'Yarını Beklemeyelim, Gün Bugündür'

MÜSİAD'ın bu yıl onbirincisini düzenlediği Uluslararası İş Forumu (IBF) Granda Cevahir otel'de başladı.

Arşiv 06.07.2018, 09:30 06.07.2018, 09:31
'Yarını Beklemeyelim, Gün Bugündür'

Dünyanın dört bir yanından ekonomi uzmanları ve düşünürler MÜSİAD'ın bu yıl onuncusunu düzenlediği Uluslararası İş Forumu (IBF) için Granda Cevahir otel'de bir araya geldi.

Toplantı Başbakan Tayip Erdoğanın katılımıyla birlikte başladı. Kuran'ı Kerim dinlesi, folklor ve sinevizyon gösterierinin ardından MÜSİAD Başkanı Dr. Ömer Bolat konuşmasını yaptı.

Zirvede İslam Kalkınma Bankası Başkanı Dr. Muhammet Ali, İslam Ticaret ve Sanayi Odaları Başkanı Şeyh Salih Kamil ve İKÖ Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu Mısır Sanayi ve Ticaret Bakanı Muhammet Raşid, Cezayir Devlet Bakanı Ebucerrah Sultani,  Fas Dış Ticaret Bakanı Mustafa Meşhuri, KKTC Ekonomi ve Turizm Bakanı Enver Öztürk, B.A.E. Abu Dabi Elektrik ve Su İşleri Bakanı Ahmed Sait El Darmaki, Filistin Ekonomi Bakanı Alaaddin El-Arac da birer konuşma yapacak.

Dr Ömer Bolat'ın Konuşmasının Tam Metni

Sayın Başbakanım,

Ekselansları Başbakanlar,

Değerli Bakanlarım, Dost ve Kardeş ülkelerden gelen değerli bakanlar, Valim, Büyük Şehir Belediye Başkanım, Milletvekillerim,

Değerli ticaret ve sanayi odası başkanları, sivil toplum kuruluşları başkanları, değerli bürokratlar, Dünyanın dört bir tarafından gelen değerli işadamları ve onlara evsahipliği yapan kıymetli MÜSİAD’lı gönüldaşlarım, Kıymetli basın mensupları,

 

Kısa adı IBF olan Uluslararası İş Forumu’nun 10. Kongresi’ne hoşgeldiniz, şeref verdiniz. MÜSİAD olarak evsahipliğini yaptığımız IBF Kongresi’ne ve yarın sabah 10:00’da açılışını yapacağımız 11. MÜSİAD Uluslararası Fuarı’na gösterdiğiniz yoğun ilgi ve katılımdan dolayı başta sayın başbakanımız ve bakanlarımız olmak üzere, misafir başbakan ve bakanlara, ve dünyanın dört bir yanından ülkemize koşup gelen dost ve kardeş işadamlarına en içten teşekkürlerimizi arzediyorum.

 

İstanbul’da 50 kadar ülkeden 1.500 işadamını, yurtdışından 50’nin üzerinde misafir editör ve medya mensubunu ve binlerce MÜSİAD’lıyı bir araya getiren IBF Kongresi, 1995’den buyana İslam dünyasından işadamlarını her yıl biraraya getiren, ticaret ve yatırım köprüleri oluşturan bir platformdur. Ülkelerimiz arasında sektörel işbirliği ve dayanışma için fırsatlar yaratmaktadır.

 

IBF Forumu ve MÜSİAD Fuarı, Avrasya havzasında işadamlarımızı buluşturan en geniş katılımlı iki uluslararası organizasyondur. İpekyolu ticaretinin yeniden canlandırılmasını hedefleyen bu çalışmada Türk kamu bürokrasisi ile özel sektör yanında, İslam dünyasının uluslararası teşkilatları İslam Konferansı Teşkilatı, İslam Kalkınma Bankası ve İslam Ticaret Odası da MÜSİAD’la bir güçbirliği ve ortak dayanışma sergilemişlerdir. Kendilerine candan teşekkürler ediyorum.

 

