banner39

Liberallerle Muhafazakârlar Yol Ayrımında!

Fehmi Koru'nun 'AKP ile liberallerin koalisyonunun çatladığı' yolundaki çıkışıyla başlayan tartışmaya Mehmet Altan da "AKP özgürleşme anlayışından uzaklaşıyor" sözüyle katıldı.

Arşiv 19.02.2008, 15:24 20.02.2008, 08:07
Liberallerle Muhafazakârlar Yol Ayrımında!

 

Dünya Bülteni / Haber Merkezi

Yeni Şafak Gazetesi yazarı Fehmi Koru'nun "AKP'nin kendisine destek veren liberallerle arasındaki koalisyonun çatladığını" yazarak başlattığı tartışma devam ediyor. Özgürlük kelimesini dillerinden düşürmeyen liberaller, mesele başörtüsü olunca, bir anda güzergâh değiştiriyorlar. Bunun bariz örneği, Altan kardeşlerin tavrında net olarak görülüyor.

Milliyet Gazetesi'nin Alev Alatlı'nın yazısının Zaman Gazetesi'nde yayımlanmaması haberini abartarak vermesi de, konunun bir başka yönü… "İçerden Mırıldanmalar" başlıklı yazısının yayına konulmaması üzerine konuşan Alatlı'nın "ben muhalif bir yazarım, hep de muhalif oldum. Türban konusu 'yumuşak karın' olduğu için yazımın yayınlanmadığını düşünüyorum. O korkutucu!" diye beyanat verdiği Milliyet Gazetesi, konuya geniş yer ayırıyor ve "yayınlanmayan yazıyı" okurlarla paylaşıyor.

"Özgürlüklere arkanızı dönerseniz, ortaklığımız biter"

Önceki gün Taraf Gazetesi'ndeki yazısıyla Fehmi Koru'ya cevap veren Ahmet Altan, "Ortaklığımız, sizin özgürlükleri genişlettiğiniz kadardır. Siz, bazı özgürlüklere arkanızı döndüğünüzde, bunların sizi ilgilendirmediğini düşündüğümüzde ortaklığımız biter" demişti. Ahmet Altan, "Erdoğan'ın bir liberali azarladığı" iddialarıyla ilgili olarak da, "Başbakan, kendini kaybetti mi, eğer öyleyse, kendisine gelsin" cevabını vermesi konuya nasıl yaklaştığının da bir göstergesi.

Bu sert tartışmaya Mehmet Altan da, dün hem Star Gazetesi'ndeki köşesinde, hem de Vatan Gazetesi'nde kendisiyle yapılan söyleşiyle katıldı.

'AKP'nin gidişi iyi değil'

 

Söyleşide iktidara sert eleştirilerde bulunan Mehmet Altan, AKP'nin gidişini hiç de iyi görmediğini, kendi fikirlerinin değişmediğini, ama AKP'nin değiştiğini belirterek, "Türkiye, tek mönülü fakir bir lokantaya döndü. Varsa yoksa türban... Madem özgürlükleri savunuyorsunuz, önce YÖK'ü kaldırın, üniversiteyi özgürleştirin. 301. maddeyi neden değiştirmiyorsunuz? Üstelik bunları yapmak, türban sorununu çözmekten daha kolayken..." dedi.
AKP'den ilk dönemde çok umutlu olduğunu, ancak giderek değiştiğini anlatan Mehmet Altan, "AK Parti ilk döneminde gerçekten olağanüstü başarılar sağladı. Devrimlere imza attı. 9. Uyum Paketi'ne gelinceye kadar yapılanlar Türkiye'de ileride daha iyi anlaşılacaktır. Ama terslikler olduğu vakit ben de düşünmeye başladım... Seçimlerden sonra hükümetin bize söz verdiği şeyler vardı. İki çok önemli değişim olmasını bekliyorduk. Bunlardan biri sivil anayasaydı. Gerçekten de 12 Eylül rejimiyle kavga eden, Türkiye'deki rejimi demokratikleştiren, AB standartlarında birey hakkı, özgürlükler ve zenginlikler getiren bir anayasa vaat ediyorlardı. Ama ne oldu? Sivil anayasa yok. İkincisi '2008, AB yılı olacak' dediler. Hani nerede? Bir 301. madde bile değişmedi. 9. Uyum Paketi bekliyor. 22 Temmuz'dan sonra Ergenekon dışında AK Parti hangi iradeyi gösterdi? Aynı zamanda ekonomi bozuluyor. İşsizlik artıyor... Onlar hâlâ 'türban' diyorlar.

