Pera Müzesi'nde Kariye sergisi
Bizans ve Osmanlı dönemlerine şahid olan ve 50 yıl önce camiden müzeye çevrilen Kariye Müzesi en çok hadis rivayet eden sahabelerden Ebu Said el-Hudrî'ye ev sahipliği yapıyor

Edirnekapı'daki Kariye Müzesi, bir başka müze için sergi konusu oldu son günlerde. Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, Kariye'deki tasvirleri ve büyük bölümü yurtdışından getirilen obje ve belgeleri sergiliyor.
"Bir Anıt, İki Anıtsal Kişilik, Theodoros Methokites'ten Thomas Whittemore'a Kariye" müzenin öyküsünü anlatırken bir üst kattaki "Sur, Kemer, Kubbe-Osmanlı Fotoğrafçılarının Gözüyle Bizans İstanbul'u" sergisi dönemin panoramasını sunuyor.
Tarihi 6. yy'a uzanan Kariye'nin kiliseden camiye, oradan da müzeye uzanan uzun bir öyküsü var. İstanbul'un Bizans döneminden beri ayakta kalan nadir anıtlarından olan Kariye, 50 yıl önce ibadete kapatılarak müzeye çevrilmiş ve Bizans Enstitüsü tarafından restore edilmiş.
Pera Müzesi'ndeki serginin danışmanları da iki Bizans uzmanı; Brigitte Pitarakis ve Holger Klein. Yapıyı gelecek kuşaklar için korumanın gerekliliğini hatırlatan Holger A. Klein, "Kariye Camii'nin kendisi ve iç bezemesi bir kez daha acilen onarım gerektirdiğinden, böyle bir sergi için daha uygun zamanlama olamazdı." diyor. Dünya Anıtlar Fonu'nun (DAF) en çok tehdit altında bulunan 100 sit alanına ilişkin 2004 gözetim listesinde Kariye'nin de yer aldığını söyleyen Klein, DAF'tan yapılan açıklamayı aynen aktarıyor: "Nem seviyesindeki değişiklikler ve yeraltı sularının yükselmesi, sıva yüzeylerin zayıflayıp bozulmasıyla sonuçlandı, bu da tuzların freskolar üzerinde yıkıcı bir çiçeksime meydana getiren nüfuzuyla daha da şiddetlendi."
Bizans Enstitüsü'nün Kariye Camii restorasyonundan yaklaşık elli yıl sonra Kariye'nin mozaik ve fresko çevrimlerinin tekrar riskli bir durumda olduğundan hareketle düzenlenen serginin bir diğer amacı 1940'lar ve 1950'lerdeki çalışmaları gerçekleştirenleri hatırlamak.
Sergi Türk izleyicisine, çoğu zaman meçhul kalan Kariye Camii'nin öyküsünü de anlatıyor. 16. ve 17. yüzyıldan itibaren Avrupa'dan gelen seyyah ve yazarların ilgisini çeken İstanbul panoramaları, haritaları ve kitaplarının yanı sıra müzenin cami halindeki fotoğrafları ile restorasyon sonrasında gün ışığına çıkan fresko ve mozaikler bir arada görülebiliyor. Müzenin beşinci katında yer alan "Sur, Kemer, Kubbe..." adlı fotoğraf sergisi ise 18. ve 19. yüzyılda çekilmiş fotoğraflarla dönemin İstanbul'unu anlatıyor. 3 bini aşkın "Eski İstanbul Fotoğrafları Koleksiyonu"ndan seçilen 70 fotoğraftan oluşan sergide Abdullah Biraderler, James Robertson, Vasilaki Kargopulo, Sebah&Joaillier gibi dönemin ünlü fotoğrafçılarının imzaları var.
Ebu Said el-Hudrî'nin makamı Kariye'de
İstanbul Edirnekapı'da bulunan Kariye, 6. yy'a kadar giden bir geçmişe sahip. 534 yılında Justinianus döneminde Aziz Theodius tarafından yapılan, sonra 1204-1261 yıllarındaki Latin istilasında harap olan Kariye (Chora) Manastırı, Theodoros Metokhites tarafından 14. yy'da onarılmış. İstanbul'un fethinden sonra bir müddet boş kalan Kariye, 1511 yılında II. Bayezid'in sadrazamı Atik Ali Paşa tarafından camiye çevrilerek paşanın Çemberlitaş'taki vakfına bağlanmış. Kilise olduğu dönemdeki mozaik ve freskler tahta kepenkler ve badana ile örtülmüş. Bahçesinde en çok hadis rivayet eden yedi sahabeden Ebu Said el-Hudrî'nin makam kabrini barındıran Kariye Camii'nin yanında, tekke, medrese, imaret ve sıbyan mektebi de bulunuyormuş. 1945'te ibadete kapatılan Kariye Camii, 1948'de Ayasofya'ya bağlı bir müze haline getirildi. Amerikan Bizans Enstitüsü'nün 1948'den 1958'e kadar yaptığı çalışmalar sonunda hat yazıları ve sıvalar kaldırılarak mozaik ve freskler ortaya çıkarıldı.
Kaynak: Zaman