Krizde tüketiciler unutuldu
Tüketiciler Birliği Başkanı Nazım Kaya, "Tüm sektörlere kriz paketi hazırlandı tüketiciler unutuldu" dedi.

Tüketicilerin sesi 2010 da daha çok çıkacak
Röportaj: Fahri Sarrafoğlu
Türkiye'de bir zamanlar "satılan mal geri alınmaz" levhalarını görürdük. Veya "müşteri velinimetimizdir" levhaları da vardı. Ama giderek müşteriye bakış ya da tüketiciye bakış aradan geçen süre içerisinde değişti.
Hakkını aramayan tüketiciden bugün en ufak bir haksızlık karşısında sesini çıkartan tüketicilerin sayısı giderek artıyor. Tabii bunda en çok emeği geçen Tüketici Dernekleri oluyor. Dünya Bülteni olarak biz de Tüketiciler Birliği Başkanı Nazım Kaya ile görüştük…
TÜKETİCİLER DE DESTEK İSTİYOR
2009 yılını Tüketiciler açısından değerlendirebilir miyiz çok kısaca sizce tüketici açısında n tüketici kazandı mı kaybetti mi? neleri kazandı. Neleri kaybetti ya da elde etmek için uğraşıyor?
2009 yılı ülkemiz tüketicisi açısından kara, karanlık ve soğuk yıl olarak tarihe geçmiştir. 2008 yılı Eylül ayında baş gösteren mali krizle birlikte ülkemiz tüketicisi ciddi gelir ve iş kaybı, geçim krizi yaşamıştır. Temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlanan tüketici sayısı büyük artış göstermiştir. Siyasi iktidar krizle karşılaşan bütün kesimlere kriz paketleri düzenlemişken; tüketicinin zor haline bir çare üretilmediği gibi kamusal zamlarla bütçe açıkları tüketicinin cebinden karşılanmıştır. Enerji (elektrik, doğalgaz, akaryakıt) zamları ile tüketicinin bütçesi sarsılmıştır. Bankalara olan kredi kartı ve kredi borçları nedeni ile bir çok tüketici bankalara çalışmış, servet kayıpları yaşamıştır. Bireysel bankacılığın artması ile her hizmetten para alan bankacılık kesimi dünyanın tersine karını % 50 arttırmıştır.
İletişim sektöründe de tüketici mağdur edildi değil mi?
Yine iletişim sektöründe tarife oyunları nedeni ile birçok tüketici mağdur edilmiştir. Tüketiciler Birliği gerekli ve ani müdahalesini yaparak haksız uygulamaların cezalandırılmasını ve durdurulmasını sağlamıştır. Tüketiciler özel sektör tarafından yaşatılan haksız uygulamaların önünü kesebilse dahi siyasi iktidarın zulme varan zamlarına engel olamamıştır. Akaryakıt fiyatlarındaki tepkiler nedeni ile oluşan 40 krş luk indirimin gece yarısı operasyonu yapılarak vergi artışı ile yok edilmesi ise iktidarın fırsatçılığı olarak yorumlanmıştır.
MUTLAKA TÜKETİCİ DERNEKLERİNE ÜYE OLUN
Tüketici hakları neden Türkiye de beklenildiği kadar etkili olamıyor. Birçok derneğimiz var ama AB ülkelerinde ki gibi sesimiz gür çıkmıyor? Tüketicinin bilinçlenmesi için önerileriniz nelerdir?
Avrupa ülkeleri kadar etkili olmadığımız söylenemez. En yoğun ve yorucu tüketici hareketi ülkemizdedir. Avrupa ve diğer gelişmiş ülkelerde siyasi iktidarın uygulamaları halklara endekslidir. Ancak ülkemizde en büyük kavga siyasi iktidarların haksız uygulamalarına karşı verilmektedir. Siyasi iktidarlar tüketicinin gerçeklerini görmediği ve isteklerini dikkate almadığı için yoğunluk daha da artmaktadır. Yine ülkemizde sivil hareket damgalanmaya ve aktivistlere baskı yapılmasına açık bakışlar devam etmektedir. Dolayısı ile insanlar STK'lardan uzak durmaya gayret etmektedir. Bunun önemli bir nedeni siyasetin rant ve iş kapısı, STK ların ise külfet ve sıkıntı ortamı olarak gösterilmesi ve yaşanmasıdır.
