banner39

İslam Medeniyeti'ni kuran düşünürler

Muhafazakâr Düşünce dergisinin bu sayısı bir önceki sayısının devamı mahiyetinde. Derginin bu sayısında İslâm Medeniyetini kuran düşünürler çeşitli yönleriyle ele alınmaktadır

Kültür Sanat 12.01.2016, 10:04 12.01.2016, 10:04
İslam Medeniyeti'ni kuran düşünürler

Dünya Bülteni/ Kültür Servisi

Medeniyet, yaklaşık iki yüz yıldır yoğun olarak tartışılan bir kavramdır. Ve maalesef Batı-merkezli olarak tartışılan bir kavramdır. Batının bu mevzudaki tezi basit ve kesindir: “Tek bir medeniyet vardır o da Batı medeniyetidir!” Maalesef aynı iddia Cumhuriyet’in kurucu kadrosunun da kabul ettiği bir yargıdır. Yargıdan da öte önyargıdır. Bu ön yargı inceden inceye, bir ideolojik aygıt olarak işleyen eğitim sistemleri sayesinde, yeni nesillere de aktarılmıştır. Ve bu sebeple hala günümüzde de bu önyargı hakim paradigma olarak yaşamaktadır.

Muhafazakâr Düşünce dergisinin bu çerçevede bir, önceki sayısının devamı mahiyetinde bir sayıyla çıktı. Hasan Hüseyin Bircan’ın “İbn Sînâ’nın İslam Düşüncesi İçindeki Yeri Ve Önemi” başlıklı makalesi “felsefenin büyük üstadı” (eş-şeyhu’r-reîs) olarak anılan İbn Sina’ya dair önemli analizler içeriyor. Âdem Çaylak ve Fikret Çelik tarafından kaleme alınan “Akl’ın Düşünürü El-Kindî” makalesi, İslam felsefe geleneğinin oluşumunda öncü role sahip bir Müslüman Arap filozofu olan El-Kindi’nin felsefi görüşlerini inceliyor.

Armağan Öztürk “İbn Haldun Ve Machiavelli’de Siyasetin Niteliği: Karşılaştırmalı Bir Doğu-Batı Analizi” başlıklı çalışmasıyla, İbn Haldun düşüncesini Machiavelli ile karşılaştırmalı olarak değerlendiriyor. İbn Haldun’un asabiye kavramıyla Machiavelli’nin virtu kavramı arasındaki benzerliğe dikkat çeken Öztürk iki düşünürün insana, tarihe ve devlete bakışında realist bir içerik bulunduğunu iddia etmekte. Ahmet Yıldırım tarafından kaleme alınan “Hoca Ahmed Yesevî ve İslâm Medeniyetindeki Yeri” başlıklı çalışma, İslam Medeniyetinin önemli şahsiyetlerden Pîr-i Türkistan lakabıyla bilinen Hoca Ahmed Yesevî‘yi sunmakta.

Derkenar bölümünde Ahmet Kesgin’in “Farklılaşan Köklerden Benzeşen Çatışmalara: İslâm Coğrafyasının Modern Çatışma Unsurları” başlıklı makalesi Ortadoğu’daki gerilimlerden hareketle yeni bir bakış açısı sunuyor. Kesgin’e göre, Ortadoğu’da süregelen çatışmalarda taraflar farklı meşruiyet vurgularına sahip olsalar da çatışmalarda benzer görüntüler vermektedirler. Buna sebep olan durum, tarafların meşruiyet vurguları değil, onların da içinde inşa olduğu daha kuşatıcı ve inşa edici bir halkadır. Bu halka endüstriyel siyasettir.

Hilal Barın tarafından kaleme alınan “Sezai Karakoç’ta ve Necip Fazıl Kısakürek’te Medeniyet Anlayışı: Karşılaştırmalı Bir İnceleme” başlıklı çalışma yakın dönem düşünce tarihimizin önemli isimlerinden olan Necip Fazıl ve Karakoç’u, medeniyet perspektifinden değerlendiriyor. Kısakürek’in ve Karakoç’un medeniyet tasvirlerini mukayeseli olarak özetleyen yazar, çok net olarak Karakoç’un düşüncesinin felsefi temellerini medeniyet üzerine inşa ettiği görüldüğünü belirtiyor. Buna mukabil Kısakürek’in eserleri incelendiğinde böyle bir inşanın olmadığı görülmektedir. Karakoç İslam ile medeniyet arasında bizatihi bir ilişki olduğunu belirtmekte ve kültür inşasına işaret etmektedir.

Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Türkiye İsveç'in NATO üyeliğine onay vermeli mi?