Tunus'ta bir hayalet dolaşıyor
Tunus'ta Nita Tunus'tan ayrılanlar partinin kuruluş ilkelerinden uzaklaştığını iddia etse de kavganın arka planında iki adamın, iki egonun kavgası beliriyor...

Sinan Özdemir | Brüksel
Mağrib'den Maşrik'e 2011'de esen rüzgardan geriye iki iç savaş, kaos, otoritarizm ve milyonlarca mülteci kaldı. Başkaldıran toplumlar görülmemiş bir şiddetle bastırıldılar, sindirildiler. İç aktörler kadar dış aktörlerin müdahalesiyle taşlar yerinden oynadı. Tunus ateşten çıkmayı başaran tek ülke. Gerçekleştirdiği bir dizi reformla da örnek teşkil ediyor. Geçiş bütün gerilimlere rağmen anayasanın kabulü, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gerçekleştirilmesiyle sağlandı. Raşid Ganuşi (Nahda'nın lideri) geçen hafta katıldığı Nidaa Tunus'un kongresinde siyasette beliren bahar havasını, "Eğer Tunus'u bir kuşa benzetirsek ; Nida Tunus ve Nahda kanatlarını oluşturuyor" sözleriyle destek verdi. Düsturcu-Devrimci kutuplaşmasının gölgesinde şekillenen "büyük koalisyon" bütün beklentileri alt üst ederek gerilimi düşürdü. Ne var ki, bu defa, siyasi gerilim eksen değiştirerek Nidaa Tunus'u esir aldı. Bir yanda eski usullerle yükselmeyi bekleyenler diğer yanda "dönüşümü" mümkün kılan parya gençliğin yalnızlığı.
Nahda ile kıyaslandığında eteroklit bir parti olan Nidaa Tunus'ta sular ısınmaya devam ediyor. Nida Tunus geçen hafta gerçekleştirdiği kongrede oğul es Sibsi'yi başkanlığa taşıdı. İsmin son dakikada dayatılması kazanımlar noktasında geriye dönüş olarak algılandı. Böylece, beş yıl önce bir hanedandan kurtulan Tunus yeni bir hanedanla tanışıyordu. Kongrenin gerçekleştiği saatlerde partiden ayrılan "jakobenler" yeni bir siyasi oluşumla yola devam edeceklerini ilan ediyorlardı (Hürriyet Partisi). Muhalif kanat Nahda ile oluşturulan koalisyona karşı çıkanlardan; son yıllarda inandırılmak istenen Laik-İslamcı çatışmasına inananlardan oluşuyor. Hafta içinde 28 vekil Nida Tunus'tan ayrılarak yeni oluşuma katılma kararı aldı. Bu yeni durum daha bir yıl önce hem parlamento hem cumhurbaşkanlığı seçimlerinden zaferle çıkan Nidaa Tunus'a parlamentodaki çoğunluğunu kaybettirdi. Yeni dağılıma göre Nahda birinci sıraya yükselirken Cumhurbaşkanı Baci Kaid es Sibssi'nin Nida Tunus'u ikinci sıraya geriledi.
Nida Tunus siyasî varlığını Düsturcu harekete bağlarken (Düsturcu Hareket, Tunus siyasi tarihinde, ilk anayasanın kabulünden (1861) yirmili yıllarda "düsturcu hareketler" çerçevesinde şekillenen hürriyet mücadelesine; 1959’da kabul edilen ikinci anayasadan Burgiba dönemi devrimlerini de içine alacak şekilde uzun bir döneme göndermede bulunuyor) Nahda, Etakol ve Marzuki'nin CPR'i 2011 devriminin kazanımlarını korumak adına partilerinin devrimci karakterini öne çıkarmayı tercih ediyorlar. Nida Tunus'un halka ihanet ettiğini söyleyen muhalifler Düsturcu söylemin arkasına sığınarak kutuplaşmanın eksenini değiştirmeye kararlı görünüyorlar. İki büyük siyasî oluşum arasında sağlanan uzlaşma güvenlik meselelerinin birinci sırada yer aldığı bir dönemde toplumsal gerilimi bir nebze de olsa düşürmüştü. Ancak muhaliflerin dönülmesini istedikleri Laik-İslamcı kutuplaşması eski hayaletlere davetiye çıkarıyor. Varlık sebebi Nahda'nın iktidar olmasını önlemek olan Nidaa Tunus’un, yeni durumu (koalisyon) da göz önünde bulundurarak, her şeyden önce kendini yeniden tanımlaması gerekecek.