YİNE ZAMLARIN İPTALİ İÇİN UĞRAŞACAĞIZ
20010 yılında tüketiciyi neler bekliyor. Yenilik açısından soruyorum... Şu şu konularda iyileştirme olacak gibi dernek olarak çalışmalarınız var mı?
Yeni yıl gelmeden yeni ve zalimane zamlar kendini gösterdi. Mevcut bütçesi ile zor geçinen tüketici yeni yılın yeni zamları ile geçim sıkıntısını had safhada yaşayacağı gibi gelir dağılımının bozulması da beraberinde gelecektir. Asgari ücrete yapılan % 5.2 lik zamma karşılık akaryakıta yapılan vergi zamları, köprü ve otoyol zamları ekonominin diğer alanlarındaki zamların da tetikleyicisi olacaktır. Bankaların haksız uygulamalarından olan kart aidatı, yüksek kredi ve kredi kartı borçlandırma politikası, iletişimde tarife karmaşası ve oyunları, sabit telefondaki sabit ücretler devam edecektir. Saydığım konularda kurumlar aleyhine bu kadar dava kazanılmışken yasal düzenleme ile tüketicinin korunmuyor olması ilgili sektörlerin iktidar üzerinde baskı yaptığının açık delilidir.
Tüm tüketici derneklerinin birleşmesi gibi bir durum söz konusu mu? Daha etkin ve etkili olmak açısından soruyorum.
Bütün tüketici dernekleri kendi misyonları doğrultusunda hizmet üretmekte olduğundan organik birleşme beklemek yersizdir. Ancak birçok alanda ortak çalışmaların artarak devam edeceğini düşünüyoruz.
ŞİKÂYET ETMEKTEN KORKMAYIN
Şu ana kadar belli başlı konularda şikâyet geliyor kredi kartı, banka kredisi, cep telefonu vb gibi. Sizce ŞİKÂYET ETMEDİĞİMİZ ŞEYLER nelerdir? Hangi konulardan şikâyet etmesini bilmiyoruz?
Tüketici örgütlerinin ele aldığı ve bilgilendirdiği konularda şikayet sayısı artmaktadır. Kamu hizmetlerinde yaşanan aksaklıklarla ve zamlarla ilgili şikayetler ve takip yolunu bilmek beklediğimiz düzeyde değil. Ancak şikayet sayısı çok olan sektör ve alanlarda dahi sayının yetersiz olduğu ortada.Öfke ile tepki veren tüketici öfkesi soğuyunca unuttuğu gibi, kurumsal firmaların haksız uygulamalarını sorgulama oranı çok düşük. Örneğin kredi kartı aidatına itiraz eden tüketici sayısı % 2 civarındadır. Vatandaşımız banka vb kurumların haksız uygulama yapmayacağını düşünüyor gibi.
EN FAZLA ŞİKAYET KREDİ KARTLARINDAN
2009 yılında en fazla gelen şikayetler kısaca sırayla neler ..mümkünse madde madde olarak ..
Sırası ile
Kredi kartı aidatı
Kredi kartı borçları
Hesap işletim ücreti
Bireysel krediler ve dosya masrafları
İletişim sektöründe tarife oyunları
Kamusal zamlar
Elektronik
Kapıdan satışlar
E Ticaret
Beyaz Eşya
Mobilya
Tüketici bilinçlendirilmesi için önerileriniz nelerdir? Bu noktada diğer sivil toplum örgütlerine düşen görevler nelerdir?
Tüketicinin bilinçlendirilmesi için ciddi çalışmalar devam ediyor. Ancak tüketicimiz başım sıkışırsa sıkıntımı çözecek dernekler var anlayışı ile bilinçlenme ihtiyacını ertelemektedir.
Dernekler, işyerleri, yerel yönetimler eğitim programları ile tüketicinin bilinçlenme ortamlarını cazip hale getirebilir.Ancak meslek örgütleri üyelerinin eğitilmesi halinde bir çok şikayet konusunun kendiliğinden azalacağı ortadadır.