Arap Birliği Filistin devletini görüşüyor
Arap Birliği ülkeleri, bağımsız bir Filistin devletinin kurulması ve İsrail ile sorunların çözülmesi için bugün toplanıyor.

Arap Birliği ülkeleri, bölgede 60 yıldır uygulanan siyaseti değiştirip, bağımsız bir Filistin devletini kurmak ve İsrail sorununa çözüm bulup bir barış planını hayata geçirmek üzere bugün ilk toplantılarını yapıyor.
Bir ay kadar önce, Arap liderler belli şartların yerine getirilmesi durumunda İsrail ile ilişki kurabileceklerini belirtmiş, bu konuyu incelemek üzere bir komisyon kurmuştu.
Bugün Arap Birliği'nin merkezi Kahire'de yapılacak komisyon toplantısına üyelerden 12'sinin yani yarıdan fazlasının bakanları katılacak.
FİLİSTİN'İN GELECEĞİ TARTIŞILYOR
Arap ülkeleri ilişkilerin normalleştirilmesi için "İsrail'in 1967 sınırlarına çekilmesini, Filistinli mültecilerin dönüşü için adil bir formül bulunmasını ve başkenti Doğu Kudüs olacak bir Filistin devleti kurulması"nı istiyor.
Komisyonun, bu noktaları daha ayrıntılı şekilde ele alacak çalışma grupları oluşturması bekleniyor.
İsrail, talepleri pek kabul edilir bulmasa da, Başbakan Ehud Olmert yine de plan üzerinde müzakere fikrine açık olduğunu söylüyor.
Ancak bunun için karşısında halihazırda ülkeyi tanıyan Mısır ve Ürdün'ün dışındaki diğer Arap ülkelerini, özellikle Suudi Arabistan'ı da görmek istediği anlaşılıyor.
Arap ülkeleri ise İsrailli yetkililerle bir masaya oturmadan önce, yönetimden planı ilke olarak kabul ettiği yolunda bir ifade duymak istiyor.
Bölgedeki barış girişimlerinin gelecek ay Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri bakanının bölgeye ziyareti ile hareketlenmesi bekleniyor.
Rice bu ziyaret öncesi dün, Filistin yönetiminin maliye bakanı Salam fayyad ile ilk kez bir araya geldi.
Fayyad, Washington'un terör örgütü kabul ettiği Hamas'ın başını çektiğini ulusal birlik hükümetinin teknokrat üyelerinden.
Bu görüşme Washington'un Filistin yönetimine bir yılı aşkın süredir uyguladığı mali ablukayı esnetmesi beklentilerine yol açsa da, Amerikalı yetkililer Fayyad ile bir hükümet üyesi sıfatıyla değil, şahsi bir görüşme yapıldığını savundular.