Dersim ve hortlayan tarih
Bakın tarihimiz ‘huzura ermemiş ruhlar mezarlığı’ gibi... Nereye el atsak karşımıza hesap soran yüzler çıkıyor. Birini mezarına göndersek, sanki bir diğeri hortlayıp elleri havada yürümeye başlıyor.... Dersim öyle, İstiklal Mahkemeleri, Yassıada eziyetleri, 12 Eylül hapishaneleri, 1915 Ermeni Tehciri, Trakya Olayları, Varlık Vergisi ve daha nicesi... Yakın tarihimiz hesabı kesilmemiş onlarca, belki de yüzlerce olayla dolu...
Türkiye bu yükle ne kadar ileri gidebilir... Başbakan Erdoğan’ın belirttiği gibi “bu ülkenin, dünyanın güçlü bir ülkesi olmasının önündeki en büyük engellerden biri, geçmişiyle, tabularıyla ve korkularıyla yüzleşmesidir”. Pasaklı bir ev kadını gibi, çözemediğimiz sorunları halının altına o kadar çok süpürmüşüz ki, orta yerde duran halı değil de sanki bir dağ olmuş. Bu nedenle Dersim tartışmaları beni çok mutlu etti. Buradan nereye varırız bilemiyorum, ancak tıpkı Kürt ve Ermeni tabularının yıkılmasında olduğu gibi doğru yolda olduğumuzu biliyorum. Dersim dosyalarından ne çıkarsa çıksın, Türkiye yoluna vicdanı daha bir rahat ilerleyecektir. Bu açıdan hükümeti ve Erdoğan’ı kutlamamız gerekiyor. Çünkü geçmişte konuşulmasına rağmen onlarca yıl boyunca bir türlü kutusu açılamayan pek çok tabuyu son 8-9 yılda yıkmayı başardık. Erdoğan’ı ve partisini gösterdikleri cesaret ve hassasiyet nedeniyle kutlamakla birlikte, Dersim tartışmalarının basit bir AK Parti-CHP atışmasına dönüştürülmesini yadırgadığımı da belirtmek isterim.
CHP’nin en zayıf noktası
Doğrudur, Dersim Olayları CHP’deki devletçi-solcu kamplaşmayı turnusol kâğıdı gibi ortaya çıkarıyor. Devletin Dersim’de izlediği militarist önlemleri haklı bulan, hatta bugün bile benzeri yöntemlerin uygulanması gerektiğini savunan ‘İnönücü/Ulusalcı kanat’ ile bir anlamda Ecevit’in tohumlarını attığı ‘demokratik sol kanat’ arasındaki farklar CHP’nin omuzlarında bir siyasi partinin kaldıramayacağı kadar ağır bir yük oluşturuyor. Böyle bir yük ile CHP’nin bırakınız iktidar partisi olmayı, ana muhalefet partisi olarak yoluna devam etmesinin dahi güç olduğu aşikârdır. Özgürlükler başta olmak üzere temel değerler üzerinden büyük bir parti içi hesaplaşmanın kaçınılmaz olduğunu şimdiden söylemek mümkün. Başka bir ifadeyle Başbakan Erdoğan CHP’yi en zayıf yerinden yakaladı. Bu açıdan bakıldığında Erdoğan’ın Dersim üzerinden CHP’ye vurması normal karşılanabilir. Ancak burada söz konusu olan kısır bir siyasi çekişme konusu değil, Türkiye’nin kabuk değiştirmesidir. Bu nedenle AK Parti, Dersim gibi Türkiye’nin geleceğine yön verecek önemde bir tartışmayı siyasi çekişmelere feda etmemelidir.
Yeni devlet ve yeni CHP
Diğer taraftan CHP, iç hesaplaşmasını geciktirdikçe işinin zorlaştığını görmelidir. Eğer siz bu hesaplaşmayı gönüllü yapmaz iseniz, olaylar ve diğer aktörler sizi hazırlıksız olduğunuz anlarda gafil yakalayacaktır. CHP’nin Dersim olayları ile hiçbir ilgisinin olmadığını tekrarlayıp durmasının hiçbir faydası yoktur. Çünkü CHP sivil kökleri olan bir siyasi hareketten ziyade rejimi kurmak ve yönetmek için kurulmuş bir partiydi. Dersim Olayları yaşanırken de devlet-parti birlikteliği zirve noktasındaydı. Yani CHP devletti, devlet de CHP. Bu durumda sorumluluktan kaçmak yerine geçmişle yüzleşmek gerekir. Tıpkı AK Parti’ye salık verdiğimiz gibi CHP’ye de tavsiyemiz konuyu basit bir siyasi çekişme malzemesi olarak görmemeleridir. Bu bağlamda Kılıçdaroğlu’nun Başbakan’ın özrünü önemsemeyip, “asıl devletin başı olarak Cumhurbaşkanı özür dilemeli” demesi anlaşılır bir durum değildir. Aynı şekilde Erdoğan’ın Dersim konusundaki takdire şayan çıkışını CHP liderinin “inanç farklılıklarını körükleyen sözler” olarak değerlendirip, “Başbakan bu tutumunu sürdürürse Türkiye süratle iç çatışma noktasına gelebilir” görüşüne de katılmıyorum. Tam tersine, asıl sorunları yok saymak Türkiye’yi iç çatışma noktasına götürür, yakın geçmişte götürdü de. Türkiye’yi bir ve diri tutacak olan geçmişin yükünden kurtulmak, birbirimizi olduğumuz gibi tanıyarak sevmektir. Dersim başta olmak üzere geçmişin huzursuz ruhları orta yerde durduğu sürece ne ülke huzur bulur, ne de iç çatışma tehlikeleri ortadan kalkar.
Dersim tartışmalarında CHP için de, Türkiye için de büyük fırsatlar var. Kılıçdaroğlu Dersim konusunda iyi bir sınav verebilir ise ‘yeni CHP’ kimliğini bulacak ve gerçek anlamda bir iktidar alternatifi olma yolunda ilerleyecektir. Dersim, aynı zamanda vatandaşları ile barışan ‘yeni devlet’in de temel taşlarından birini oluşturacaktır.
Kaynak: Star