banner39

'Türkiye'de yargısal darbe süreci başladı'

Ak Parti'ye kapatma davasının mahkemece kabul edilmesi, "yargının darbesi" olarak yorumlandı.

Arşiv 01.04.2008, 11:54 01.04.2008, 14:06
'Türkiye'de yargısal darbe süreci başladı'

 

Dünya Bülteni / Haber Merkezi

Anayasa Mahkemesi'nin Ak Parti'ye açılan kapatma davasının görüşmeye kabul etmesi "yargısal darbe süreci" olarak yorumlandı.

HASAN CELAL GÜZEL: TANKLARIN YERİNİ SAVCILAR ALDI
Dün "Ortada yürüyen bir tank yok. Ama tankların yerini savcılar, hakimler aldı" diyen Hasan Celal Güzel'den sonra bugün de Hasan Cemal aynı paralelde bir değerlendirmede bulundu.

Eski Devlet Bakanı Hasan Celal Güzel, Türkiye'de yargının iflas ettiğini ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin büyük kısmının tarafsızlığını yitirdiğini savunarak, "Bu defa henüz ortada yürüyen bir tank yok. Ama tankların yerini savcılar, hakimler aldı" dedi.

HASAN CEMAL: YARGISAL DARBE SÜRECİ BAŞLADI

Hasan Cemal de bugünkü köşe yazısında Türkiye'de yargısal darbe sürecinin başladığını öne sürdü.

Cemal, "Lafı hiç uzatmak, eğip bükmek istemiyorum. Türkiye'de gerçek demokrasi ve hukukun üstünlüğünü gölgeleyen bir eşiğe gelip takıldık." diyerek "Anayasa Mahkemesi'nin AKP'yi kapatma davasıyla birlikte yargısal darbe süreci başlamış durumda." dedi.

Hasan Cemal Milliyet'te yayımlanan köşe yazısıdan şunları ifade etti:
"
...Ne yazık ki öyle.

Allah Türkiye'ye kolaylık versin!

Kim bilir kaç kez yazdım.

Bir defa daha altını çiziyorum:

Böyle bir süreci -2002 yılı sonundan beri uğraşarak- başlatanlar, siyasal ve ekonomik istikrar açısından Türkiye'ye çok büyük kötülük yaptılar.

Bu süreç, Türkiye'nin Avrupa Birliği'yle ilişkilerini zehirleyecektir.

Bu süreç, siyasal istikrarı altüst edecek tohumları içinde taşıyor.

Bu süreç, bir zamanların bölünmüş siyaset sahnesiyle güçsüz koalisyonlar dönemini açabilecek ve Türkiye'ye yeniden kayıp yıllar yaşatabilecek tüm riskleri içeriyor.

Bu süreç, Güneydoğu'da yangını 1990'lardaki gibi parlatacak ve 'Kürt sorunu'nu iyice içinden çıkılmaz hale getirecek tehlikeleri de barındırıyor.

Bu süreç, laiklik-dindarlık, laikçilik-dincilik çekişmeleriyle birlikte toplumdaki o siyah beyaz kutuplaşmacı, cepheleşmeci çelişkilerin (Alevi-Sünni dahil) keskinleşmesine yol açabilecek.

Bu süreç, uluslararası finans piyasalarındaki kriz rüzgârlarının Türkiye ekonomisinde çok daha tahrip edici esmesine de neden olabilecek.

Bu liste uzatılabilir ama gereksiz.

AKP'den kurtulmak için 2002 yılı sonundan beri -şöyle ya da böyle- bir darbe sürecini tetiklemek için uğraşan kimilerinin bugün memnun olduklarını biliyorum.

Ama Türkiye'ye yazık!

Sırtını AB'ye dönen, siyasal ve ekonomik istikrarsızlığa yuvarlanan, demokrasi ve hukuk çıtası aşağılara çekilen bir Türkiye'de hiçbir şey dikiş tutmaz. Bu ülkeyi tehdit eden bütün meseleler bin misli ağırlaşır.

Bu çıplak ve acı gerçeği demek ki göremiyorlar.

Ne yazık!

Dava yedi sekiz ay sürebilir. Ve sonunda nasıl bir karar çıkar?.. Geçen yıl Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili olarak 367 gibi bir hukuk skandalının altına imza atmış bir Anayasa Mahkemesi'nden çok farklı bir karar beklenebilir mi?..

Bu konuyu geçiyorum.

Herkes elini kolunu bağlayarak hukuka saygı duygusuyla, Yüksek Mahkeme'nin kararını huşu içinde beklesin!

Öyle mi?

Kimileri böyle düşünüyor.

Olabilir.

Ama ben aynı kanıda değilim.

Peki, AKP ne yapacak?..

Farklı görüşler dikkati çekiyor.

Ancak, ilk sinyallere göre, öyle çok fazla uzatmadan kapatma davasını düşürebilecek anayasa değişikliğine gitme ihtimali daha ağır basıyor. Bunun için referandum da göze alınmış durumda.

Soru işaretleri de var tabii.

Bu süreçte AKP Meclis Grubu fire verebilir mi? MHP desteği sağlanabilir mi? DTP Grubu ne yapar?

Öte yandan AKP, davayı düşürebilecek anayasa değişikliğine giderken ve bu uğurda referandumu da göze alırken, eşzamanlı olarak AB ile ilişkileri zıplatacak bir demokratikleşme hamlesi için düğmeye basabilir mi?

Bu ihtimal de var.

Evet, geçen hafta birçok kez belirttiğim gibi rejim bir kazık yemiş durumda. Bu kazığı çıkarmanın yolu, giyotine boyun uzatmak değildir.

Gerilemek, 'darbe'yi hızlandırır.

Darbeyle demokrasi, darbeyle hukuk bağdaşmaz, uzlaşmaz. Bunun için de gerilemek, demokrasi ve hukuk zeminini daha beter zayıflatır ..."


Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Türkiye İsveç'in NATO üyeliğine onay vermeli mi?