Başbakan Erdoğan Alevi iftarında
AKP'li Çamuroğlu'nun düzenlediği iftar Erdoğan'ın katılımıyla yapıldı.

AK Parti İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu'nun düzenlediği "Muharrem Ayı İftarı" Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla yapıldı.
Feshane Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi'ndeki iftarda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ın salona girmelerinin ardından mersiye ve sofra duası yapıldı.
Erdoğan çifti ile Reha Çamuroğlu ve eşi Meltem Çamuroğlu, Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan, Dünya Ehlibeyt Vakfı Başkanı Fermani Altun ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu aynı masada iftar yaptı.
Yemeğe, Devlet bakanları Said Yazıcıoğlu ve Mehmet Şimşek, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Egemen Bağış, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Fener Rum Patriği Bartholomeos, İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın yanı sıra çok sayıda AK Partili milletvekili ile Alevi cemaati temsilcileri katıldı.
Bu arada, iftar menüsünde yer alan bilgiye göre, Muharrem orucu, Kurban Bayramı'nın birinci gününden başlayarak 20'nci günü akşamı niyet edilerek, tutulmaya başlanıyor.
Muharrem orucuna ilaveten 3 günlük "Masum-u Pak Orucu" tutuluyor. 12 günlük Muharrem orucu ile birlikte 15 gün oruç tutulduktan sonra Muharrem ayının 13'üncü günü aşure dağıtılıyor.
Muharrem ayında eğlence yapılmaması, bıçağa ve kesici aletlere el sürülmemesi, et yenilmemesi, Kerbela şehitlerinin susuzluğunu hissetmek için su içilmemesi gibi adetler bulunuyor. Bu nedenle Feshane'de verilen iftarda, masalarda su, bıçak ve menüde et yemeği yer almıyor.
"İftar Lokması" olarak adlandırılan yemekte, iftariyelik tabağı, kremalı badem çorbası, peynirli su böreği, mevsim salata, enginar göbeğinde mantar graten, bademli pilav ve aşure servisi yapıldı.
İftar sonrası Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bir konuşma yaptı. Konuşmasına, ''Sevgili canlar, değerli kardeşlerim'' diye başlayan Başbakan Erdoğan, ''Hicri yılın ilk ayı olan Muharrem'in 10'uncu gününde, diğer adıyla Aşura gününde siz can kardeşlerimle, gönül dostlarımla bir arada olmaktan, yüz yüze hasbihal etmekten büyük mutluluk duyduğumu ifade ediyor, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum'' ifadesini kullandı.
Bundan tam 1369 yıl önce bugün Kerbela'da insanlık tarihinin en acı olaylarından birinin yaşandığını belirten Erdoğan, başta İmam Hüseyin olmak üzere Peygamber'in aile fertlerinin yani Ehli Beyt'ten önemli şahsiyetlerin Kerbela'da önce açlık ve susuzlukla işkenceye maruz kaldığını, ardından da menfur bir şekilde şehit edildiğini anlattı.
''Mazlum ve maktul Hüseyin Efendimizi de burada bir kez daha rahmetle anıyorum'' diyen Başbakan Erdoğan, Peygamber'in, torunları İmam Hasan ve İmam Hüseyin'i 'arşın iki yanına asılmış küpeler' olarak tarif ettiğini söyledi.
''İZLERİ BU TOPRAKLARDAN HİÇ SİLİNMEDİ''
Başbakan Erdoğan, insanlık tarihinin tartışmasız bu en acı ve korkunç katliamının izleri ve etkilerinin yaklaşık 1369 yıl boyunca bu topraklardan hiç silinmediğini ifade ederek, şunları söyledi:
''Peygamberimizin torununa reva görülen muamele, 1369 yıl boyunca bu toprakların her karışında, her bir Müslüman'ın hanesinde yankılandı durdu. Yine ne acıdır ki o günden itibaren bu bölgede kan, gözyaşı, matem ve acı hiç eksik olmadı. Değerli can dostlarım, bugün Gazze'de hepimizin içini burkan, yüreğimizi parçalayan, gözyaşlarımızı sel olup akıtan manzara, Kerbela'nın bir izdüşümü değil midir? Irak'ta yaşadığımız acı, Kerbela'nın bugüne yansıyan bir örneği değil midir? Tarih boyunca ve bugün insanları birbirine düşüren, birbirine düşman eden, işi savaşa, çatışmaya kadar götüren, Kerbela'nın anlaşılmaması değil midir? Hüseyn-i mazlum, bu ümmetin arasına nifak girmesin diye mübarek bedenini siper etmişti. O zaman bu ayrılık gayrılık nedir, bu bölünmüşlük nedir, bu sevgisizlik nedir?''