'Özgürlükler bütündür'

 

AK Parti özgürlükleri bir bütün olarak ele alan, aynı zamanda referansı evrensel hukuk olan, Türkiye'nin özgürleşme ve zenginleşmesini isteyen, 12 Eylül rejimiyle topyekûn anayasa üzerinden savaşan, AB istikametindeki reformlara hız veren bir anlayıştan hızla uzaklaşıyor..." dedi.

Mehmet Altan, Star gazetesindeki köşesinde dün yazdığı "Kurşun asker korosu" başlıklı yazıda da şunları vurguladı:

'Kurşun askerlerle değil'

 

"... Türkiye'yi tutuculuğun karanlık dehlizlerine çekmek isteyen din referanslı siyasi yapılanmalara karşıysak; gericilerin dini bayrak yapıp, özgürlükleri kısıtlamasından endişe ediyorsak; hak hukuk nutukları atarak türbanı üniversite özgürlüğüyle bir tutmasının demagoji olduğunu görüyorsak, o zaman özgürlükleri bir bütün olarak ele almak zorundayız.
Taassupla, gericilikle başa çıkmanın tek güvencesi var: Özgür zihniyet ortamı yaratmak. Bu olmadan, yarım yamalak düzenlemelerle yola devam etmemiz mümkün değil artık... Biz türbanı da, diğer özgürlükleri de o kadınlarla birlikte savunacağız. Özgürlüklerin sınırlarını 'siyasal iktidarın' işaretleriyle belirleyen kurşun askerlerle değil... Kemalist rejimin tek sesliliğini aratmayan bir faşizmle, demokratikleşmenin önünün açılmasında "yöntem" eleştirisine bile inanılmaz tahammülsüzlükle yaklaşanlar, bunu bir de "özgürlükler" adına yaptıklarını söylemezler mi?

Başbakan
Erdoğan ne demişti?

Başbakan Tayyip Erdoğan ile liberaller arasındaki tartışma, "İkinci Cumhuriyet"in isim babası, liberal kesimin önemli simalarından İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Altan'ın, bir televizyon programında, "Türkiye'de 12 milyon kişi günlük 1 dolarla yaşıyor. 600 bin kişi aç yatıyor. Türbandan acil sorunlar var" demesiyle başlamıştı. Başbakan bu açıklamaya sinirli bir cevap vererek, "Biz geldiğimizde bu rakam 18 milyondu, 12'ye düştü. Onu niye söylemiyorsun? Milleti aldatmayın, dürüst olun" demişti.

 

"Siyasi simge olmasında AKP'nin payı büyük"

 

Bütün bu tartışmalar olurken, Ahmet İnsel de Taraf Gazetesi'ndeki söyleşide "Türbanın siyasi simge olarak algılanmasında AKP'nin tavrının çok ciddi rolü var. Sistemli biçimde bütün AKP yönetici kadrolarının atamalarında eşlerin türbanlı olması kıstasının aranması dışa verilen genel izlenim. Tabii bu, kaçınılmaz olarak simgeleştirme fonksiyonu görüyor. Benim de siyasal alanda bu simgeleşir endişem var" diyerek, özgürlük konusunda farklı bir ifade kullanıyor. İnsel, başörtüsü konusunda dolaylı olarak Ak Parti'yi eleştiriyor ve laik kesimin argümanlarıyla hükümete gözdağı veriyor.

 

Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Türkiye İsveç'in NATO üyeliğine onay vermeli mi?