Küreselleşme süreci ile tanımlanan dünyadaki hızlı değişim, gelişme ve rekabet yarışında, mensubu olmaktan şeref duyduğumuz İslam dünyası adına hem kaygılıyız, hem de umut doluyuz. Kaygılıyız. Çünkü İslam ülkeleri olarak yarışa oldukça geç başladık ve halen oldukça gerideyiz. Dünya nüfusunun % 20’sini oluşturan Müslümanlar olarak dünya üretiminin % 5’ini, dünya ticaretinin % 8’ini, dünyadaki doğrudan yabancı yatırım girişlerinin % 6’sını temsil ediyoruz. Aramızdaki işbirliği ve dayanışma da pek iyi sayılmaz. İslam ülkelerinin birbirleri ile ticaretinin toplam ticaretleri içindeki payı ihracatta % 13,5, ithalatta % 16. Dünyadaki yabancı doğrudan yatırımlarda İKÖ üyesi ülkelerin kendi içindeki payı % 1. Buna ilaveten küresel güçlerin iktidar mücadelesi ve ekonomik güçlerinin motoru olan enerji kaynaklarını kontrol ve paylaşma mücadelesi İslam toprakları üzerinde sürdürülmektedir. Bu durum bazı ülkelerde kan ve gözyaşı seline dönüşmüştür. Batı dünyasında İslam karşıtlığı bazı ülkelerde siyaset – medya – yargı üçgeninde adeta körüklenmektedir.

Bununla beraber, dünyadaki değişim yarışında umutlarımız da giderek hızla artıyor. Dünya ekonomisinde ve ticaretinde Doğu’nun, Asya ülkelerinin payı yükseliyor. Bugün dünya üretiminin % 35’ini, dünya ticaretinin % 26’sını (ki bu oran 1960’da % 11 idi) Asya karşılıyor. Gelişmekte olan yükselen ekonomilerin dünya ihracatındaki payı 1970’de % 20 iken, bu oran 2005 yılında % 43’e yükseldi.

 

Diğer taraftan, dünya ekonomisi son 4 yıldır ortalama % 4,5 – 5 büyürken, petrol ve doğalgaz ile emtia mallarında 2-3 katı fiyat artışları olması İslam ülkelerinin birçoğunu olumlu etkiledi. Dünyadaki hammadde kaynaklarının % 40’ı, enerji kaynaklarının % 65’i İslam dünyasının toprakları üzerindedir. Mesela, 6 Körfez ülkesinin son 5 yılda milli gelirleri % 100 büyüme ile toplam 720 milyar dolara yükseldi. Bu 6 ülkenin 2003’de 157 milyar dolar olan petrol gelirleri 2006’da 370 milyar dolara yükseldi, son 2 yılda toplam bütçe fazlaları 300 milyar dolara ulaştı. 2005 yılında 13 Ortadoğu ülkesinin ortalama reel büyüme oranı % 5,6 olmuştur. Benzeri olumlu tablo İran, Cezayir, Fas, Pakistan, Kazakistan, Azerbaycan, Suriye, Sudan, Malezya için de söylenebilir.

 

Bu gelişme karşılıklı ticaret ve yatırım ilişkilerini geliştirmek için bir fırsat oluşturmaktadır. 1970’lerdeki birinci boom döneminde 1,5 trilyon dolarlık kaynaklar batılı ülkelere ve silahlanmaya yatırılmıştı. Bu defa Allah’ın lütfettiği bu ikinci fırsat döneminde artık ülke içi yatırımlar ve komşu İslam ülkelerine yatırımlar ön plana çıkmaya başladı. Bunda batıdaki İslam karşıtlığı tutumların hayırlı etkisi olmuştur.

 

Bugün Suudi Arabistan’da 10 yıllık dönemde 600 milyar dolarlık yatırım proje stokundan bahsedilmektedir. BAE’de 300 milyar dolarlık, Katar’da 60 milyar dolarlık, Cezayir’de 60 milyar dolarlık yatırım projelerinden bahsedilmektedir. Türkiye’de sadece 2005’de 60 milyar dolarlık yatırım yapılmıştır. 2005 yılında Arap yatırımcıların komşu İslam ülkelerine doğrudan yatırımları 25 milyar doları aşmıştır.

 

Artan doğrudan yatırımlarda, petro–kimya tesisleri, telekom sektörü, gayrimenkul geliştirme ve inşaat, yatırım ve katılım bankacılığı, turizm, sağlık sektörü, havalimanı işletmeciliği, alışveriş merkezleri, enerji dağıtım tesisleri, çimento ve teknoparklar gibi sektörler gözde yatırım alanları olarak öne çıkmaktadır. Mali sektörde İslam bankacılığı gelişmekte, İslam bankalarının sayısı 270’e, dağıttıkları fon miktarı 400 milyar dolara ulaştı. 120 İslami yatırım fonu kurulurken, finansal türevler de artmaktadır.

 

MÜSİAD olarak biz imalat sektöründe, organik tarım ve hayvancılıkta, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) bölgesinde, bilgi teknolojileri sektöründe, lojistik – taşımacılık – müteahhitlik gibi hizmetler sektöründe ve KOBİ’ler arasında da ortaklıklar ve güçbirliği kurulması gerektiğine inanıyoruz.