''Coğrafyanın bir köşesinde masum insanlar, çocuklar, kadınlar katledilirken, devletlerin çözüm üretmek yerine siyasi çekişmelerle uğraşmaları, nüfuz mücadeleleri içine girmeleri ne kadar doğrudur?'' diye soran Başbakan Erdoğan, Kerbela'yı her an yüreklerinde taşıdıklarını vurguladı.
''An be an, dem be dem Kerbelalar yaşamaktan bizar hale geldiklerini, yorgun düştüklerini, enerjilerini heba ettiklerini'' kaydeden Erdoğan, bu toprakların, bu coğrafyanın, sevgi ve hoşgörü medeniyetinin, birlikte yaşama kültürünün doğduğu, yeşerdiği ve dünyaya örnek teşkil ettiği topraklar olduğunu vurguladı.
Başbakan Erdoğan, ''Bizim Peygamber efendimizden duyduğumuz budur. Bizim İmam Ali'den aldığımız öğüt budur. Bizim 12 İmam'dan aldığımız nasihat budur. Mevlana'nın, Yunus'un, Pir Sultan'ın, Hünkar Hacı Bektaş'ın bize anlattığı budur'' diye konuştu.
Aşık Veysel'in 'Yezid nedir, ne kızılbaş?/Değil miyiz hep bir kardaş?/Bizi yakar bizim ataş/Söndürmektir tek çaresi'' sözlerini hatırlatan Başbakan Erdoğan, erenlerden, aşıklardan duydukları, bildikleri, bellediklerinin bu olduğunu söyledi.
''AYNI GÖNÜL İKLİMİNİN DAMLALARIYIZ''
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bizler, aynı inanç ikliminin, aynı gönül ikliminin damlalarıyız. Biz birbirimizden ayrı damlalar halinde yaşamıyoruz. Aksine, farklı damlaların bütünlüğünden oluşan bir deryada, bir okyanusta yaşıyoruz. Bizler, aynı toprağın hamuruyla mayalandık. Aynı güneş gönlümüzü aydınlattı, aydınlatıyor. Bizim birlik ve beraberliğimiz bin yılı aşkın tecrübeye dayanan büyük bir kaynaşmadır, hemhal olmadır, yekvücut olmadır. Bizler 'acıyı bal eylemesini bilmiş', birbirine kenetlenmiş bir milletiz. Şu Anadolu'da, şu Rumeli'de bin yıldır mensubu olduğumuz medeniyet, altını çizerek ifade etmek istiyorum; bizim el ele, omuz omuza, gönül gönüle inşa ettiğimiz, imar ettiğimiz ortak bir medeniyettir.''
Alevi Bektaşi kültürünün Anadolu'nun eşsiz zenginliklerinden biri olduğunu vurgulayan Erdoğan, Süleymaniye, Hacıbektaş, Rumeli'deki Drina Köprüsü, Mostar Köprüsü, Harabati Baba Tekkesi, Gülbaba Türbesi'nin ortak medeniyetin ürünleri olduğunu söyledi.
''BEYHUDE BİR UĞRAŞ İÇİNDELER''
Başbakan Erdoğan, Ali Ekber Çiçek, Aşık Mahsuni Şerif ve Aşık Veysel'in, Fuzuli, Nedim, Yunus Emre, Karacaoğlan, Necip Fazıl ve Nazım Hikmet gibi ortak ses ve nefes olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''Her zaman söylüyorum; kalplerimizi soğutmaya, senlik benlik davasıyla gönüllerimizin ayrışmasına, hoyratı değişten, nefesi ilahiden, mersiyeyi kasideden, horonu halaydan ayrı gayrı düşürmeye kimse muvaffak olamadı, olamayacaktır. İnsanlarımızın arasına nifak sokmaya çalışanlar, açık söylüyorum; bin yıldır beyhude çaba sarf ettiler, halen de beyhude bir uğraş içindeler. Ne diyor Hacı Bektaş Veli; 'İncinsen de incitme...' Pir Sultan Abdal yüzyıllar öncesinden evrensel bir mesajı kalplerimize yazıyor; 'Koy sana kötü desinler/Her ayıbına gülsünler/Her gün gıybetin kılsınlar/İncinme gönül incinme'. Bu anlayışla, bu düsturla, bu hoşgörüyle biz bugünlere ulaştık. Provokasyonlar, kirli tezgahlar, marjinal anlayışlar, fanatik yaklaşımlar, bu birlik beraberliği, kardeşliği zedeleyemedi, bundan sonra da zedeleyemeyecektir. Öyleyse yapmamız gereken, gözlerimize mil çeken, gözlerimize perde çeken öfkeyi, nefreti, kini aramızdan dışlamaktır.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz düşüncenin Kerbela'sını yaşamak istemiyoruz. Fikrin, şiirin Kerbela'sı olmaz, bunu yapamazsınız'' dedi.
