banner39

Bush, Afrika'da üs arıyor

"Afrika, 21. yüzyılda bir fırsat kıtasıdır" diyen Bush, kara kıta gezisine başladı.

Arşiv 16.02.2008, 17:58 16.02.2008, 18:17
Bush, Afrika'da üs arıyor

 

Shashank Bengali*

Dünya genelinde ABD Başkanı George W. Bush'un dış politikası Irak savaşıyla hatırlanacaktır. Fakat Orta Afrika'daki zümrüt tepelerde onun mirası daha parlak görünüyor.

Aslında bu miras, tek çocuğuna hamileyken HIV tanısı konan 19 yaşındaki Jeanne Aribatuka'nın yüzü kadar parlaktır. Dokuz ay önce HIV virüsü gibi kalıtımı etkileyen virüslere karşı kullanılan antiretroviral ilaçları kullanmaya başladı ve yedi kez bu ilacı kullandı. Bunu söylerken badem gözleri dans ediyordu.

Dört yıl önce 800 kişinin alabildiği ilaçları, büyük oranda Bush'un 2003'te ilan ettiği 15 milyar dolarlık küresel AIDS karşıtı plandan dolayı, şu an HIV virüsü taşıyan yaklaşık 50 bin Ruandalı alabilmektedir. Bu, önemli sıtma karşıtı planla birlikte, Bush'un başkanlığı döneminde ABD'nin Afrika'ya yaptığı yardımdaki artışın temelini teşkil eden ve çok fazla övgü alan dış politika inisiyatiflerinden biridir.

KONGRE'DEN YENİ 30 MİLYAR DOLAR KOPARACAK

Bush, bu hafta AIDS ve sıtmaya karşı ilerlemeyi ve dünyanın en fakir kıtasındaki ekonomik gelişmeye bağlılığını göstermesini umarak Afrika'nın beş ülkesine altı günlük bir gezisine başlayacak. Beş yıllık yardım süresi bu yıl bittiğinden dolayı Kongrenin AIDS girişimine önümüzdeki beş yıl boyunca yapılacak yardımı 30 milyar dolara çıkarmasını sağlayacak bir durum oluşturmayı da umuyor.

Perşembe günü Bush "Afrika, 21. yüzyılda bir fırsat kıtasıdır" dedi. "Demokrasinin ilerlediği, ekonomilerin geliştiği, liderlerin istek ve azimle sorunlarla uğraştığı bir yerdir."

Fakat Irak ve gergin ABD ekonomisi gibi sorunlardan kaçabilse bile Bush'un gezisi, Sudan'ın Darfur bölgesinde büyüyen şiddetin ve ABD'nin önemli bir müttefiki olan Somali de İslamcıların önderliğindeki bir isyanın tam ortasına denk geliyor.

"AMERİKANIN MERHAMETLİ YÜZÜNÜ GÖSTERMEYE ÇALIŞIYOR"

Eleştirmenler gezinin bu ve benzeri sorunların üzerini örtmeyi hedeflediğini söylüyorlar. Bush ve First Lady Laura Bush, Afrika'nın en istikrarlı üç ülkesi Benin, Gana ve Tanzanya'nın yanı sıra Liberya ve iç savaşlardan çıkan Ruanda'yı ziyaret edecekler.

Liberal bir Washington tink-tanki olan Amerikan İlerleme Merkezi'nde bir Afrika uzmanı olan Gayle Smith "bu gezi Amerika'nın merhametli yanını göstermek için planlandı" dedi.

Afrika, evanjelik toplumun kıtadaki çıkarlarına katkısı büyük olduğundan Bush'un 2000 kampanyasının söz verdiği "merhametli muhafazakârlık" sözünün tutulduğunun görüldüğü yerdir.

Bush 2001'de başkanlık görevini devraldığında, Ekonomik İşbirliği ve Gelişim Örgütü'ne göre ABD'nin, Afrika'ya insani ve ekonomik yardımının tutarı 1,4 milyar dolardı. 2006 ile birlikte bu miktar dört katına çıkarak 5,6 milyar dolara ulaştı.

Irak savaşı ve Bush yönetiminin diğer politikalarından dolayı dünyanın genelinde Amerika'nın imajı darbe almışken, geçen Temmuz Pew Küresel Tutumlar Projesi tarafından hazırlanan bir rapor "ABD imajının Afrika'da dünyanın diğer bölgelerinde olduğundan daha güçlü olduğunu" ortaya çıkardı.
Birkaç yıldır AIDS programlarını yürüten Ruandalı bir doktor olan Blaise Karibushi, "Bush, başkalarının Afrika için yaptıklarından daha fazlasını yaptı" dedi. "Başka yerlerde problemleri olabilir fakat bizim için çok şey yaptı."
Belki de, 2003'te ilan edilen Başkanın AIDS'ten Kurtulmak için Acil Planı'ndan (PEPFAR) daha popüler bir Bush inisiyatifi yoktur. On ikisi Afrika'da olmak üzere AIDS'ten çok fazla etkilenen on beş ülkede bu program; parayı, yerel düzeyde programlar geliştiren uluslar arası yardım ajanslarına yönlendirerek 1,4 milyon insana AIDS tedavisi yardımı yaptı.
Sağlık görevlileri Ruanda da bu yardımın etkisinin dikkate değer olduğunu söylüyorlar.

