Medeniyetimizin sesi: Minyatür
Tezhip sanatçısı Serap Bostancı 20 yılı aşkın bir süredir geleneksel İslâm-Türk sanatlarından minyatür ve tezhiple iç içe bir hayat sürüyor.

İbrahim Ethem Gören / Dünya Bülteni
Halen Kültür Bakanlığı Topkapı Sarayı Nakışhanesi'nde medeniyetimizin renklerine sevdalı olanlara tezhip sanatının inceliklerini öğreten Serap Bostancı, "sanat ve estetiği ruhunun derinliklerinde barındıran azim ve sabır sahibi hemen herkesin, usta bir sanatkârın rehberliğinde 8-10 senelik bir çalışmanın ardından Türk-İslâm sanatlarının herhangi bir nev'inde eser verebileceğini" belirtiyor.
İstanbul Bayrampaşa'daki atölyesinde tezhip ve minyatür çalışmalarını sürdürürken ziyaret ettiğimiz Serap Bostancı'yla minyatür sanatı üzerine yaptığımız sohbetten birkaç paragrafı sizlerle paylaşmak istiyoruz.
"MİNYATÜR, KONULARINI TARİH VE MEDENİYETTEN ALIR"
"Minyatür, konularını tarihten ve medeniyetten alır. Minyatürlerde medeniyetimizin sesini duyarak, kokusunu hissedebilirsiniz" diyor sanatçı. Ve bu konuları özetle, Siyer-i Nebî, Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere tasvirleri, Osmanlı seferleri, av sahneleri, savaşlar, sünnet merasimleri, hikâyeler ve devlet büyüklerinin hayatları olarak sıralıyor.
Serap Bostancı, minyatürde kaftanların, bitkilerin, çadırların, mimarî eserlerin cephelerinin ve içindeki eşyaların ayrıntılı biçimde nakış gibi işlendiğini söyleyerek, ince bir nakışı andıran bu emek mahsulü eserleri ortaya çıkaran ustaya da "nakkaş" dendiğini belirtiyor.
Günümüzde daha çok eski minyatürlerden kopya minyatürler üretilmekte olduğunu ifade eden sanatçı "Kopya eserlerin yanında usta sanatçılarımız günümüz olaylarını, kâinatı, çevreyi kendi yorum ve teknikleriyle bizlere aktarmaktadırlar" diyerek minyatürdeki değişime ve gelişime işaret ediyor.
"İyi bir minyatürcü olmak için, iyi bir tezhip bilgisine ihtiyaç vardır. Minyatürdeki elbiseler ve mimarî detaylar tezhip motifleridir çünkü. Öncelikle bu keyfiyet iyi kavranmalıdır. Eğer günümüzde kendi yorumumuzu da katarak minyatür yapmak istiyorsak tezhip bilgisinin yanında resim ve mimarî bilgisi de gerekli olacaktır. İnsan anatomisini bilmeyen, binalardaki estetik çizgileri yansıtamayan minyatürcü düşünülemez" diyerek iyi bir minyatürcü olmak için yapılması gerekenlerin altını çiziyor.
Modernizmin kadife süngerleriyle beraberinde pek çok güzelliklerin üstünü örttüğünü belirten sanatçının haklı bir yakınması da var: "Eski ustalarımız, minyatürlerinde toprak ve bitki boyaları kullandıklarından günümüze dek uzanmışlar. Oysa günümüz sanatçıları altın ve gümüşün yanında guaj boyaya da ihtiyaç duymaktadırlar. Üstelik bu malzemeler yurtdışından gelmektedir. Guaj boyanın terkibinde bulunan kimyevî maddeler, eserlerimizin uzun ömürlü olmasına mani olmaktadır. Bu da bizi derinden üzen bir olaydır."
Serap Bostancı, geleneksel sanatların içerisinde alçak gönüllülüğün inkâr edilemez bir yeri olduğunu, sabır ve azim isteyen bu sanat dallarında kariyer elde eden sanatçıların bu deryada bir damla mesabesinde olduklarını belirtiyor.
"Minyatür sabır ve azim işidir. Minyatür, hat, tezhip ve diğer geleneksel el sanatları gibi bir deryadır. Bu deryaya dalan insanın, ne öğreneceği şey biter ne de bu deryadan ayrılması mümkün olur" diyerek geleneksel sanatların devasalığına ve sanatçıların yüreklerinde yaktığı ateşe atıfta bulunuyor.
Serap Bostancı son olarak minyatür öğrenecek olanlara bir hatırlatmada bulunuyor:
"İnsana mutluluk ve huzur veren, günün yorgunluklarından uzaklaştıran bu güzel sanatımızı sabırlı ve azimli tüm kardeşlerime tavsiye ediyorum."