Cameran'daki evin bildirileri
I- Hamit Algar 'İslam Devriminin kökleri' isimli kitabında, Humeyni'nin Tahran'da yaşadığı evin yalınlığının üzerinde oluşturduğu olumlu etkiden söz eder. İngiliz asıllı müslüman düşünür Algar'a göre, dolaştığı İslam ülkelerinde, müslümanları temsilen karşılaştığı kralların ya da siyasi parti liderlerinin yaşadıkları evlerde bulunmayan bir sadelik ve boşluk hakimdir, Humeyni'nin yaşadığı eve.
Bu ev, Tahran'ın kuzeyinde, Cameran isimli bir köydedir.
İran devriminin hemen ardından, 14 yıllık sürgün hayatına son vererek ülkesine dönen Ayetullah Humeyni, ilmi çalışmalarını sürdürme kararlılığıyla Kum'a gitti ve oradaki evine yerleşti. Ancak kalp hastalığından dolayı doktorlar, Tahran'da, havası temiz ve hastaneye yakın bir bölgede yaşamasının daha uygun olacağını bildirdiler.(1)
Humeyni Tahran'da yaşamak için gençlik yıllarında sıklıkla konuşma yapmak üzere davet edildiği ve halk tarafından çok sevildiği Cameran köyünü tercih etti. Cameran, Elbruz dağlarının eteğinde, yazları serin, kışları ise soğuk geçen, her tarafından akar su sesinin duyulduğu küçük bir köydür. Humeyni bu köyde, eski arkadaşı Ayetullah Camerani'nin kendisine tahsis ettiği, bir kapısı Hüseyiniye ismi verilen halkı kabul ettiği salona açılan küçük bir evde yaşamaya başladı. Bu ev Humeyni'nin sağlığı boyunca İran'daki yeni biçimler kazanmaya dönük bir gerginliği olan politik atmosferi düzenleyen bir regilatör işlevine sahip oldu.
II-2008 yılının Şubat ayının son günlerinde Tahran'da gerçekleşen uluslararası bir kadın sempozyumunun akşamında, konferansı tertipleyen kadın kuruluşunun mihmandarları bizleri Ayetullah Humeyni'nin Cameran'daki evine götürüyor. Dar bir sokak halindeki yokuşu çıkarak önce küçük bir evin avlusuna giriyoruz. Dünyanın elli ülkesinden gelen müslüman kadın delegelerin oluşturduğu izdiham nedeniyle, Tahran Üniversitesi'nde sinema eğitimi alan arkadaşımla birlikte kenara çekiliyoruz biraz; ne de olsa biz bu evi daha önce görmüştük.
Evin penceresinden içeri bakarken ağlamaya başlayan Çinli delege tiyatro sanatçısı Liu Zhimei, defterine notlar alan Alman delege yazar İrmgard Pinn, uluslararası planda yetimleri himaye konusundaki çalışmalarıyla dikkat çeken Türk delege Özden Sönmez, her renkten ve her ulustan, her mezhepten sayısız kadının oluşturduğu manzara İtimat-ı Milli yazarı Subhani'nin tespitlerini getiriyor aklıma: Amerika'nın Ortadoğu'daki jandarması olarak bilinen Şah'ın despotik rejiminin devrilişi sırasında kalabalıkların önder olarak benimsedikleri Humeyni, işte bu küçük evde sürdürdü, devrimden sonraki on yıl kadar süren hayatını.
Daha sonra Humeyni'nin eşinin biraz ilerideki evini ziyaret ediyoruz. Hiç değişmeyen sadelik, hiç değişmeyen tevazu. Humeyni'nin eşi, 95 yaşında yaşlı bir kadın; yine de dünyanın dört yöresinden gelmiş olan misafirlerin kendisiyle görüşme isteğini geri çevirmemiş. Onar kişilik gruplar halinde alınıyoruz eve. Biz girdiğimizde, bitkin bir şekilde bulunduğu yere yığılıyor yaşlı kadın.
Nur yüzlü, bakışlarında ve duruşunda eşi tarafından sevilip saygı gören herhangi bir kadının sahip olduğu güven duygusunun okunduğu bir kadın o hâlâ. Aklıma Ayetullah Humeyni'nin gençlik yıllarında gittiği Lübnan'dan eşine yazdığı aşk ve özlem dolu mektup geliyor. Yaşanılan hoş anlara, ziyaret edilen mekanlara, yanında sevdiği hayat arkadaşı yokken yeteri kadar yoğunlaşamamanın üzüntüsünü ifade eden cümlelerle dolu bir mektup...
Bütün yorgunluğuna karşılık, aşkın ve duanın aydınlığıyla parlayan bir yüzü var, Betül Hanım'ın...