Ayrılanlar Nida Tunus'un kuruluş ilkelerinden uzaklaştığını iddia etse de kavganın arka planında iki adamın, iki egonun kavgası beliriyor. Bir tarafta cumhurbaşkanının oğlu Hafid Baci es sibsi diğer tarafta düne kadar manevi oğlu olarak takdim edilen Muhsin Marzuk bulunuyor. Birincisi uzun yıllar gölgede bekledi. Babasıyla hiç ihtilafa düşmedi. Karizmasından çok pratik zekasıyla öne çıktı. İkincisi birincisinde olmayan bütün siyasî meziyetlere sahip. Karizmatik, tanıdık bir yüz, uzun yıllardan beri siyasetin içinde, "insan hakları" savunucu, muhalif tutumu sebebiyle hapse girdi... Gerçek o ki, Hafid es Sibssi'nin parti içindeki varlığını artırması ancak başkan adayları içinde en güçlü isim olarak beliren Muhsin Marzuk'u saf dışı bırakmasıyla mümkün olabilirdi. Öyle de oldu. Muhsin Marzuk iki ateşin arasında kalmamak için Nida Tunus'un "ulusal barış" adına paranteze aldıklarını sahiplenerek ipleri kopardı.
Tunus'un ciddi iktisadî ve içtimaî sorunlarla karşı karşıya kaldığı bir dönemde siyaset cephesinde yaşanan bu kargaşa özellikle gençleri her geçen gün biraz daha siyasetten uzaklaştırıyor. Gençlerin yüzde 60'ı son seçimlerde sandık başına gitmeyerek siyasi partilere güçlü bir mesaj göndermişti. Nida Tunus'ta beliren siyasî kriz siyasetin eski alışkanlıklarından kurtulamadığına ve küçük hesapların peşinde koşmaya devam ettiğine yorumlandı. Beş yıl önce Bin Ali'nin otoriter yönetimine başkaldıranların başında gençler geliyordu. "Yasemin Devrimi" her şeyden önce onların başarısı idi. Bu doğrultuda siyasi partiler ilk dönemde gençleri öne çıkardıysa da çok geçmeden yalnızlığa terk ettiler. Bu gün yüzlerce (tahminlere göre gidenlerin sayısı 6000, engellenenlerin sayısı 19 bin) genç Suriye ve Libya'da İŞİD saflarında savaşıyor. Siyasal düzlemde sağlanan geçiş ne yazık ki ekonomide gerçekleştirilemedi. Ekonomik göstergelere bakıldığında yüzde 1'lik büyümenin reel ekonomiye yansımadığını söylemek mümkün. Bir yılda yaşadığı üç terör saldırısıyla turizmi çöken Tunus yatırımcıya güven vermiyor. İş olanaklarının giderek azaldığı bir zamanda açlık sınırının altında yaşayanların oranı yüzde dokuzlarda seyrediyor. Bölgeler arası eşitsizlikler dahil edildiğinde uçurum büyüyor.
Gençler bu çalkantılı zamanlarda vitrine baktıklarında doğal olarak kendilerini bulmakta zorlanıyorlar. Cumhurbaşkanı 89, Meclis Başkanı 81 ve Başbakan 66 yaşında. Siyasetin meselelerini çözemeyeceğine inansalar da, siyasete güvenmeseler de, tamamen pasif kaldıklarını söylemek zor. Ancak elde ettikleri kazanımları koruma konusunda kararlı görünüyorlar. Sivil toplum kuruluşları aracılığıyla baskı uygulamaya; seslerini ve taleplerini duyurmaya çalışıyorlar. Son beş yılda siber gazetecilik gibi yayımladıkları bloglarla da tartışmalara katılıyorlar. Oynadıkları rolle meydanı boş bırakmamaya kararlı görünüyorlar. Siber dünyada bütün tarafları bulmak mümkün ama özellikle eski rejim taraftarlarının zihinleri bulandırmaya yönelik propagandalarına karşı yürüttükleri mücadele ile yayılmasını önlemeye çalışıyorlar.
Yasemin Devrimi'nin yıldönümünde Nida Tunus'ta yaşananlar en üst düzeyde nepotizmin dönüşünü haber veriyor. Bir hanedandan kurtulan Tunuslular yeni bir hanedanla tanıştılar. Son kertede şahsi beklentilerini toplumsal beklentilerin üstünde değerlendirenler için kriz veya kargaşa herhangi bir anlam ifade etmiyor. Meselin dayatma yoluyla gerçekleştirilmiş olması, bu saatten sonra geri adım atılsa da, etik ve ahlaki prensiplerin her an yeniden çiğnenebileceğini; ayrıca Nida Tunus-Nahda koalisyonuyla sağlanan "siyasî barışın" küçük hesaplara kurban edilebileceğini de düşündürüyor.