Türküsüyle, çiğköftesiyle Urfa
Şehirler de insanlar gibidir; doğar, büyür ve gelişirler. Şanlıurfa ise farklı. O büyük doğup da o şekilde kalanlardan...

Gitmeden, toprağının rengini, her köşesinde bir öykü saklayan sokaklarının kokusunu, insanlarının yanık sesini ve biberinin acısını tatmadan tanıyamazsınız Urfa'yı. Bu şehir, ertelenmeyecek şekilde mutlaka görmeniz gereken yerler listenize kesinlikle almanız gereken bir görkem vaad ediyor. Urfa Nemrut'a İbrahim, İbrahim'e ise gül bahçesi olan kent. Birecik'te değişir toprağın rengi. Kuşlar daha bir farklı ötmeye, çay daha bir buruk ve hoş kokulu gelmeye başlar.
Neden bilinmez, daha önce hiç gelmemiş olsanız da kendinizi evinizde hissetmeye başlarsınız burada. Kulak kabarttığınızda etrafınızda farklı dillerin kardeşlik türkülerini duyarsınız. Urfa'yı şanlı yapan aslında biraz da bu kültür zenginliğidir.
Urfa'nın tarihini başlatabilecek bir milat vermek çok güç. M.Ö. 11 bine tarihlenen Göbeklitepe; insanlığın, yerleşik hayatın ilk izlerine uzanan bir zaman tüneli. Şanlıurfa tarih boyunca kültür üretmekle kalmamış, aynı zamanda büyük bir okul olmuş. Dünyanın ilk üniversitesi olarak nitelendirebileceğimiz oluşum Harran'da gerçekleşmiş. Süryani bilginlerin yönettiği Urfa (o zamanki adıyla Edessa) Okulu'nda, Helenistik çağların kıymetli eserleri Süryanice'ye çevrilmiş. Emevi ve Abbasi dönemlerinde bu tercümeler önce Arapçaya, ardından da Latinceye çevrilip Sicilya ve İspanya kanalıyla Avrupa'ya kadar ulaşmış. Rönesans'ı yaşayan Avrupa, Urfa'ya çok şey borçlu aslında.
Kısacası, tarih öncesi çağlardan itibaren Yunan, Roma, Bizans ve İslam uygarlıklarının çok büyük bir kısmı sırayla yaşamışlar bu topraklarda. Kültür ve uygarlık bir bayrak yarışı gibi aktarılmış günümüze kadar. Urfa; mimarisi, gastronomi birikimi ve sanatıyla hep kendine has değerler üretmiş.
Şanlıurfa denildiğinde akıllara doğal olarak Hazreti İbrahim gelir. Sabrın sembolü olan Eyüp aleyhisselam da komşusudur Hz. İbrahim'in. Yine Yusuf, Yakup, Musa, Şuayb ve Elyesa peygamberlerin de yolu bu şehirle kesişmiştir.
Eğer yöresel ürün meraklısı iseniz Urfa gidebileceğiniz en doğru adresler arasında listenin başındaki kenttir. Peynirin, baharatın, dokumanın, bakırın, halı ve kilimin türlü türlüsü satılır Urfa çarşılarında. Her zevke hitap eden, en zor beğenenlerin bile alacağı bir şeyler vardır bu çarşılarda. Alışveriş yapmasanız dahi, kent esnafının her daim gösterdiği güleryüzlü dürüstlüğü mutlaka bir tebessüm oluşturacaktır yüzünüzde. Bir acı kahvelerini içmeden geçmeyin.
Şanlıurfa'nın ilçelerini hakkıyla gezmeden Urfa'yı görmüş saymayın kendinizi. Kendine özgü mimarisiyle Harran evleri, Harranlıların gelenekleri, Halfeti'de Rumkalesi, Birecik'te kelaynaklar Urfa'nın sembollerindendir. Suruç'taki Şeyh Müslim ve Ahmed-i Bican camileri de bölgenin mimari özelliklerini yansıtan eserler arasında.
Şanlıurfa, yöresel türküleri ile farklı bir müzikal zenginliğe sahiptir. Sözlü kültürün aktarılmasında da önemli katkısı olan Urfa türkü, gazel ve kasidelerini sıra gecelerinde dinlemek ayrıcalıklı bir keyif... Yöre ozanlarının bir araya gelip sazlı, sözlü düzenledikleri sıra gecelerinde eşsiz Urfa yemeklerinin de tadına bakabilirsiniz.