 

Doğrudan yabancı yatırımların artması için öncelikli faktörler şunlardır;

 

-         Siyasi istikrar ve ekonomik istikrar;

-         Sermaye ve kâr transferindeki serbestlik;

-         Fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunması,

-         Gümrük, vergi ve adalet sisteminin uygulamalarında tarafsızlık;

-         Büyüyen bir ekonomi ve Pazar imkanı;

-         İhtilafları çözmek için adil şekilde çalışan bir tahkim mekanizması

 

Bu defa fırsatı güçbirliğine ve birlikte büyümeye zenginleşmeye dönüştürmek zorundayız. İKÖ, İslam Kalkınma Bankası, İslam Ticaret Odası, İSEDAK (COMCEC) gibi ortak uluslararası kurumlarımızın koordinasyon ve yönlendirmesi aciliyet arzetmektedir. Eğer insanlarımızın önündeki vize engelini; malların – hizmetlerin ticaretinin önündeki “gümrük – finans ve ulaştırma” engellerini aşabilirsek, önce karşılıklı ticaret ve yatırım artacak, ardından büyüme refah ve özgürlük standartları yükselecek. Ülkelerimiz arasındaki ekonomik bütünleşmenin artması, siyasal ve diplomatik sorunların çözümünü kolaylaştıracak ve sosyal bütünleşmeyi de hızlandıracaktır.

 

Bunun için İBF’in bu yılki kongre teması “İslam ülkelerinin arasındaki Ortak Yatırımların teşvik edilmesi ve arttırılması” olarak belirlenmiş, konuşmalar ve ülke sunumları bu bağlamda düzenlenmiştir.

 

Bu arada, Türkiye son 5 yılda içeride “büyüme – ihracat – özelleştirme ve yatırımlar” alanında istikrar ve yükselişini sürdürürken, yurtdışında Afro – Avrasya havzasında güçlü ve güvenilir bir ortak ülke konumuna ulaşmıştır. İhracatını son 4 yılda % 130 arttıran, son 5 yılda yıllık % 7,5 büyüme ile milli gelirini dolar bazında iki katı artışla 360 milyar dolara çıkaran, enflasyonu tek haneli rakama % 9’lara indiren, bütçe açığını % 2’ye kadar indiren bir makro istikrar tablosu, Türkiye’yi yabancı doğrudan yatırımların gözde ülkesi haline getirmiştir. Yabancı yatırım stoku, son iki yılda sağlanan 21 milyar dolar yabancı yatırım ile 42,2 milyar dolara ulaşmıştır. 2005 yılında 916 milyar dolara yükselen dünyadaki toplam doğrudan yabancı yatırımlar liginde, Türkiye 9,7 milyar dolar ile 2005 yılında 13 basamak yükselerek 22. sıraya yerleşti.

 

Bunun yanında, İslam ülkeleri ile dış ticaretimiz ve yatırım ilişkileri gelişmektedir. 2005 yılında İKÖ ülkelerine ihracatımız % 17,8 pay ile 13,1 milyar dolara (2000’de % 12,8 pay ile 3,6 milyar dolar idi), İKÖ ülkelerinden ithalatımız % 12,4 pay ile 14,5 milyar dolara (2000’de % 11,6 pay ile 6,3 milyar dolar idi) yükseldi.

 

Türkiye’deki Arap yatırımları telekom, katılım bankacılığı, gıda, enerji, inşaat ve alışveriş merkezleri sektöründe yoğunlaşmıştır. Önümüzdeki dönemde bu sürecin hızlanmasını bekliyoruz. Türkiye Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakere sürecinde derinleşirken, Afrika ve Asya’ya doğru da genişleme açılımını sürdürmektedir. Kurulduğumuz 1990 yılından buyana İslam dünyası ile ekonomik ilişkileri geliştirmek için olağanüstü çalışmış bir kuruluş olan MÜSİAD olarak bugün gelinen olumlu tablodan memnuniyet duyuyoruz. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Ancak yeterli olmadığı için daha fazla çalışmamız gerektiğini de biliyoruz.

 

Burada sözlerime son verirken, başta sayın başbakanımıza, bakanlarımıza, misafir devlet adamlarına, yerli ve misafir tüm katılımcılara, emeği geçen MÜSİAD yöneticilerine, çalışanlarına, Dış İlişkiler Komisyonu’muza en içten teşekkürlerimizi sunuyorum. Destek veren tüm güzide kuruluşlara, özellikle Dış Ticaret Müsteşarlığı yetkililerimize, Devlet Planlama Teşkilatı yetkililerimize teşekkür ediyoruz. Onların gayretleri destekleri çalışmalarımıza güç verdi.

 

Ve diyoruz ki, “Geleceği birlikte inşa etmek için yarını beklemeyelim, Gün Bugündür.”

 

Saygılar sunuyorum.                  

Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Türkiye İsveç'in NATO üyeliğine onay vermeli mi?