banner39

Bediüzzaman Said Nursî anma toplantısı

Bediüzzaman Said Nursî'nin vefatının 48. yıldönümü münasebetiyle anma toplantısı yapıldı.

Arşiv 31.03.2008, 08:50 31.03.2008, 08:50
Bediüzzaman Said Nursî anma toplantısı

Bediüzzaman Said Nursî'nin vefatının 48. yıldönümü münasebetiyle Risale-i Nur Enstitüsü tarafından tertiplenen "Meşrutiyetin 100. Yılında Türkiye'nin Demokrasi Serüveni" konulu Bediüzzaman'ı Anma Toplantısı, dün Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda yapıldı. Toplantının açılışında konuşan Mehmet Kutlular, Kanun-i Esasînin ilânından sonraki 13-14 aylık dönem sayılmazsa, demokrasi tecrübemizin II. Meşrutiyetin ilânıyla 100 seneyi aştığını belirterek, ayrıca, bu yıl Bediüzzaman'ın İstanbul'a ilk gelişinin de 100'üncü yılının dolacağını söyledi. Hürriyet yürüyüşünün, 1908'de II. Meşrutiyetin ilânıyla önemli bir merhale katettiğini, 1923'ten itibaren tek partili cumhuriyetle devam ettiğini ifade eden Kutlular, şunları kaydetti:

"1950'deki beyaz ihtilâlle, büyük bir sıçrama ile demokrasi dönemine geçti. 4 ihtilâlle kesintiye uğratılmasına rağmen 100 yaşına erişmeyi başardı. Biz de, Risale-i Nur Enstitüsü olarak, Bediüzzaman Haftası'ndaki anma toplantılarını bu konuya tahsis ettik. Girişte değindiğim 100 yıllık tevafuk da dikkate alındığında, demokratikleşme gayretlerini ön plana çıkarmanın ve Bediüzzaman'ın demokratikleşmeye sunduğu katkılara dikkat çekmenin daha anlamlı olduğunu düşünüyorum. Meşrutiyetten demokrasiye yükselen çizgide O, daima hürriyetlerden yana tavır koymuştur. Ağır bedeller ödemiş ama taviz vermemiştir. Bu bakımdan, demokratikleşmenin topluma mal edilmesinde Bediüzzaman'ın katkısına geçmişten daha fazla ihtiyaç vardır. Çünkü O, toplum nezdinde büyük itibar sahibi bir İslâm âlimidir."

BEDİÜZZAMAN SAİD NURSî'NİN "HÜRRİYETE

HİTAP" NUTUKLARI HÂLÂ TAZELİĞİNİ KORUYOR

RİSALE-İ Nur Enstitüsünce düzenlenen panele konuşmacı olarak Prof. Dr. Mehmet Altan, Prof. Dr. Atilla Yayla, Prof. Dr. Doğu Ergil, Dr. Cengiz Aktar ve gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz katıldı. Avukat Kadir Akbaş'ın yönettiği panelin açış konuşmasını gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular yaptı.

Panele, Bediüzzaman'ın talebelerinden Mustafa Sungur ve Mehmet Fırıncı Ağabeyler de katıldı. Konuşmalarda, 100 yıl önce II. Meşrutiyete İslâmî referanslarla sahip çıkan tek İslâm âlimi olarak Said Nursî'nin, Meşrutiyetin ilânından üç gün sonra Sultanahmet ve sonraki günlerde Selânik'te düzenlenen mitinglerde irad ettiği "Hürriyete hitap" nutuklarındaki mesajların bugün de tazeliğini koruduğu vurgulandı. Cumhuriyeti tek parti zihniyenin dikta rejimi olarak yorumlayan kesimlerce "cumhuriyet karşıtı" olmakla suçlanan Bediüzzaman'ın, tam tersine samimî ve dindar bir cumhuriyetçi olduğuna dikkat çekilen konuşmalarda, onun demokrasiye de, meşrutiyet ve cumhuriyeti tamamlayan bir aşama olarak sahip çıktığı belirtildi. Panelde konuşmacılar özete şunları kaydetti:

Prof. Dr. Atilla Yayla:

Meşrutiyet'in 100. yılında dindar bir grup tarafından demokrasi konulu bir organizasyonun düzenlenmesi çok değerli ve önemlidir. Demokrasi özgürlüğü ve insan haklarını en iyi karşılayan siyasi rejimdir.

Kazım Güleçyüz:

Bediüzzaman Said Nursi Meşrutiyeti 'meşveret, adalet ve kanunda inhisar-ı kuvvet' temelleri üzerine bina etmiştir. Bu değerlere bugün bile ihtiyaç vardır. Bediüzzaman 100 yıl önce ne söylemişse bugün de geçerliliği devam etmektedir.

Prof. Dr. Doğu Ergil:

100 yıllık meşrutiyet-demokrasi serüvenimizde toplumun demokratik haklarını tam anlamıyla elde edemediğini görüyoruz. Bu arayış önümüzdeki süreçte de devam edecektir. Sivil toplum örgütlerinin devletin değil toplumun değerlerini taşıması gerekir.

Dr. Cengiz Aktar:

Türkiye demokrasisine iç ve dış dinamikleri birlikte yürüterek ulaşabilir, dış dinamikleri kullanırken utanmaya gerek yok. İspanya, Avrupa Birliği'nden aldığı destek ve iç dinamikleriyle bugüne gelmiştir.

Prof. Dr. Mehmet Altan:

1908 ve günümüz arasında bir paralellik vardır. Osmanlı'nın özgürlük hareketini 1912'de İttihatçılar tarafından durdurulmuştır. Bugün de 2008 AB ve özgürleşme süreci yine aynı zihniyet tarafından durdurulmak istenmektedir. 1908'deki gazetelerle bugünü gazetelerini karşılaştırırsak aynı zihniyeti görürüz. Türkiye'nin demokratikleşmesi içn yeryüzünden kopup içine kapanmaması gerekir.

Kaynak: Yeni Asya

 

Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Türkiye İsveç'in NATO üyeliğine onay vermeli mi?