Hala 1994 katliamının hatırasıyla sessizce yaşayan küçücük ülke, Birleşmiş Milletler gelişim sıralamasında 177 ülkenin içinde 158. sırada bulunup dünyanın en fakir ülkeleri arasında yer almaktadır. Fiziki alan itibariyle Massachusetts'ten daha küçük bir alana sıkıştırılmış 8 milyondan daha fazla bir nüfusa sadece 438 hastane ve sağlık ocağı hizmet vermektedir.
Hükümet yetkilileri, ABD'nin sağladığı 300 milyon dolar ve diğer uluslararası bağışçılardan—başlıca Dünya Bankası ve Global AIDS, Tüberküloz ve Sıtma ile Savaş Fonu—gelen on milyonlarca doların hayrına AIDS tedavi ilaçlarına ihtiyaç duyan Ruandalıların üçte ikisi bu ilaçlara ücretsiz sahip olabilmektedirler dediler.

Değişiklikler, başkent Kigali'den arabayla yarım saatlik uzaklıkta olan yeşil bir tepenin üzerine kurulmuş Nyagasambu'sun kırmızı briketten yapılmış HIV kliniğinde gözle görülür durumdadırlar. Klinik, ABD yardımları ile iş yapan Washington'daki bir hayır vakfı olan Elizabeth Glaser Pediatric AIDS Vakfı tarafından inşa edildi. Şu an civar köylerden HIV hastaları düzenli çek-up için buraya akın etmektedirler.

Kliniğin yönetici asistanı Theogene Ndayambaje, "Şu an ihtiyaç duyduğumuz ilaç ve laboratuar malzemesine sahibiz" dedi. Çek-up için bekleyen parlak elbiseler içindeki kadın topluluğuna işaret ederek "üç yıl önce olsaydı bu kadınlar yaşamıyor olacaklardı" dedi.

Yardım çalışanları ABD parasının yararlı olduğunu söylüyorlar fakat Ruanda sağlık yetkilileri tarafından ortaya konan kalifiye yönetim olmasaydı bu para böylesi bir etkiye sahip olmayacaktı. Mikro-yönetime eğilimiyle birlikte okumuş eski bir isyancı olan başkan Paul Kagame'nin liderliğinde fon akışını yönetmek için bir hükümet ajansı teşkil edildi.

Bush programı başladığında bu programı Ruanda da yöneten ve şimdi Pediatrik AIDS kuruluşunun ülke direktörlüğünü yapan Nancy Fitch, "böylesi küçük bir ülkede bir sağlık programı için ayrılan daha önce görülmüş miktarlardan daha fazla bir miktardı. Fakat Ruanda hükümeti üst düzeyde organize olmuştur ve pek çok övgüyü hak etmektedir" dedi.

Programa eleştiriler de yapılmaktadır. Pek çok kimse programın sayısal hedeflere odaklandığını ve parayı yardım ajansları üzerinden yönlendirerek etkisiz harcamalar yapıldığını söylüyor. Eleştirmenler bunun sonucu olarak, bir bütün olarak ülkenin sağlık sisteminde yeterli yatırımın olmadığını söylüyorlar. Yardım çalışanlarının, hâlihazırda var olan kliniklerin susuzluğa ve elektriksizliğe direnen klinikler olduğu ve bunun ciddi bir problem olduğunu söyledikleri bir yer olan Ruanda gibi bir ülkede fonlar, tesisler inşa etmek için kullanılamaz.

Diğerleri, eğer bir adam seksüel olarak aktifse böylesi mesajların anlamsız olacağını ileri sürerek fonların bir kısmının daha fazla HIV enfeksiyonunu engellemek için sakınmayı teşvik etmeye gitmesinin gerekliliğine vurgu yaptılar.

Washington'daki Global Gelişim Merkezi'nden bir AIDS uzmanı olan Nandini Oomman, korunmadan daha fazla ilaç tedavisine vurgu yapmak uzun vadede programın kazanımlarını zayıflatabilir. Program—kondom kullanımını teşvik etmek gibi korunma teknikleri daha az pahalıyken—hedeflediği gibi 2 milyon kişiye ilaç hizmeti ulaştırsa bile, insanlar daha fazla yaşayacağından onların tedavi masrafları fırlayacaktır.

Oomman, "Başkan Bush'un daha önce görülmemiş bir kaynak miktarını harekete geçirdiğinde şüphe yoktur" dedi, "fakat programın etki göstermediği yerde yeni enfeksiyonlar engellenmelidir. Bu, gerçek bir miras için askıda bekleyen ölçüdür."


*McClatchy Newspapers

Bu makale Ali Karakuş tarafından Dünya Bülteni için aslından Türkçe'ye çevrilmiştir.

 

Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Türkiye İsveç'in NATO üyeliğine onay vermeli mi?