İbrahim Ethem Gören/Dünya Bülteni
Eyüp Belediyesi’nden orta kademe yöneticileri tarafından 1 Haziran Salı günü mesai bitiminde, sessiz sedasız açılan hat ve tezhip serginin ilginç bir hazırlık hikâyesi var. Sergi organizatörü belediye çalışanları, serginin açılış tarihinden bir gün önce Caferpaşa Medresesi’nde Klasik İslâm Türk sanatlarını icra eden hocaları arayarak, “Yarın serginiz var, eserlerinizi bekliyoruz” diyerek, serginin hazırlıklarını başlatır! Üzerlerinde, Eyüp Sempozyumu’nun yorgunluğu bulunan eserler, alelacele sanatkârların evlerinden, Cafer Paşa Medresesi’ne getirilir ve sergi serencamı böylelikle başlamış olur…
Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler/Yedi renk yedi sesten sayısız belirişler
Hat: Tahsin Kurt Tezhip: Leyla Karataş
Eyüp’te ziyaret ettiğimiz sergi için ne davetiye basılmış, ne eserlerin katalogu hazırlanmış, ne de herhangi bir ciddi hazırlık yapılmış. Sergiye ne basın; ne de vatandaşlar davet edilmiş. Sergi için basın bülteninin hazırlanmadığını zikretmeye gerek yok tabii ki…
Usanmadan saydım. Serginin açılışına, üçü belediye çalışanı, biri bebek olmak üzere tam 19 kişi katılmış. Buradaki eleştirimiz sergiye katılımın az olmasına değil; böylesi güzel eserlerin yer aldığı bir sanat aktivitesinin duyurusunun yapılmamasınadır…
Sergiyi, orada prestij amaçlı üç eseri sergilenmekte olan eşim haber verdi. Açılış sonrası hava kararmak üzereyken sergi mahalline gittiğimde Eyüp Belediyesi Ek Binası Camlı Salon’un kapıları ardına kadar açıktı. İçeride bulunan eserler, kaderlerine; daha doğrusu kederlerini terk edilmiş bir vaziyetteydi. Ne bir görevli, ne bir güvenlik önlemi… Kötü niyetli “ziyaretçi”lerin birbirinden değerli eserleri götürmesi işten bile değildi.
Eyüp Belediyesi’nin yakınlarındaki bir ağaca iliştirilmiş afişten öğrendim serginin ismini: Tahsin Kurt, Serap Bostancı Yıl Sonu Hat ve Tezhip Sergisi.
Sergide, günümüz talik yazısının usta kalemi Hattat Tansin Kur’tun talik ve celi talik hatlarıyla hazırladığı istifleri, müzehhibe Serap Bostancı’nın öğrencileri tezhipleyince ortaya güzel eserler çıkmış. Her bir eserde müzehhibelerin günler, aylar süren emeklerinin iz düşümleri gözlemleniyor. Halkâr ve tezhiple bezenen eserlerin, fotoğraf makinesinin deklanşöründen parlayan camlarına, 16. yüzyılın bezeme sanatının ihtişamından pırıltılar aksetmiş. Tezhip levhalarında surlar arasından çıkıp gelen bahar dalları, sizi İstanbul’un fethinin orta yerine; Ulubatlı Hasan’ın yanı başına götürüyor. Ayasofya minyatürü, fethin ilk Cuma namazını tedai ettiriyor.
Saz yolu motifleri arasında kıvrıla kıvrıla ilerleyen yeşil, beyaz, sarı ve kırmızı altın hâleleri, eskimez devirlerin ihtişamına atıfta bulunuyor.
Garip bir sergi dedik ya. Hattat dostum Tahsin Kurt’u sergi dolayısıyla tebrik etmek için aradığımda haberi oldu, eserlerinin yer aldığı Eyüp Belediyesi’nin sanat(sal) etkinliğinden.
Maalesef kadim bir ilçenin belediyecileri sanat ve estetikten bu kadar anlıyor.
Her şafak hisarlarda oklar çıkar yayından
Hâlâ çığlıklar gelir Topkapı Sarayı’ndan
Hat: Tahsin Kurt
Tezhip: Hülya
Sanat kuramcıları “Sanatın kuralı olmaz. Kuralı, kaidesi olan şey, zanaattır” der. Bu söyleme, sanatkâr dedelerimizin “Sadece elleriyle bir iş/eser ortaya koyana amele; ellerine beynini ortak edene zanaatkâr, elleriyle beyninin işine gönlünü de katana sanatkâr denir” tesbitini eklemek yerinde olacaktır. El-hak doğrudur.
Eyüp Belediyesi’nin kültür işlerine bakan çalışanlarının kültür ve sanat bağlamında ne bir kuralları, ne de kaideleri var… Bunu nereden mi anlıyoruz? Keyfiyetten ziyade, kemmiyete odaklı zihinler, 26 eserden oluşan hat ve tezhip sergisine ayrı bir atmosfer taşımak için, Eyüp Belediyesi’nin web sitesinde yer alan sergi haberine, olmayan 74 eseri ilave etmiş oradan biliyoruz.
Mezkûr sergiyle alakalı olarak belediyenin web sitesinde aynen şu satırlar yazılı: “Sergide ilçede yaşayan ev hanımları yaptıkları eserlerle hayranlık uyandırdı. Yaklaşık 100 eserin yer aldığı serginin açılışını Eyüp Belediye Başkan Yardımcısı Zafer Güven yaptı.”
Talik mail kıta: Hat: İstanbul Kadısı Mehmet Rıza Efendi
Tezhip: Özlem Gören
Bizzat saydım. Sergide 100 değil, 26 eser vardı. Birileri, Eyüp Belediyesi’nin ilgili yetkililerine, kemmiyetin değil; keyfiyetin önemli olduğunu; sergide eserleri bulunan sanatkârların ev hanımlarından ziyade (ev hanımları da çok güzel tezhip yapabilir, itirazımız buna değil) öğretmen, tiyatrocu, stilist, tasarımcı, mali müşavir gibi meslek erbabı olduğunu ve bir çoğunun Eyüp’te oturmadığını söylemeli…
7 Haziran Pazartesi gününe kadar sanatseverlerin ziyaretine açık kalacak olan sergi için son sözümüz şudur: “Kişi kendin bilmek gibi irfan olmaz.”
Şimdi işlerin büyük çoğunluğu yalan-dolan ve iftira ile yürütülüyor.Bana göre Eyüp'teki kültür hayatı,Eyüp'ün tarihsel birikimi yanında çok cılız kalıyor.Hatta kültür maganda ve mafyavari anlayışlardan dolayı Eyüp'ten kaçıyor.İstanbul'un kültürel faaliyetler bakımından en cılız ilçesi Eyüp'tür. Küçükçekmece,Bağcılar,Fatih,Ümraniye ve Üsküdar gibi ilçelerimizin belediyelerinin gerçekleştirdiği kültür faaliyetlerine bakarsak bu durum daha iyi anlaşılır.Türkiye'nin en iyi mehteran ekibini bile Eyüp Belediyesi çil yavrusu gibi dağıtmıştır.Hele bir sanatçının eserini,haberi dahi olmadan sergilemenin affedilir yanı olamaz.Bu nedenle Belediye Başkanı sayın İsmail KAVUNCU öncelikle sergiye emeği geçen sanatçılardan özur dilemeli ardından da yalanlarla minare yapmaya çalışan personellerini emekliye sevk etmelidir.