III- 'Cameran'daki Ev', 2008 yılı Şubat ayında, meclis seçimleri yaklaşırken, daha farklı bir seviyede konuşuluyor medyada. Bunun bir nedeni, Ayetullah Humeyni'nin yaklaşan seçimler için adaylıklarını koyan torunlarından birinin adaylığının Seçici Kurul (Şurayı Nigahban) tarafından bu seçime aday olma niteliklerine sahip olmadığı gerekçesiyle geri çevrilmiş olması. Bir diğer neden ise Humeyni'nin mezarının da bulunduğu külliye ile alakalı faaliyetleri yürüten torunu Hasan Humeyni hakkında kimi muhafazakar siyasilerin başlattığı kampanya. Bu kampanyanın bir nedeni, Hasan Humeyni'nin 2007 senesinin Haziran ayında dedesinin vefatı münasebetiyle düzenlenen bir anma toplantısında, 'karikatürleştirilmiş bir İslam anlayışını kabul edemeyiz, bizim inancımıza göre İslam itidal dinidir' şeklinde özetlenebilecek konuşmasıydı. Ayetullah Humeyni, 'tağut' zamanında sürgiden politikalara yönelik itirazını belki kimi hatalarından söz edilebilecek sıradan halk topluluklarına değil, sorunların asıl kaynağı olarak gördüğü Şah rejimi ve ABD'ye yöneltmişti. Müfrit Karikatür İslamcıları ise mevcut sorunların asıl sorumluları yerine, sıradan halk kitlelerini hedef olarak karşılarına alıyorlardı.
Hasan Humeyni aynı zamanda ordunun ya da askerin siyasete karışmasının dedesince onaylanmadığını da hatırlatıyordu bu konuşmasında. İşte bu açıklaması nedeniyle muhafazakarlar Humeyni'nin bu torununa suçlamalar yönlendirmeye başladılar. Bu suçlamalardan başlıcası, Hasan Humeyni'nin, zamanında reformist politikacılar tarafından kendisine sağlanan konut ve araba gibi imtiyazlar nedeniyle reformistlerin tarafında yer aldığı şeklindeydi.
İtimat-ı Milli yazarı Muhammed Ali Subhani'ye göre son zamanlarda Ayetullah Humeyni'nin Cameran'daki mütevazı evi canlı tutan aile efradına yönelen eleştiri ve dışlamalar, esasında onun düşüncelerine ve dini anlayışına yönelik dışlama çabalarının bir tezahürüdür. Anlaşılan muhafazakarlar, yeni meclis seçimlerinin arefesinde bütüncül iktidar yapısını koruma kaygısıyla Humeyni ailesinin siyasetten uzak durmasını yeğlemektedir. Ancak Cameran'daki ev, politik hesaplaşmaların ve mesnetsiz iddiaların uzağında tutulması gereken bir evdir, bu anlamda devrime katkıda bulunmuş herkesin de ortak evidir. Bu evin kapıları herkese açık olmalıdır. Cameran itidalin ve vahdetin zeminidir. Fakat iktidar konusunda benmerkezci ve tekelci bir zihniyete sahip olanlar, Cameran'ın temsil ettiği bu özellikleri onaylamıyorlar. Bu evden yayılan söylemlerin zaman içinde kazandığı içeriği algılamakta zorluk çektikleri için de İmam Humeyni'nin tefekkürünü karikatürleştirmeye açan dar ufuklu bir söylem geliştiriyorlar.
Özel günlerde sağı ve solu, gelenekselci ve modernistleri, Tahranlıyı ya da taşralıyı, Türk'ü, Kürd'ü ve Beluç'u, Şii ve Sünni'yi, bütün olarak İran toplumunun bütün kesimlerinden simaları, farklı etnik gruplara, azınlık mezheplere mensup kişilikleri, hatta bütün dünyadan İran'a gelen konukları itidal ve vahdet zemininde bir araya getiren Cameran, mazisinin ortaya koyduğu İslami bakış açısı nedeniyle, karikatürleştirilemeyen bir İslam anlayışını temsil etmeyi sürdüren bir mekandır, Sübhani'ye göre. Aşırı muhafazakarlar her ne kadar Cameran'ın bu çeşitliliklere, farklı yorumlara açık yönününü anlamaktan uzak dursalar da, Cameran Humeyni'nin savunduğu itidalı ve akılcılığı korumaya, vahdet tasavvurunu ve ortayol çizgisini temsil etmeye devam etmelidir. (2)
1-Cihan Aktaş, Cameran'daki Ev, Özgün İrade, Şubat 2008.
2-Muhammed Ali Subhani, Vahdetin ve İtidalin Sembolü, Cameran: İtimat-ı Milli gazetesi, 17 Şubat 2008.