banner39

YAR-SAV Başkanı kendini kaybetti

Ergenekon soruşturmasını eleştiren Eminağaoğlu, adeta kendini kaybetti.

Arşiv 12.01.2009, 13:56 12.01.2009, 16:13
YAR-SAV Başkanı kendini kaybetti


Dünya Bülteni / Haber Merkezi

Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, ''Türkiye Cumhuriyeti bir polis devleti değildir, olamaz da olmayacak da...'' dedi.

YARSAV Başkanı Ağaoğlu, Yargıtay Ek Binası'nda basın toplantısı düzenledi.

YARSAV Başkanı Emin Ağaoğlu, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili düzenlediği basın toplantısında ''Kimse yargının bağımsızlık ve tarafsızlığına gölge düşürmemelidir'' dedi. Oldukça sinirli olduğu gözlenen ve konuşmasının büyük bölümünü bağırarak yapan Eminağaoğlu, şunları kaydetti:

''Devlet Güvenlik Mahkemelerinden hukuk adına askeri yargıcı çıkartan Türkiye Cumhuriyeti, bu mahkemelerin yerine kurduğu geniş yetkili ağır ceza mahkemeleriyle hukukun üstünlüğü için adım atmayı amaçlamışken, askeri yargıcın yerine bu sefer soruşturmalarda daha etkin bir biçimde polis almış, soruşturmalar polis veya jandarma bölgesi ayrımı yapılmayarak, polis her noktada kendini etkili ve yetkili halde görmüş ve işin içine sokulmuş, Cumhuriyet Savcılarının bizzat soruşturma yapmakla görevli olduğu yolundaki Ceza Muhakemeleri Yasası'nın 251. maddesindeki kural atlanmış, yargıç ve savcı dışındaki kişilerin bu bağlamda, polislerin elde edilen evrakı inceleme yetkisi olmadığına ilişkin Ceza Muhakemeleri Yasası'nın 122. maddesi nedense unutulmuş, soruşturmalar polisin inisiyatifi ve etkisinde gerçekleştirilmeye başlanmış, savcının talep ettiği kişiler önce savcı tarafından değil, yetkisi olmayan polis tarafından dinlenmeye başlanmış, savcılar polis olmadan bizzat yürütecekleri ve yürütmek zorunda oldukları soruşturmaları kendi olanaklarıyla yapabilir duruma getirilmemiş, soruşturmalardaki tarafsızlık ciddi biçimde sarsılmıştır.

Hatta mevcut olayda Terörle Mücadele Yasası'nın 1. maddesini yorumlama yetkisi sadece yargı organlarına aitken, bu maddeyi emniyet birimleri yorumlayarak, yorumları Cumhuriyet Savcılarına ileterek soruşturma bunun üzerine inşa edilmiş, iddianamenin bile 91, 230 ve 248. sayfalarındaki 'şube müdürlüğümüz' ibarelerinden ve anlaşılacağı üzere polis iddianamenin yazımına doğrudan katkı yapmaktan geri durmamıştır. Yine şüpheliyi yormama ilkesi unutulmuş, sabaha karşı uykusuz ifadeler alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti bir polis devleti değildir, olamaz da olmayacak da...''

YARGILAMALAR YARGIYA BIRAKILMALI

- Soruşturma sürecinde haber alma hakkının ötesinde tüm bilgilerin medyaya sunulması, soruşturma ve yargılamanın yargı organlarına bırakılmaması, yargı ne karar verirse versin, medya yoluyla yargılama yapılması yolu kullanılmaktadır. Soruşturma ve yargılamalar yargıya bırakılmalıdır.

- Ülkemizde artık telefon dinlemeleri herkesin beynine geçmişte yaşananlarında ötesinde, işkencenin de ötesinde, söz konusu olabilen telefon dinlemeleri en başta tercih edilmekte, insanların önüne metin olarak sunulmaktadır.

- Yargıç ve savcı dışındaki kişilerin elde edilen evrakı inceleme yetkisi olmadığı unutulmuştur.

