın çakırgil bu olaylara ilgili neyi ima ve iddia ediyorsun lütfen açık konuşunda bizde bilelim!!!!.
2-İmam Humeyni hayattayken vekili tayin edilen ve kısa bir süre önce vefat eden Munteziri'den de bahseden Selahattin Çakırgil, İmam'ın ölümünden iki ay önce Munteziri'nin vekalet görevinden alınmıştır. .Sayın çakırgil sende çok iyi bilirsinki ayetullah muntezeri bu göreve layık olmadığını beyan etmiş ve imam humeynide kendisini bu göreve layık olmadığı belitelrek kendi isteği doğrultusunda bu görevden azledilmiştir. bu beyanatlar karşılıklı yazılan mektuplarla ortadır!!!