Pakistan 66 yıl önce kurulmuştu
Hindu egemenliğinin kültürlerini ve özgürlüklerini zedelediğini ileri sürerek Hintlilerden ayrı bir devlet kurmak isteyen Müslümanlar 23 Mart 1949'da Pakistan'ı kurmuştu

Dünya Bülteni/ Haber Merkezi
Muhammed Ali Cinnah’ın önderliğinde başlayan ve gelişen hareket üzerine, 23 Mart 1949’da Lahor’da toplanan “Müslüman Birliği Cemiyeti Kongresi” Hindulardan tamamen ayrı bağımsız bir Pakistan Devleti kurulmasını kararlaştırmıştı.
Yaklaşık olarak 17. yüzyılın başlarında Hint Yarımadasına gelen İngilizler, ilk olarak Hindistan kıyılarında bir ticaret kolonisi kurarak işe başlamışlardı. Bir sonraki yüzyılda da Hindistan’daki hâkimiyet için Fransızlarla büyük bir mücadele içerisine girmişler ve üstünlüğü ele geçirerek bölgenin tek, mutlak gücü haline gelmişlerdi.
18. yüzyıldan itibaren, hâlâ İngilizlerin sömürgesi konumunda olan Hindistan Yarımadası’nda, İngilizlere karşı ilk isyanlar yine aynı yüzyılın ortalarından itibaren Hintli aydınlar tarafından başlatılmıştı ve daha sonraki süreçte bu isyanlar karakter değiştirerek Hindistan’ın kurtuluşunu sağlama çalışmalarına dönüşmüştü. Bu çalışmalar, 1917’de Gandhi (1869-1948)’nin ortaya çıkması ve ulusçuluğun daha da güçlenmesiyle birlikte de hızlı bir ivme kazanmıştı.
Bağımsızlık Hareketlerinin bu şekilde yayılıp gelişmesi üzerine, İngiltere nihayet 1935’de, halk tarafından seçilmiş üyelerden teşekkül edilen eyalet meclislerinin kurulmasını kabul etmiş ve 1937 yılında da ilk seçimler yapılmıştı. Öte yandan aynı tarihlerde, Hindistan’daki Müslümanlar da, Hindu egemenliğinin kültürlerini ve özgürlüklerini zedelediğini ileri sürerek Hintlilerden ayrı bir devlet kurmak istediklerini dile getirmişlerdi. Muhammed Ali Cinnah’ın önderliğinde başlayan ve gelişen bu hareket üzerine, 23 Mart 1940’da Lahor’da toplanan “Müslüman Birliği Cemiyeti Kongresi” Hindulardan tamamen ayrı bağımsız bir Pakistan Devleti kurulmasını kararlaştırdı.
II. Dünya Savaşı patlak verince, bütün Asya’daki sömürgelerde olduğu gibi, Hindistan halkının da bir kısmı Japonya’yı desteklemişti ve hatta Hindistan Milli Ordusu adında bir kuvvet ile Japonlarla birlikte savaşmışlardı. Aynı şekilde, II. Dünya Savaşı esnasında İngiltere de Hintlilerden geniş ölçüde asker alarak bunlardan yararlanmıştı. Hintlilerin Japonların yanında yer aldığını gören İngiltere, 1942’de Hindistan üzerindeki kontrolünü biraz gevşeterek hükümetin yerli halktan olması esasını getirmişti ve sadece savunma ile dışişlerini kendi elinde tutmuştu. Aynı zamanda, yaptığı bir açıklama ile de savaştan sonara Hindistan’a bağımsızlık vereceğini bildirmişti. Tabi İngiltere’nin, gecikmiş olan bu kararları savaş esnasında alması da ayrıca bir soru işaretidir.
Savaşın akabinde İngiltere, 1945’te anayasa yapılmasını, Kurucu Meclis kurulmasını ve Pandit Nehru başkanlığında da geçici bir hükümet kurulmasını kararlaştırmıştı. Ayrıca 1946’da da Hint Yarımadası’nda Hindistan ve Pakistan adlarıyla iki bağımsız dominyon kurulmasını kararlaştırmıştı ve İngiliz Parlamentosu, hükümetin bu kararını 18 Temmuz 1947’de yürürlüğe koymuştu. Bunun üzerine İngilizler, 14 Ağustos 1947’de Hint Yarımadası’nın kuzeyinden askerlerini tamamen çekmişlerdi.
Gelişen bu olaylar neticesinde, Hindistan’ın Müslüman çoğunluğa sahip bölgeleri, İngiliz Uluslar Topluluğu (Commonwealth) içinde ve dominyon statüsünde Pakistan adıyla bağımsız bir devlet olmuştu. Ancak, bu bölgedeki Müslümanların nüfus dağılımından ötürü Pakistan birbirine çok uzak iki bölümden meydana gelmişti ve Pakistan’ın bu durum 1971 yılına kadar sürmüştü. Bu tarihte, Pakistan ile Bangladeş olmak üzere iki ayrı devlete ayrılmıştı. İngiltere, 15 Ağustos’ta da Hint Yarımadası’nın diğer bölgelerinden de çekilmiş ve böylece Hindistan bağımsızlığını kazanarak İngiliz Uluslar Topluluğu’nun bir üyesi olmuştu.