''ASLA AYRIMCILIK İÇİNDE OLMADIK''
Hükümet olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin 780 bin kilometre karesinde, 70 milyon vatandaşın her birine eşit mesafede olduklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, hizmet üretirken, hizmet götürürken asla ve asla ayrımcılık içinde olmadıklarını ve olamayacaklarını kaydetti.
Başbakan Erdoğan, eğitim noktasında da şu an yoğun bir çalışma içerisinde olduklarını, Milli Eğitim Bakanlığının konuyla ilgili somut ve bu ülkede on yıllardır yapılmayan bir adım attığını, bir düzenleme yaparak Aleviliğin de öğrenime dahil edilmesini sağladığını söyledi.
Bu düzenlemeler hayata geçirilirken sivil toplum örgütleriyle görüşmeler yapıldığını ifade eden Erdoğan, şu an Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitaplarında Aleviliğe 32 sayfa yer ayrılmış durumda olduğunu belirtti.
Televizyon yayınları konusunda tabuları yıkan, ezberleri bozan bir tavır içinde olduklarına dikkati çeken Erdoğan, bu ülkede yıllarca ''Acaba televizyonlarda haftada yarım saat, bir saat Kürtçe yayın yapılsın mı, yapılmasın mı?'' konusunun tartışıldığını hatırlattı.
TRT 6'nın yayına başlamasıyla bu noktada çok anlamlı ve tarihi bir açılımı gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, bununla da kalmadıklarını, TRT 2 televizyonunun Muharrem ayı boyunca özel yayın gerçekleştirmeye başladığını, bir ay sürecek bu yayınlar çerçevesinde belgeseller, sohbetler, tartışma programları ve Muharrem orucuna ilişkin programların izleyiciyle buluşacağını ifade etti.
Bu özel yayınların 27 Ocak tarihine kadar devam edeceğini ve başta Muharrem ayı olmak üzere yıl genelinde bu tür özel programların artık TRT'de yer alacağını anlatan Erdoğan, bu adımların samimiyetle attıkları adımlar olduğunu ve devamının geleceğini aktardı.
NAZIM HİKMET
Konuşmasında, Nazım Hikmet'in Türk vatandaşlığına geri alınması konusuna da değinen Erdoğan, şunları söyledi:
''Yıllardır Nazım Hikmet de ülkemizde konuşuldu. Şiirleri okunur mu, okunmaz mı? Okunduğu zaman ne olur? İçeri mi girersin, girmez misin? Tüm bunlar hep tartışıldı, konuşuldu. Biz de tabii bir şiir mağduru olarak bunları yaşadık, iyi biliyoruz. Ve dünya görüşü şöyleymiş, böyleymiş, böyle bir tartışma yapmadık. Niye? Arkadaşlar, inanıyorum ki biz düşüncenin Kerbela'sını yaşamak istemiyoruz. Fikrin, şiirin Kerbela'sı olmaz, bunu yapamazsınız. Ve hamd olsun Nazım Hikmet'i de tekrar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına kabul etmek bize nasip oldu. Sene 1951, vatandaşlıktan çıkış, sene 2008 tekrar vatandaşlığa dönüş.''
Başbakan Erdoğan'a, konuşmasının ardından Abdal Musa Kültürünü Tanıtma ve Araştırma Vakfı üyeleri tarafından Antalya'nın bir köyünden getirilen elma hediye edildi.
Kaynak: Ajanslar