İş dünyası Türk-Arap Forumu'nda buluştu
Türk Arap İş Forumu'na Başbakan Yardımcısı Babacan ve Bakan Mehmet Şimşek'in yanısıra Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile Türk ve Arap dünyasından çok sayıda işadamı katıldı

Dünya Bülteni / Haber Merkezi
Arap Ekonomi Forumu Four Seasons Otel'de başladı. Forumda konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Bölgemizde ticareti artırmak durumundayız " dedi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de, "Bizim bu bölgede serbest ticaret anlaşmalarına ihtiyacımız var " diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ülkeler arasındaki sınırların anlamsız hale dönüştürülmesinin şart olduğunu belirterek, ''Ekonomi, siyasi istikrar için sınırların katılaşması faydalı değildir'' dedi.
Babacan, 8. Türk-Arap Ekonomi Forumu'nda, bir arada çalışmanın ve daha fazla iş birliğine imza atmanın önemine işaret ederek, ''Ülkelerimiz arasındaki sınırları anlamsız hale dönüştürmemiz şarttır. Maalesef sınırlar çok sert sınırlar haline gelmiştir. Bu ekonomi, siyasi istikrar için sınırların katılaşması faydalı değildir. Sınırlarımıza önem atfetmemeliyiz. Daha iyi seyahat edebilmeli, ticaret ve yatırım yapabilmeliyiz'' diye konuştu.
Bu forumun, daha farklı iş birliği ortamlarının yaratılması ve bulunması noktasında ülkeleri birbirine yakınlaştıracağını belirten Babacan, bölgede emtiaların, halkların, sermayenin ve enerjinin serbest dolaşımına imkan verilmesi gerektiğini kaydetti.
Babacan, Fikirlerin serbest dolaşımının çoktan başlatıldığına dikkati çekerek, ekonomik sac ayağının da serbest dolaşım döngüsüne girmesi gerektiğini söyledi.
Bölgede ticaretin artırılmak durumda olduğunu aktaran Babacan, şunları dile getirdi:
''Biz ülkelerimiz arasındaki ticareti artırmak için olabilecek en azami iş birliği anlaşmaları imzalamalıyız. Bölgede tarih ve kültür bizleri bir araya getiren en önemli temalar arasındadır. Doğru politikalar işleterek kazan kazan senaryolarını ortaya koyabiliriz. Her ülkenin kendi artıları ve eksileri vardır, ama bir araya geldiğimizde tüm güçlü ve zayıf yanlarımız da bir araya gelecektir.
Bu noktadan hareketle birbirini tamamlayan çok özelliğe haiz olduğumuzu göreceksiniz. Ekonomilerimiz birbirini tamamlamaktadır. Karşılıklı bağımlılık yaratan, birbirimize dayanmamızı sağlayacak kaynaklar bulabilmemiz şarttır. Enerji koridorları, alt yapı yatırımlarıyla ortak noktalar keşfederek siyasi istikrarı ve güvenliği tesis edebiliriz.''
Babacan, ülkelerin, ticari anlamda yatırım aracılığıyla enerji akış koridorlarıyla yakınlaşması halinde uzun vadede siyasi ilişkileri daha kuvvetli bir zemine oturtulacağını anlatarak, ''Türkiye ile Arap dünyası arasındaki resmi temaslar çok hızlı bir biçimde gelişim gösteriyor'' dile konuştu.
"BM REFORMU KAÇINILMAZ"
Babacan, Suriye'nin herkesin karşı karşıya kaldığı çok zorlayıcı bir vaka haline geldiğini belirterek, şunları kaydetti:
''Uluslararası toplum Suriye hakkında birlikte hareket etme iradesi gösterebilmiş değildir. BM bu bağlamda oldukça işlevsiz kalmıştır. BM, Dünya Bankası, IMF gibi ikinci dünya savaşından sonra tesis edilmiş bir kurumdur. Fakat o zamanlar geçerli olan koşullarda kurulmuş bir teşkilattır. Mevcut BM yapılanmaları bugünün gerçekleriyle bağdaşmamaktadır. Barış, istikrar ve güvenlik için kurulmuş bir teşkilat işlevsiz kalmaktadır. Dünya çapında cereyan eden olaylara karşı maalesef gereken tepkiyi gösterememektedir. BM'in bir reformdan geçmesi kaçınılmaz olmuştur. Yoksa BM temsil gücünü kaybedecektir ve meşruiyetini de yitirecektir.''
