'Kadim sanatlar' Kütahya'dan ses verdi | FOTO

Geleneksel sanatlar alanında süreli yayınlara ihtiyacın duyulduğu muhakkak. Böyle bir ihtiyacı Kütahyalı sanatkârların tesbit etmesi, kolları sıvayıp besmeleyle yola çıkıyor olmaları takdire şayan bir keyfiyet.

Kültür Sanat 09.06.2017, 17:31 09.06.2017, 18:35
'Kadim sanatlar' Kütahya'dan ses verdi | FOTO

İbrahim Ethem Gören/Dünya Bülteni

Kadim Sanatlar, Kütahya Vav Geleneksel Sanatlar ve Kültür Derneği’nin öncülüğünde, Bursa Şabaniye Geleneksel Sanatlar ve Kültür Derneği ile Eskişehir Vel-Kalem Geleneksel Sanatlar ve Kültür Derneği’ne mensup sanatkârların hazırladıkları geleneksel sanatlar ve kültür dergisi.

Kadim Sanatlar Dergisi öz sanatlarımıza yönelik yayınlar yapmak üzere yola çıkan çiçeği burnunda bir mecmua. Derginin ismi, künyesinde “Kadim Sanatlar Altı Aylık Gelenekli Sanatlar ve Kültür Dergisi” şeklinde yar belirtiliyor. Hattat Mahmut Şahin’in geçtiğimiz günlerde bir mülakatta tarafımıza takdim ettiği derginin yayınlanma tarihi Mayıs 2017/Şaban 1438.

Geleneksel sanatlar alanında süreli yayınlara ihtiyacın duyulduğu muhakkak. Böyle bir ihtiyacı Kütahyalı sanatkârların tesbit etmesi, kolları sıvayıp besmeleyle yola çıkıyor olmaları takdire şayan bir keyfiyet.

KADİM SANATLAR’I VAV GELENEKSEL SANATLAR VE KÜLTÜR DERNEĞİ YAYINLIYOR

Kadim Sanatlar’ı Vav Geleneksel Sanatlar ve Kültür Derneği yayınlıyor. İmtiyaz sahibi derneğin yönetim kurulu başkanı olan Hattat-Ressam Arif Çelik. Bursa Şabaniye Gelenekli Sanatlar ve Kültür Derneği Başkanı Hattat Mahmut Şahin’in sanat danışmanlığını üstlendiği mevkutenin danışma kurulunu Ali İhsan Çanakoğlu, Hüseyin Seyhan Fidan, Merve Kara, Esmanur Karameşe ve Feride Ateştepe Altun teşkil ederken editörlük görevlerini Erkam Bakım, Sümeyye Anıl, Semra Güler ve Nuri Erbay üstlenmiş.

Anadolu’nun muhtelif vilayetlerinde sanat ve estetik güzelliklere yönelik yeni eserler ve isimler kazandırmakla meşgul olan sanatkârların ve derneklerin bir sanat dergisine hamilik etmeleri kendilerinden beklenen naif bir davranış. Dergiye katkısı sebkat eden tüm sanatkârlara teşekkürü borç biliyorum.

Arif Çelik, Mukaddime’de mecmuanın misyonunu “Bizler aşkını meşk eden, aherli bir yüreğe iki damla is mürekkebi olup damlayan, sevdasının etrafında zencerek olup kıvrılan, gül dalından teknelere düşen, fırçalarda çiçek açan, Sinan’ın taşa üflediği ruh, bin yıllık kadim kültürün hamileri, Şeyh Hamdullah’ın okkasından gelip gözünüze gönlünüze ve hatta ruhunuza dokunma arzusuyla yanan muhabbet fedaileriyiz” cümlesiyle tarif ve tavsif ediyor.

DERGİYİ SANATKÂRLAR YAYINLIYOR

Hâsılı, Kadim Sanatlar, yazan, çizen, resmeden, boyayan, yazan, tekne açan, tefekkür eden, meşk eden ve nihayetinde öz sanatlarımıza hizmet eden sanatkârlar tarafından el ve gönül birlikteliğiyle yayınlanıyor.

FUAT BAŞAR: GELENEKSEL SANATLAR EMANETTİR

Dergiyi sanatkârların yayınladığını söyledik, bu süreçte derginin hoş kokulu sayfalarında sanatkârların sanatkârlarla yaptıkları mülakatları okumak da mümkün oluyor. Bu cümleden olarak hat ve tezhip hocası Abdullah Aydemir, hat ve ebru hocası, hocaların hocası Fuad Başar ile hasbihal etmiş. Mülakatta, Fuad Hoca’nın öz sanatlarımızda usta-çırak münasebetlerine üzerine kurduğu, “Öğretimin en iyi şekli usta çırak eğitimidir. Bu ilim, bu sanat emanettir. Onu da mutlak ehline vermeniz lazım.

FUAT BAŞAR: GELENEKSEL SANATLAR MEKTEPTE ÖĞRENİLİR

“Ya biz kurs açtık, gelen herkese yazıyı öğretelim” düşüncesi yanlış. Bu iş kurs ile değil; mektep ile olur. Oraya bu işe talip, samimi, ehli olabilecek kişiler geldiğinde ilmin, sanatın esirgenmesi haramdır.
Bir hadis-i şerifte “Bildiğinin tamamını öğretmeyen bir muallimin ağzına mahşer günü ateşten gem vurulacaktır. İki günü bir güne eşit geçen ziyandadır” buyurulmaktadır.

Hoca talebesine bu kadar yıllık tecrübeyi sana aktardım… Bak elinde hazır bir servet var. Üstüne bir şeyler ilave et. Beni geç, ama mutlaka geç. Sen de yarın aynı hissiyatla talebe yetiştir. Öğrencin ilerlesin, sanata son derece saygılı olsun. Hele de yazıya” cümlelerin altının çizilerek okunması vakıa mutabık olacaktır.

