banner39

Bihaç Neyimiz Olur ?

Osmanlı akıncılarının at sırtında fütuhat peşinde koştukları Bihaç bölgesini gezerken oralarda yatan isimsiz kahramanlar için “Fatiha” okumayı ihmal etmemeli…

Analiz 07.05.2017, 13:07 15.06.2017, 11:08
Bihaç Neyimiz Olur ?

Dr. Mehmet Ali Debre

Bihaç Bosna’da yaşayanlar için bile ulaşılması güç bir yeri simgeler. Bosna Hersek’in kuzeybatı sınırını oluşturan sınır bölgesidir. Bosna’ya uğrayan yabancı ziyaretçilerin çok azı Bihac’a gidebilme imkanına sahip olmaktadır..

bihaç harita

Aslında Bihaç hem bugün hem de Osmanlı dönemi Bosna’sında çok önemli bir konuma sahiptir. Yüzde 99’u Müslümanların oluşturduğu bir yer bölge olarak dört tarafı Hırvat ve Sırp yerleşimleri ile çevrilidir. Una nehri çevresinde kurulu şehirler ve kasabalardan müteşekkil bir alan olduğunu söylemek mümkündür.“Krajina” bölgesi olarak adlındırılan toprakların merkezinde yer alır. “Krajina” hem Osmanlı-Avusturya Macaristan hem de Sırp-Hırvat ve Boşnaklar arasındaki en şiddetli savaşların yaşandığı bölgedir.

BİHAÇ'IN FETHİ

Fatih Sultan Mehmet Han’ın Batı’da fethettiği son nokta olan Kamengrad 1462’de Osmanlı toprağına katılmıştır. Ancak Kamengrad’dan Bihaç’a gidiş Osmanlılar için zor olmuştur. Bihaç’ın fethine ancak 1590 senesinde muvaffak olabilmişlerdir. Fethi gerçekleştiren kumandan aslen Bosna doğumlu olan Gazi Hasan (Telli Hasan) Paşa’dır (Hasan Predojevic). Hasan Paşa aslen Ortodox olarak dünyaya gelmiştir ve sonradan Müslüman olmuştur. Doğum yeri Bihac’a 2 saat uzaklıktaki Sanski Most şehridir. Bir diğer rivayete göre de Hersekli bir ailenin soyundan gelmektedir. Osmanlı tarafından Bosna Beylerbeyi olarak atanması “devlet aklına” işaret eder. O da Slav kökenli bir başka devlet adamı Sokullu Mehmed Paşa gibi Balkanların fethi ve imarına çok önem vermiştir. Devrin bir başka önemli Sadrazamı Arnavut kökenli Koca Sinan Paşa ile de beraber çalışmıştır. Telli Hasan Paşa Osmanlı’yı Batı’daki en uç noktasına götürür. Hatta biraz da İstanbul’daki merkezi hükümeti zorlar. Hırvatistan içlerine girer ve 1593’de Siska’ya (Siska) kadar yürür, ancak Sisak’da karşısına çıkan Habsburg ordusu tarafından mağlup edilir. Bu mağlubiyet aslında merkezi yönetim ile koordinasyon eksikliğinden kaynaklanır. Telli Hasan Paşa bu savaşta şehid olur, kaynaklara göre kabrinin kesin yerin bilinmez ama Una nehri çevresindedir.

Siska savaşı Osmanlı’nın Batı Balkanlarda ulaştığı en son nokta olmuştur (Kayıtlara göre Siska Osmanlı Devleti tarafından feth olunur, ancak çok kısa bir süre kontrol edilebilir. Ardından yine Avusturyalılar alır). Bu tarihin ardında Bihaç Sancağı ihdas edilir. Osmanlı’nın Balkanlarda hakimiyet kurduğu son sancaktır ve ardından Hırvat Krallığı ve Alman Habsburg İmparatorluğu başlar. Bihaç bölgesinden sürekli olarak bugünkü Hırvat ve hatta Sloven topraklarına akınlar düzenlenmiştir. Bu sebepten bölgede bilemeyeceğimiz kadar akıncının medfun olduğunu söylemek yanlış olmaz. Maalesef bugün itibariyle Osmanlı akıncılarının vardığı yerleri ve nerelerde medfun olduklarını tespit etmemiz mümkün gözükmemektedir.

