banner39

Genelkurmay tatmin etmedi, soru işaretleri arttı

Hakim Kadir Kayan'ı takip eden askeri araçlarla ilgili Genelkurmay Başkanlığı'nın rutin açıklaması farklı değerlendirildi

Arşiv 02.01.2010, 11:13 02.01.2010, 11:13
Genelkurmay tatmin etmedi, soru işaretleri arttı

Dünya Bülteni/Haber Merkezi

Hakim Kadir Kayan'ı takip eden askeri araçlarla ilgili Genelkurmay Başkanlığı'nın rutin açıklaması, bazı gazeteciler tarafından yeterli bulunurken, kafasında yeni soru işaretleri oluşan yazarlar da vardı. Taraf Gazetesi'nden Emre Uslu açıklamayı tatmin edici olmaktan uzak bullan isimlerden biriydi.

Emre Uslu, "Genelkurmay doğru söylüyorsa ben de şimendiferim" başlıklı yazısında, "O hâkime "taciz takibi" yapılıyordu" ifadesini kullandı.

Uslu yazısında şu tesbitlerde bulundu:

"Genelkurmay Başkanlığı tarafından konuya ilişkin yapılan üç açıklama da, o subayların ifadeleri de kamuoyunu ikna etmekten çok uzak. Bütün açıklamalar ve ifadeler izlemeye alındığı iddia edilen Albay Baki K. iddiası üzerine kurulmuş. Oysa olayın süreci, süresi, yöntemi ve durumu bu açıklamayı geçersiz kılıyor. Bu iddianın doğruluğunu ya da yanlışlığını ispat etmek çok kolayken Genelkurmay nedense bunu ispat etmek için bir girişimde bulunmuyor. Bu gün herkes biliyor ki bir izleme yapılacaksa önce elektronik izleme yapılıyor. Bunun için de askerî mahkemeden alınmış telefon dinleme ve izleme kararı gerekiyor.

Söz konusu izlemenin bir yıl süreli bir izleme olduğu iddia edildiğine göre en azından geçen bir yıl içinde Albay Baki K'nın izleme amaçlı telefon ve elektronik iletişim araçlarıyla iletişiminin izlenmesi için verilmiş bir hâkim kararı mevcut mu? TİB'e gönderilmiş böyle bir talep varsa bunu ortaya koyarsınız ve bu şahsın telefonlarını bir yıl süreyle takip ettik deyip belgelerseniz kimsenin itirazı kalmaz. Oysa Genelkurmay bunu yapmıyor, yapamıyor çünkü böyle bir şey yok. Bırakın izleme için alınmış bir mahkeme kararını, emir bile şifahi olarak verildi deniyor. Bir kişinin şifahi emirle izlenmesi mümkün değil. Zira izleme, takip ve tarassut ile, bireyin anayasal güvence altında olan özel hayatına müdahale hakkı şifahi emirle yapılamaz. Bunu yapanlar kanunen suç işlerler. Hele de Albay seviyesinde bir kişinin şifahi emirle bir kişinin izlenmeyeceğini bilmemesi mümkün değildir. Bu bakımdan "şifahi emir ile izledik" açıklaması da gerçekçi değil.

Bütün bunlara ek olarak ifadelerin detaylarında rastladığımız başka bir tuhaflığı da belirtmek gerekiyor. İfadelerde Albay E.Y.B. "ı yıl bu görevi devam ettirdik. Ama ı yıl boyunca bilgi sızdırdığını tesbit edemedik. Görevin sonlandırılması için arkadaşlarımızla konuştuk. Teklifimizi Y. Albay'a ilettik. Temmuz ayıydı. Y. Albay da kabul etti. Ekim ayına kadar bu izlemeye son verdik. Ekim ayında üstlerinden aldığı emir gereğince Y. yeniden göreve devam edeceğimizi söyledi" diyor. Bu noktada Meclis'in tatile girdiği ı temmuz ile ı ekim arasında izlemeye ara verilmiş olması da ilginç. Ele geçirilen krokilerde Meclis Başkanı'nın ev adresi ve diğer bakan ve parlamenterlerin adreslerini gösteren bilgiler olduğu iddia edilmişti. Bu durumda Meclis tatile girip üyeleri memleketlerine gittiklerinde izlemeye ara verilmiş olması da anlamlı oluyor. Zira o dönemde en azından o bölgede izlemeyi gerektirecek yoğunlukta bir parlamenter grubu bulunmuyor. Yani o askerler aslında Meclis üyelerini izliyordu gibi görünüyor.

Evinde bakanlar ve milletvekillerine yönelik fişleme belgeleri çıkınca ne demişti Fikret Emek? "Bu benim görevim ve ben görevimi yaptım." Anlaşıldığı kadarıyla "o görev" devam ediyor. Meclis bakalım ne yapacak.

Bir de kozmik büroda inceleme yapan hâkime yönelik izleme söz konusu. Haki medya, hâkimi izlediği iddia edilen araçta bulunan şahısların sıradan er, aşçı ve elektrikçi gibi aslında izleme görevi olmayan kişilerden oluşmasını fırsat bilerek "izlenme iddiası Aziz Nesin hikâyelerini aratmıyor" diye olayı alaya alıyor. Oysa izleme konusunu bilenler bilir ki "Taciz Takibi" denilen bir izleme biçimi vardır. Bu izlemede mantık izlediğiniz kişiye "ensendeyiz" mesajı vermektir. İzleme aracına er, aşçı ve elektrikçi gibi kişilerin doldurulması da önlem amaçlıdır. Buna göre, zaten taciz takibi yapıldığı için, yani takip ettiğinizin bilinmesini istediğiniz için ve takip edilen şahıs bir hâkim olduğu için, yakalanma ihtimalini de göze almak durumundasınız. Yakalandığında "takip etmiyorduk. Bunlar zaten aşçı, elektrikçi" demeniz gerekir.

Olaya el koyan polisler taciz takibine karışan araçları kameraya almıştır. O kayıtlar çıkarsa "olanlar Aziz Nesin hikâyelerini aratmıyor" diyen Uğur Dündar'ın ne diyeceğini merak ediyorum.

Bu olaylara ilişkin yapılan açıklamalarda Genelkurmay'ın yaptığı "bir albayı takip ediyorduk" iddiası doğruysa ben de şimendiferim. TİB, o albayın izlendiğine dair kendilerine gelen talep yazısını göstersin "ben bir şimendiferim/ çuf çuf eder giderim/ ciddiye almayın beni/ TSK'dan özür dilerim" diye özür yazısı yazacağım... "

Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Türkiye İsveç'in NATO üyeliğine onay vermeli mi?