- Soruşturmalar polisin etkisinde gerçekleştirilmeye başlanmış.

- Savcının talep ettiği kişiler önce yetkisi olmayan polis tarafından dinlenmeye başlanmış, savcılar polis olmadan yürütecekleri soruşturmaları kendi yapacak hale getirilememiştir.

- Terörle mücadele yasası"nın birinci maddesini yorumlama sadece savcılarda olmasına rağmen, polis tarafından yorumlanmaktadır.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ POLİS DEVLETİ DEĞİL

- Türkiye Cumhuriyeti bir polis devleti değildir, olamaz da olamayacakta. Şüpheliyi yorma ilkesi unutulmuştur.

- Sadece Cumhuriyet Savcısı'na bağlı, bir adli kolluk kurmaktan ısrarla kaçan, bağımsız bir ülke başsavcılığı kurmaktan uzak duran irade, Cumhuriyet Savcısı'na bağlı olmayan, ancak kendisi olayın savcılığına soyunarak, bu soruşturmaların yürütülmesini sağlamış, neredeyse kendisi soruşturur hale gelmiştir.

- Tüm adli dinlemeler, tüm faaliyetlerinden derhal bilgi vermekle görevlendirilen kuruluşu, iktidar soruşturma adımlarını, sürecin doğrudan içerisinde yer almaktan geri durmamıştır.

- Soruşturma sırasında yargının emrinde olması gereken yürütme birimler, yargının emri altına sokulmamıştır.

- Gözaltı arama yakalama tutuklama koşul ve yöntemleri konusunda kurallar yerine yeni uygulamalar yaratılarak insan hakları ihlalleri ortaya çıkmıştır.

- Bir hukuk devletinde esas olan insan haklarıdır. Darbe, militarizm, YÖK, MGK, laik hukuk karşıtlığı söylemleri medyanın soruşturmayı göklere çıkarmaya neden olmuştur.

- Devlet katındaki sorumluluk dönemlerinde anayasal sistemde, bağlılıkları ile ön plana çıkan kişilere, kameralar önünde, sanki kaçma eğilimi izlenimi verilmek istenircesine, yaka paça kollarına girmek suretiyle, sağlıklarını kaybedecek biçimde gözaltı sürecinin başlatılması ise bir güç gösterisidir.

- Aksine davranışlar toplumun hukuka olan güvenini sarsacaktır. Korkuyu egemen kılmak, hukukun güçsüzleştirilmesi sonucunu doğuracaktır.

- Geçmişte yaşanan olaylar hakkında kesinleşmiş yargı kararlarının tekrar ele alınmasının yolu açıkça belliyken bu kararlar bile tartışmalara konu edilir olmuştur.

- Mahkemelerin ve savcıların davranış kurallarını, kişilerin temel hak ve özgürlüklerini düzenleyen kurallar yerine, fiili uygulamaların ortaya çıkması, polisten gelen taleplerin altına imza atılması, yargının bağımsızlığının zedelendiğini, yargının hukukla baş başa bırakılmasının amaçlanmadığını ifade etmektedir.

ADALET BAKANLIĞI'NA ÇATTI !

- Bunun somut bir örneği suç öncesi izleme ile ortaya çıkmıştır. MİT, Emniyet ve Jandarma tarafından getirilen, ucu açık talepler irdelenemeden sorgulanamadan yargı kararı haline gelmiş bu hukuksuzluk jandarma yönünden engellenmiş ancak MİT ve Emniyet tarafından devam ettirilmiş, fakat Adalet Bakanlığı buna kol kanat germiş, hukukun ve yargının yanında değil, istihbarat organlarının yanında yer almaktan geri durmamıştır.

- Adalet Bakanı, konu MİT ve Emniyet olunca yargı süreci başlatılmamıştır. MİT ve Emniyet hukuksal çalışan kurumlar olmaktan uzaklaştırılmamalıdır.



 

Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Türkiye İsveç'in NATO üyeliğine onay vermeli mi?