Bihaç bölgesinde bir diğer önemli şehir Bosnaska Krupa’dır. Kara Mustafa Paşa tarafından 16.yüzyılda alınabilmiştir. Diğer uç tarafında Jayce vardır. Her iki şehir de ufak ve Müslümanlar ile Sırp ve Hırvatların bir arada yaşadığı şehirlerdir. Yol boyunca şelaleler ve çam ormanları bulunur. Ancak zorlu doğa koşulları ulaşımı ve ticareti zorlaştırmıştır. Bosnaska Krupa’dan sonra Cazin bir başka önemli şehirdir çünkü bu şehir Ostrozac kalesine ve  Cemaleddin Çavuşeviç Medresesine ev sahipliği yapar. Ostorozac kalesi adeta Osmanlı’nın Avrupa’yı tarassut ettiği bir uç noktasıdır. Dağların üst noktasına inşa edilmiş bu kalenin tepesinden Krajina bölgesi izlenir. Cazin uzun yıllar boyunca Müslüman kimliğini korumuştur. Bosna’nın 6 medresesinden biri olan Cazin’deki medrese ise 1867 senesinde kurulmuştur. Belki Türk misafirlerin en az uğrayabildiği yer burasıdır.

kale

kale 2

Bihaç bölgesi 1592’den 1683’e kadar Osmanlı Devleti ile Avusturya Macaristan yönetimi arasındaki mücadeleye sahne olur. Ilginc bir şekilde gerek Osmanlı gerek de Avusturya Macaristan yönetimi Bihac’ın sınır bölgelerine Sırp Ortodoks nufusu iskan politikası takip eder (Bu sebepten Krajina bölgesinde ciddi bir Sırp nufusu oluşmuştur ve bu durum Bosna Savaşı esnasında çatışmaları tetikler). 1683’de Osmanlı ordusu Viyana’dan geri çekilmeye başlayınca Bihaç üzeirndeki baskı artar. Ancak yaklaşık 150 sene boyunca direnmeyi başarır. Bölgenin İslamlaşması da bu açıdan ilgi çekicidir. Nufus tam olarak İslamlaşmaz ancak Osmanlı mimarisinin derin izlerini taşımaktadır. Saat kulesi ve kiliseden Camii’ye çevrilen Fethiye Camii şehrin içindeki iki sembolik yerdir.

Bihac bölgesi 1878’den sonra gittikçe artan Hırvat ve Avusturya-Macaristan etkisi altında kalır. Bölgeden az da olsa göç yaşanır ancak daha önemlisi Katolik kültürel varlığı çok daha belirginleşir, ancak Müslüman kimlik kaybolmaz. Merkezden yüzlerce kilometre uzakta olmasına rağmen Müslüman kimliğini nasıl muhafaza ettikleri ise incelenmeye değer bir meseledir.

YUGOSLAVYA DÖNEMİNDE BİHAC

Yugoslavya döneminde Bihac Hırvat kültür etkisinde kalmıştır. Daha ziyade Hırvatistan ile ilişkileri gelişmiştir. Aslında Bihaç’dan Zagreb’e gitmek Saraybosna’ya gelmekten daha kolaydır. Bu açıdan Bihaç’taki Müslümanlar merkezden uzak kalmışlardır.

bihaç savaş dönemi

Bu durum bir açıdan avantaja dönüşmüştür. Müslümanlar kendi kimliklerini daha sıkı korumuş ve bilinçleri gelişmiştir. Bir diğer enteresan durum ise Tito’nun Partizanlarının ilk toplandığı yerin Bihaç olmasıdır. Bu toplantı 1942’de gerçekleşir. Yani Bihac’da kuvvetli bir Partizan tabanı oluşmuştur.

BOSNA SAVAŞI VE BİHAÇ

1991’de Sırpların saldırısıyla başlayan savaşta Bihac’ta yaşananlar ibretliktir. Savaş ilk olarak Hırvatistan sınırında yaşayan Krajina bölgesi Sırpları tarafından tetiklendi. Hem Osmanlı hem de Habsburglar sınır bölgesine Sırpları yerleştirmişlerdi. Bunun bir sebebi de Sırpların savaşçı oluşuydu. Ancak Yugoslavya dağılınca bölgedeki Sırplar 1991’de Krajina Sırp Otonom Cumhuriyetini ilan ettiler. Bu devlet Bihaç ile Hırvatistan arasında yer alıyordu. Bölgedeki Hırvat nufusun hepsi kaçmak zorunda kaldı. Bihaç ise Sırp saldırılarına maruz kalmaya başladı.