Derginin sayfaları arasında sanat camiamızın önde gelen isimlerini misafir ediliyor, son cümleye Alparslan Babaoğlu’nu, Mahmut Şahin’i ve Demirali Kurtulmuş’u dâhil edebiliriz.

ALPARSLAN BABAOĞLU: EBRUYU KENDİ KENDİNE ÖĞRENDİĞİNİ SÖYLEYENLERİN EBRU ADINA YAPTIKLARI YANLIŞ İŞLER NEDENİYLE EBRU TOPLUMDA ÇOK YANLIŞ TANINIYOR

Hattat Erkan Bakım’ın, ebru hocası Alparslan Babaoğlu ile gerçekleştirdiği söyleşi de usta-çırak ilişkileri bağlamındaki soruya verdiği cevabı buraya almak istedim: “Usta çırak ilişkisi, ustaya tam teslimiyet ve öğretim medtodu olarak meşk usülü, sadece ebru için değil bütün geleneksel sanatlarımız için hem çok önemlidir hem de geleneğin gelecek nesillere doğru aktarılabilmesinin tek yoludur. Bugün maalesef ebruyu kendi kendine öğrendiğini söyleyenlerin ebru adına yaptıkları yanlış işler nedeniyle ebru toplumda çok yanlış tanınıyor.

Hocamın öğretme yöntemi bugün bizim yaptığımız gibi her şeyi en ince teferruatına kadar anlatmaktan ziyade göstermeye dayalıydı.

Talip olanı, teknesinin yayındaki sandalyeye oturtur, bütün ebru çeşitlerini yaparak gösterir, bazen de “Ben yoruldum, gel biraz da sen yap diyerek” diyerek ne kadar öğrendiğimizi belli etmeden kontrol ederdi.

Bir hafta boyunca yaptığım ebruları hafta sonları götürürdüm o da “lâlenin sapı uzun olmuş, battalın renkleri uymamış, karanfilin güzel olmuş” gibi cümlelerle eleştirir yol gösterirdi.”

HATTAT DEMİRALİ KURTULMUŞ HALİS İS MÜREKKEBİNİN HUSUSİYETLERİNİ ANLATIYOR

Dergide is mürekkebinin nasıl yapıldığına dair Hattat Demirali Kurtulmuş ile Hasan Hüseyin Ertunç’un yaptığı mülakata da değinmek istiyorum.
Bursa’da Şabaniye Dergâhı’nın hizmetinde bulunan Demirali Kurtulmuş kurucu ve toparlayıcı bir şahsiyet… Bursa’da yaptığı mürekkepleri isteyen herkese fisebilillah gönderiyor. Hemen her yere yetişip insanlara faydalı olmaya çalışıyor. 21 Mayıs Pazar günü Dolmabahçe Sarayı’nda “Noktanın ve Renklerin Devranında Hazret-i Fatime” isimli sergide hasbihal ettiğim Kurtulmuş Rakım Mesleği’nde de epey mesafe kat etmiş.

Demiralı Kurtulmuş, sabırlı bir zat… Arap zamkını suyun içerisinde bekleterek zamkın suda çözülmesini sağlıyor… Elde ettiği karışımı bir müddet bekletiyor. Suda çözülen Arap zamkının içindeki taş-toprak cinsinden yabancı maddeler böylece mayi kabının dibine çökerken, yaprak parçaları da suyun üzerine çıkıyor. Su üzerine çıkan parçacıklar süzüldüğünde Arap zamkı bal kıvamına geliyor. Kurtulmuş Usta, bal kıvamına gelen Arap zamkına is katarak havana aktarıyor… Demirali Usta havanda su yerine, cemiyet içerisindeki kötülükleri ve Arap zamkını dövüyor. Günlerce, haftalarca... Aradan epey bir müddet geçtikten, sabır kemale erdikten sonra Demirali Kurtulmuş’un havanının içini dolduran nesneye artık mürekkep diyebiliriz… Havandan alınan mürekkep bir miktar sulandırıldığında hokkaya konmaya hazır hale geliyor.

‘İZ BIRAKANLAR’ MERCEĞİNE MUSTAFA HALİM EFENDİ ALINMIŞ

Dergide hat sanatı tarihimize “İz Bırakan” hattatlara da vefâ gösteriliyor. Vefânın ilk örnekliğinde Hattat Mustafa Halim Özyazıcı var. İ. Aydın Yüksel’in kaleme aldığı “Hat Sanatında Bir Zirve, Hattat Mustafa Halim Özyazıcı” başlıklı yazı, cennetmekân hattatımıza rahmeti kılarak satır satır okunmalı.

YAYIN ARALIĞI SIKLAŞTIRILMALI

Kadim Sanatlar altı ayda bir yayınlanıyor. Altı ay süreli bir yayın için uzun bir süre. Süresinin kısaltılması gerekir. Etkin bir süreli yayın için kanaatimce ayda bir; bu mümkün olamıyorsa iki ayda bir yayınlanmalı.

Dergilerin uzun soluklu olması bizlerin elinde. Okuyucular, yazarlar, sanatkârlar, sanat dünyamızı aydınlatma misyonuyla yola çıkan mevkutelere sahip çıkmalı, okumalı, okutmalı, abone olmalı, abone bulmalı. Netice itibarıyla ben, sen ve o yani hepimiz sahip çıkarsak Kadim Sanatlar ekibinin marifeti iltifat görecek.

 

Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Türkiye İsveç'in NATO üyeliğine onay vermeli mi?