Hafıza geliştirmek için bulmaca
Bulmaca çözmek kelime dağarcığını genişleten, düzgün konuşmak için doğru kelimeler seçmemize yardımcı olan, zaman zaman gayet gerekli bilgiler içeren ve pek çok insan tarafından zevkle yapılan iştir.

Çocukluk çağından itibaren hafızanın geliştirilmesi, aslında belli stratejiler oluşturmaya da dayanır. Bunun beyinde nöronlarla bağlantılı birtakım karşılıkları da vardır. Kişi beynini nasıl çalıştırırsa, beyindeki sinir sistemi de o şekilde yapılanır. Dolayısıyla hafızanın çalıştırılması, buna yönelik eğitimin verilmesi, hafızanın gerçekten yeterli ve kuvvetli olmasını sağlayabilir.
Kimi hastalıklar mevzubahis olduğunda, misalen Alzheimer hastalığının erken dönemlerinde, isim hatırlama güçlüğünü yenmek için birtakım bulmaca egzersizleri yapılabilir. Ama bunu hastayı bunaltıp sıkmadan yapmak, bir ölçü olarak konulmalıdır.
Herkes bulmaca çözmeye meraklı olmayabilir ya da bunun gerektirdiği eğitime sahip olmayabilir. Dolayısıyla herkesi bulmaca çözdürmeye çalışmanın anlamı yoktur. Bulmaca çözme tarzındaki bellek paradigmalarının uygulanmasının daha çok işe yaradığı durumlardan biri, unutkanlığa yol açabilen rahatsızlıklardan biri olan kafa travmalarıdır. Kafa travmaları daha çok gençlerde ve kazalar sonrasında ortaya çıkar. Bu travmaların bazılarında ciddi unutkanlık ve dikkat dağınıklığı sıkıntıları ortaya çıkabilir. O zaman bu çeşit teknikler, onlarda çok işe yarayabilir.
Bulmaca ve Alzheimer
60'lı yaşlardan sonra görülme sıklığı artan ve halk arasında "unutkanlık" olarak bilinen alzheimere yakalanmamak, yapılacak bazı uğraşlarla mümkün olabilir.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Geriatri Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Turan Işık, unutkanlık olarak bilinen ve ihtiyarlığa vurgu anlamında "beyin prostatı" olarak nitelendirilen alzheimerin 60'lı yaşlardan sonra belirtilerini göstermeye başladığını, 65 yaşından sonra her 5 yılda bir bu hastalığın görülme sıklığının iki kat arttığını belirtti.
80'li yaşlardan sonra alzheimere yakalanma oranının yüzde 50'leri bulduğunu ifade eden Prof. Dr. Işık, "unutkanlığın günlük hayat aktivitelerini menfî etkilemesiyle birlikte ocakta yemeği unutma, kıldığı namazı şaşırma, kaybolmaya başlama, tuvalet, banyodan sonra suyun, elektriğin açık bırakılması gibi belirtiler ortaya çıkar" dedi. Alzheimerin Türkiye'de görülme sıklığıyla ilgili net bir rakam yoktur ancak Dünya Sağlık Örgütü bilgilerine göre bu rahatsızlığın görülme oranı yüzde 5 ilâ 11-12 arasında değişiyor.
Alzheimer olmamak için bulmaca çözmenin tavsiye edildiğini ancak bunun sadece kayıtlı bilgiyi geri çağırdığını dile getiren Prof. Dr. Işık, unutkanlık yaşamamak için şu tavsiyelerde bulundu:
Bulmaca çözmeyi çok önermiyoruz onun yerine birşeyler yapma, birşeylerle uğraşmanın bundan daha efektif olduğunu düşünüyoruz.
Tansiyonu düzene koyma, şeker hatalığının önlenmesi, kolesterolün düşük tutulması, sigaranın bırakılması, fazla kiloların engellenmesi, Akdeniz tipi beslenme alzheimera karşı koruyucu şeylerdir. Belli bir limitin altına kilonun inmesi de alzheimere yatkınlığı artırır.
Yüksek tahsil seviyesi, alzheimer için koruyucudur. Bir yabancı dil öğrenme, yüksek eğitim seviyesi, hobiyle uğraşma, haftada en az 3 gün yarımşar saat tempolu yürüyüş alzheimera karşı koruyucu faktördür. Özellikle fizikî egzersizleri hayatımıza, günlük yaşantımıza sokmamız lazım. Herşeyden önce ilaçtan da önce tavsiye edilen fizikî egzersizdir. Haftada en az 3 gün en az yarımşar saat tempolu yürüyüşün hastalığın hem gelişimini geciktirdiği hem de hastalardaki kötüye gidişi azalttığı yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur. Bunu herkese mutlaka öneriyoruz.