23.02.2018, 15:23

'Bizim Çocuklar'

Üzerinde çalıştığım bir kitap vesilesiyle, ilk kez 2005’te yolum düşmüştü İzmir’e. Sevgili kardeşim Emre Memiş’in mihmandarlığında, sokak sokak dolaşarak, artık soluk hatıralarda kalan o “Eski İzmir”i aramıştık. Hazırladığım kitap bir ‘hatırat’ olunca, Kadifekale seyyar satıcılarının “balcan, banadura” sesleri eşliğinde pencerelerin önünden geçişi, Girit mutfağından İzmir’e transfer olmuş lezzetler, Eşrefpaşa’nın namlı külhanbeyleri, İzmir’in efsanevî müftüsü Hasan Âkif Salı Hoca’nın heybetli bakışları, ufak bir taşra kasabasından ta İstanbul’daki Fatih Medreselerine uzanan parlak ilmî serüveniyle Bayındırlı Mustafa Efendi, Atatürk Lisesi’nin hepsi adeta birer akademisyen olan babacan hocaları… Hep beraber geçit resmi yapıyordu zihnimde.

O seyahat, benim için, “Müslüman İzmir”i iliklerime kadar hissettiğim bir zaman dilimiydi. İzmir’e öncesinde uzun okumalar yaparak geldiğim için, şehrin zaman içinde fiziksel ve manevî dönüşümüyle ilgili ibretlik gözlemler yapma imkânım da olmuştu. 1964-73 arasındaki (Adalet Partisi’nden) belediye başkanlığı döneminde İzmir’in bütün yollarına asfalt döktürdüğü için “Asfalt Osman” olarak anılan Osman Kibar’ın (besteci Melih Kibar’ın babası) şehrin tarihinde oynadığı trajik rolden, kordon boyuna dikilen binalar nedeniyle serinletici imbat rüzgârlarının artık içlere esmesi imkânsızlaştırıldığı için değişen iklime, karşımda gördüğüm “Yeni İzmir” çok şey söylüyordu. Kestanepazarı’ndan Hisar Camii’ne, Konak Camii’nden mahalle aralarındaki küçük mescitlere, “Müslüman İzmir”in gölgede kalışı da aynı çizgiyi takip ediyordu üstelik.

Yazının devamını okuman için TIKLAYINIZ

Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Türkiye İsveç'in NATO üyeliğine onay vermeli mi?