Sırpların Bosna-Hersek’teki saldırılarının başlamasından sonra Bihaç bölgesi içeriden de taaruza maruz kaldı. Hem Banja Luka hem de Sanski Most tarafından şiddetli Sırp saldırıları oluyordu. Bihaç’daki Müslümanlar kendilerini Hırvatistan ve Bosna tarafından gelen Sırp saldırılarına karşı korumayı başarıyordu ancak fiilen kuşatma altındaydılar. Bu esnada bir başka kötü tecrübe yaşandı. Fikret Abdic komutasındaki Boşnak güçleri Alija Izzetbegovic’e isyan ettiler ve Sırplarla beraber savaşmaya başaladılar. Hatta Fikret Abdic kendi Bihac Otonom Yönetimini kurduğunu iddia etti.

Fikret Abdic’in bu ihanetine rağmen Bihaç’taki direniş kırılamadı. Bihaç kuşatması belki de Bosna’daki savaş müddetince devam eden en şiddetli kuşatmaydı ve Sırp güçleri birkaç defa şehri ele geçirmeye çok yaklaşmışlardır. Hatta Bihac’lılara teslim olmayı önermişlerdi. Ancak bu teklifler Bihaçlılar tarafından reddedildi. Belki de bu sayede Bihaç’da büyük bir etnik temizlik önlenmiş oldu.

Bihaç’ın ve hatta Bosna’daki savaşın kaderi 1995 senesinde yaşanan Yıldırım Operasyonu ile belli oldu. Srebrenica katliamından çok kısa süre sonra Ağustos 1995’de Krajina bölgesinde Hırvat ve Boşnak güçler koordineli bir operasyon başlattılar. Hırvatistan tarafında kalan Sırp askerleri ve yerleşimcileri bu taaruza dayanamadı ve bölgeden tamamen çekilmek zorunda kaldı. Bu şekilde hem Sırp güçlerin Hırvatistan’daki varlığı son buluyor hem de Bihaç kuşatması da kuzey tarafından kırılmış oluyordu. Bu operasyonu Boşnaklar tarafında General Atıf Dudakovic yönetti. Operasyon neticesinde Bosnalı Sırplar’da iç karışıklık başladı; Karazdic Ratko Mladic’i görevden aldı ve kendisi onun yerine geçmeye çalıştı. Ancak Mladiç bu emri kabul etmeyip Karadzic’e baş kaldırdı. Zaten hadiseden 1 ay sonra Dayton Barış Anlaşması imzalandı.

Savaş sonrası Hırvatistan’a kaçan Fikret Abdiç ise orada da fazla tutunamadı ve Bosna’ya iade edildi. Ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı, sonra ise salıverildi. İlginç olan durum ise zengin bir iş adamı olan ve bölge kaynaklarını iyi organize eden Abdic’in 2016 senesinde Velika Kladusa’nın belediye başkanı olarak seçilmesiydi. Savaşta yerle bir olan bu kentte çok sevilen Abdic şu anda Bosna-Hersek’te seçilmiş bir Belediye Başkanı olarak görev yapmaya devam etmekte.

SAVAŞ SONRASI BİHAÇ

Savaş sonrası Bihaç ve Krajina bölgesi kendini toparlamaya çalıştı ancak Saraybosna’ya olan uzaklığı önemli bir mesele olarak kalmaya devam etti. Bugün itibariyle Bihaç bölgesindeki Müslümanlar’ın birçoğu Avusturya, Hırvatistan veya Slovenya’da çalışmayı tercih ediyorlar. Ciddi bir göç dalgası halen devam ediyor. Krajina bölgesindeki arabaların neredeyse yarısı Avusturya, Hırvatistan ve Slovenya plakalı. Bu durum bölge ekonomisi açısından ciddi bir gelir sağlasa da kültürel açıdan Avrupa ile daha çok yakınlaşmayı beraberinde getiriyor. Bölgenin olağanüstü doğal kaynakları ise turistik bir değerden ötesini taşımıyor. Tarım, hayvancılık, enerji açısından bu kadar zengin olan bölgenin durumu içler acısı.

bihaç camii

Diğer taraftan bölge insanı güçlü Müslüman kimliği ve tarihsel bilinci yaşatmaya devam ediyor. Halen Batı’daki en uç Müslüman toprağı olma özelliğini muhafaza eden Bihaç bu açıdan daha yakın ilgiyi hak etmekte.

 

Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Türkiye İsveç'in NATO üyeliğine onay vermeli mi?