Rüya gibi Kapadokya
Kapadokya denince Uçhisar, Ürgüp, Göreme, Avanos ilçelerinin tamamı kastediliyor.

Hepsi birbirine yakın olan bu ilçeler Nevşehir vilayetine bağlıdır.
Kapadokya’da Türk turistten daha çok yabancı turist var, özellikle kaya oluşumları Uzakdoğulu turistlerin büyük alakasını çekiyor. Bu yüzden hiçbir şey çok uygun fiyatlı değil, genelde pahalı bile denebilir.
Özellikle son yıllarda çok moda olan balon turlarının kişi başı fiyatları 100-150 EURO arasında değişiyor. Genelde kaldığınız yerden sizi sabah saat 05 civarında alıyorlar, kısa bir eğitimden sonra bir-bir buçuk saatlik bir balon turu yapıyorsunuz. Bindiğiniz yerden farklı bir yerde iniyorsunuz, balonla aynı yere geri dönme imkânı olmadığı için, araçlarınız sizi indiğiniz yerde karşılıyor, otelinize bırakıyor.
Bu arada sabahın körünü sizi uykusuz bırakmak için seçmemişler. Balon rüzgâra karşı tamamen çaresiz, güneşin yeni doğduğu sabahın erken saatleri de rüzgârın en az olduğu saatlermiş, bu yüzden hep sabah yapılırmış bu balon turları. Tabii çok sıkı giyinmekte fayda var.
Kapadokya güzel atlar ülkesi demektir. Pers – Yunan savaşları sırasında Persler buradan geçerken, çok iyi cins atlar yetiştiğini gördüklerinden bölgeye bu ismi vermişler.
Kalacak yer çok var, seçenekler çok. Fakat Kapadokya’ya kadar gelmişken taşlardan oyulmuş çok hoş butik oteller var, oraları da deneyebilirsiniz.
Peri bacalarının tam 20 milyon yıllık bir geçmişi olduğu söyleniyor. O zamanlarda bu çevredeki 3 dağın (Erciyes, Hasandağı, Melendiz) üçü de volkanik dağlar. Sürekli bir püskürtme durumu var. Bu volkanik küller (tüfler) rüzgârlar, bulutla, yağmurla taşınıyor civara. Bu yaklaşık 5 milyon yıl sürüyor. Bu volkanlar içlerindeki minerallere göre farklı renklerde de püskürtebiliyorlar bu tüfleri. (Sülfür yeşil, bakır kırmızı oluşuma sebep oluyor vb.)
Sonraki 15 milyon yıl da bu biriken katmanların erozyona uğrayarak erimesiyle geçiyor. Bazalt ve kültaşı gibi farklı yapıdaki taşların da faklı şekillerde erozyona uğramasıyla bu peri bacaları oluşuyor işte. Bazalt üstteki şapkayı, kültaşı da alttaki tabakayı oluşturuyor. Bunlar Göreme vadisinde en belirgin şekilde görünüyor. Erozyon devam edecek ve bu muhteşem manzara da zamanla yok olacak.
Yine Kapadokya’nın olmazsa olmazlarından biri de Avanos’ta çömlek atölyesi gezmektir. Çömlekçilik burada çok yaygın çünkü Kızılırmak’tan çok kaliteli çamur çıkıyor. Gittiğiniz atölyede muhtemelen önce kısa bir tanıtım yapacaklardır. Orada çalışan öğrenci ya da usta size hemen küçük bir şekerlik yapıyor. Anlattıklarına göre eski zamanlarda babalar kızlarını isteyen çömlekçi erkeklerden şekerlik yapmalarını istermiş. Şekerliğin önce alt kısmı yapılır, sonra da kapağı yapılırmış. Eğer kapak şekerliğe tam oturmazsa kız filan verilmezmiş, "bu adam kızımızı geçindiremez, beceriksiz" diye...
Bir defa fırınlanan kırmızı seramiklerin içi sırla dışı vernikle kaplanırmış. İki defa fırınlanan beyaz seramiklerin içi de dışı da sırla kaplanırmış. Kaliteli seramikler quartz tozuyla boyananlarmış, renkleri sabit tutar ve uzun yıllar saklarmış.
Yine bu bölgeye has testi kebabı var, o da denenebilir. Aslen Yozgat yemeği ama Avanos’taki çanak çömlek durumlarıyla ilişkilendirildiği için burada da bayağı iyi yapılıyor.