Bush istihbarat raporuna rağmen İran'dan vazgeçmedi
Amerikan istihbaratının İran'ın askeri nükleer programını durduğu sonucuna varması sonrası Tahran'la çatışma ihtimalinin gündemden düşmesi beklenirdi. Fakat Bush, Ortadoğu gezisinde İran'ı açık açık tehdit etti
Amerikalılar Demokrat ve Cumhuriyetçilerin başkan adayını belirleme süreciyle ilgilenirken, Başkan Bush siyasi mirasından kurtarabilecekleriyle meşgul. Fakat iş işten geçti; Kongre yazın tatile girecek, Demokratlar başkan adayını belirlemek için ağustosta genel kongre yapacak ve onu eylülde Cumhuriyetçi Parti izleyecek. Başkanlık seçimiyse kasımda. Bush'un bu sürede krizleri idare etmekten başka bir şey yapabileceğini sanmıyorum. Hiçbir krizi de çözemez; sadece bazılarının patlak vermesini önleyebilir. Ardından da yeni başkana ağır bir miras bırakır. Söz konusu mirasa 11 Eylül saldırılarından bu yana yaptıkları damgasını vurmuş durumda.
ABD Afganistan'da Taliban'a karşı haklı gerekçeleri bulunan bir savaşa girdi ve dünya onu destekledi. Ancak anlaşılmaz bir nedenle bu savaşı yarım bıraktı ve Amerikalılara canlı veya ölü getirme sözünü verdiği Kaide lideri Bin Ladin'in kaçmasına göz yumdu. Bugün Taliban Kabil kapılarındayken, NATO müttefikleri arasında anlaşmazlık hâkim. Çoğu güçlerini azaltmayı isterken, ABD asker artırılmasını talep ediyor.
Afganistan'daki durumun Pakistan'dakinden ayrılması mümkün değil. İki ülke arasındaki sınır neredeyse açık ve kontrol silahlı kişilerde. Müşerref rejimi kritik bir durumda ve bir askeri darbe de, hazır bir nükleer cephaneliği köktenci örgütlere sempati duyan aşırılık yanlısı askerlere verecektir.
Bir başarısızlıktan ötekine geçilirken, ABD İsrail-Arap ihtilafı için, Bush'un 2004'te İsrail'le güven ve barış içinde yanyana yaşayacak bağımsız bir Filistin devletini desteklediğini açıklaması dışında hiçbir şey yapmadı. Annapolis konferansının ve Bush'un Ortadoğu turunun bir nedeni bu açıklamaydı. Ancak ABD'nin son üç ayda çözüm yolunda tek bir adım atmadığı rahatlıkla söylenebilir. ABD artık iki devletli çözümden değil, müstakbel Filistin devletinin şekli üzerinde nihai uzlaşmaya varılması için yapılacak görüşmelerin şartlarını belirleyecek anlaşmadan konuşuyor.
Irak savaşı öncesi dediklerini hatırlattı
Aslında Bush'un gezisinde, Filistin'den çok İran'a karşı bir Arap koalisyonu seferber etmeye önem verildi. Arap ülkeleri, komşularına karşı ABD'yle bir koalisyona girmeyi reddetti; bu da, Bush'un nüfuzunun azaldığının bir başka göstergesiydi. Bununla birlikte, İran'ın askeri nükleer programını 2003'te durdurduğu sonucuna varan Amerikan istihbarat raporunun, Tahran'la çatışma tehlikesini ortadan kaldırması bekleniyordu. Fakat Başkan Yardımcısı Cheney ve İsrail lobisideki savaş çetesi raporu reddetti; Bush'un bunun ardından son 'Birliğin Durumu' konuşmasında sarf ettiği bazı sözler de yoruma açık ve endişe vericiydi. Bush İran'ın, Avrupa'daki füzeleri gerekçe göstererek kıtalar arası füze geliştirdiğini söyledi. ABD başkanı ayrıca, Tahran'ın nükleer bomba yapımı için gereken uranyum zenginleştirme işlemini sürdürdüğünü belirtip, "ABD, askerlerimizi tehdit edenlere karşı koyacaktır. Dostlarımız için kazanacağız ve Basra Körfezi'ndeki çıkarlarımızı savunacağız' dedi. Bir başka deyişle, Bush İran'ı tehdit ediyor.
Bush'un, İranlılara yönelik 'sizinle sorunumuz yok' ifadesi dikkatimi çekti. ABD başkanı aynı ifadeyi 5 Ekim 2002'de kullanmıştı: "Iraklılarla sorunumuz yok. Siz Saddam'ın kurbanlarısınız." Acaba bu ifade bir dil sürçmesi miydi? Gerçek birkaç ay içinde ortaya çıkacak. Şu an bildiğimiz şey, savaş çetesinin İsrail'e hizmet için hâlâ İran'ı vurmak istediği. Zira böyle bir durumda İran'ın ABD'yi tehdit etmesi imkânsızlaşır.
Kaynak: Radikal