IMF ve Dünya Bankası ile çalışmalar başlattıklarını ve yönetim kademelerinin değiştiğini anımsatan Babacan, ''Bizler artık IMF veya Dünya Bankası'nın yönetim kademesinde özel koltuklar tahsis edilmiş koltuklar görmüyoruz. Kotalar, kalkınmış ülkelerden, kalkınmakta olan ülkelere kaydırılmaktadır'' dedi.
"ESAD GİDİCİ"
Babacan, Suriye'deki rejimin gidici olduğunu düşündüklerini ifade ederek, şanları anlattı:
''Er ya da geç bu rejim gidecek. Bu rejimin devam etmesi mümkün görünmüyor. 60 binden fazla masum Suriye vatandaşının öldürülmesinden sonra bu rejimin hayatta kalması mümkün değildir. İnsan hakları söylediğimiz her şeyin odağında bulunmalıdır. Siyasetimiz, politikalarımız insan haklarından doğmalıdır. Özgürlük bu tartışmaların temelini oluşturmalıdır. Kesinlikle eminiz ki Suriye'deki sistem değişecek ve yeni kurulacak sistem Suriye halkının gerçek temsilcisi olacaktır.''
Türkiye'nin kendi dönüşüm sürecinin çok önemli bir döneme işaret ettiğini belirten Babacan, Türkiye'nin siyasi bakış açısının tamamen değiştiğini, evrensel standartlara ve kriterlere daha da önem veren bir ülke haline geldiğini kaydetti.
Ekonomide de çok önemli adımlar atıldığını ve bu adımların devam ettirileceğini vurgulayan Babacan, hükümetin göreve geldiğinde detaylı bir ekonomik programın açıklandığını ve verilen bütün sözlerin tutulduğunu söyledi.
-''Güven bütün başarıların itici gücü oldu''-
Babacan, Türkiye'nin ekonomik başarısının en önemli gerekçesinin güven olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
''Bizler petrol açısından zengin bir ülke değiliz. Bütün petrol ve doğalgaz ihtiyacımızı ithal etmek durumundayız. Ama sanayi ürünlerinin de ihracatını gerçekleştiriyoruz. Türkiye küresel alanda, tarım alanında dünyanın en büyük 7. ülkesi haline geldi. Turizm söz konusu olduğunda dünyanın gelişmiş ekonomileri arasında dünyanın 6. sırayı almış bulunmaktayız. Güven bütün başarıların itici gücü olmuştur.''
Kamu finansmanına ve bankacılık sektörüne duyulan güvenin bu başarıyı beraberinde getirdiğini belirten Babacan, ''Büyüme özel sektör atılımlarıyla mümkün olmuştur. Herhangi bir ülkede ekonominin büyümesinin itici gücü özel sektörse, eğer ekonomik gelişme sürdürülebilir kılınacaksa özel sektör yatırımlarının daha verimli ve etkin olması şarttır'' diye konuştu.
Özel sektörün kaynakları çok daha akıllıca kullandığının bir sır olmadığını ifade eden Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Hükümetin bir mensubu olarak bunu açıkça söylüyorum; özel sektörün bir adım ötede olduğunu söylemek doğru olacaktır. Büyümenin itici gücü, sorumluluğu özel sektör üzerindedir. İstihdamın yaratılması çok önemlidir. İyi iş gücü piyasalarının ihtiyaç duyduğu politikaları geliştirmekle ilgilidir. Şirketlerimiz Türkiye içinde rekabet ortamında varlık sürdüremeyecekse dünya çapında rekabetçi hale gelmeleri mümkün değildir. Belli ailelerin, şirketlerin kolay para kazanabilmesine dönük korumacı politikalar hayata geçirilirse bunun yansımaları ülkeye olumlu olmaz.''
Babacan, geçen yıllardaki krizde tuzaklara düşülmemesinin çok önemli olduğuna işaret ederek, ''Bölgemizdeki değişimler, kolaylıkla açıklanabilecek etkinlikler değildir. Kısa vadede ciddi zorluklar getirmekle beraber, orta ve uzun vadede çok önemli fırsatlar barındırmaktadır'' dedi.
Bölgenin geleceğine inancının tam olduğunu aktaran Babacan, sermaye ve insan gücünün büyümeyi tetiklediğini ve bölgenin bunlara sahip olduğunu söyledi.