Mısır Atasözlerinde ve Deyimlerinde Türk İmajı
Türkler, bin sene civarında Mısır toplumunda çok önemli ve etkin bir unsur olmuşlardır. Onun için Mısır halkının kültür hafızasında onlara büyük bir yer ayrılmıştır. Mısır atasözleri, değişik sürelerde Mısır’da yaşamış olan İngilizler, Fransızlar ve Yunanlılardan hiçbir şekille bahsetmemektedir. Bu da Mısır kültüründe Türklerin yerini ve ayrıcalığını göstermektedir.

Türk-Mısır ortak kültür tarihinin halk diline yansıyan deyimleri hakkında araştırma yapan Hazem Said Mohammed Türkler arasında bilinen “Arap olayım”, “Arapsaçı”, Arap sabunu”, “Arap gözünü açtı” gibi deyimlere karşılık Mısır'da Türklerde nbahsedilen deyimleri araştırdı.
"Arapçada iki tür atasözü vardır. Birincisi: Fasih Arapça veya asıl Arapçadaki sözlerdir. Bunlar için birden çok atasözleri sözlüğü vardır ve onlardaki sözlerin çoğu sadece edebi metinlerde bulunur. Elbette bazıları Mısır halkı tarafından da kullanılmaktadır. Bu tür sözlüklerde Türkler hakkında bir şey bulmamız neredeyse imkânsızdır. İkinci tür ise halk diliyle veya konuşulan dil ile bize ulaşan atasözleridir." diyen Said Mohammed Türklerle ilgili ilginç deyimler bulmuş.
Hazem Said Mohammed'in araştırmasından önemli başlıklar:
Mısır tarihi ve kültüründe “Türk” denince sadece Türkiye Türkleri değil Azeri, Özbek, Kırgız, Çerkez, Laz, Kazak, Tatar ve Orta Asya’dan gelenler de anlaşılır. Türkler, bin sene civarında Mısır toplumunda çok önemli ve etkin bir unsur olmuşlardır. Onun için Mısır halkının kültür hafızasında onlara büyük bir yer ayrılmıştır. Mısır atasözleri, değişik sürelerde Mısır’da yaşamış olan İngilizler, Fransızlar ve Yunanlılardan hiçbir şekille bahsetmemektedir. Bu da Mısır kültüründe Türklerin yerini ve ayrıcalığını göstermektedir.
Türk Kelimesi Geçen Atasözleri
زي شحات الترك جعان ويقول مُوش لازم
Türk dilencisi gibi, açken bile “lazım değil” diyor
Bu atasözü, yardıma ihtiyacı olmasına rağmen yardımı reddeden ve büyüklük gösteren kişiler hakkında kullanılmaktadır. Mısır’da “Türk” dediğin zaman akla gelen ilk sıfat kibirli ve gururlu olmasıdır. Hatta Türk dilencisi bile açlıktan kıvrandığı halde yemek ısmarlarsan huyundaki kibir açlığına galip gelir. “Teşekkür ederim” veya “aç değilim” demesi gerekirken, kibirli bir üslupla “lazım değil” diyerek karşısındakini küçümsemektedir. Aslında Türklerin bu kibirli tavrı, Mısır halkını etkilemiş ve bir çok atasözünde tenkit edilmiştir.
İkinci atasözü ise şöyledir:
زي التركي المرفوت يصلي على ما يُستخَدَم
(İşten) azl edilen Türk gibidir, istihdam edilene kadar namaz kılar
Azil edilen ve işten kovulan veya darlığa düşen Türk gibidir, istihdam edilişine veya çare bulana kadar namaz kılıyor. Bu atasözü zorlukta ve kolaylıkta tavrı değişen kişiler için kullanır. Bu da insan tabiatında olan bir şeydir.
Bin seneden çok Mısır’da yaşamış olan Türkler hakkında sadece iki atasözü mü vardır? Tabi ki hayır. Mısır halk atasözlerinde Türklere işaret etmek için “Et-türk” kelimesi yanında “El-ğuz” kelimesi de kullanılmıştır. “El ğuz” kelimesi Oğuz’dan gelip, “Oğuzlar” manası taşımaktadır.
Mısır Halkı çoğunu “Ğuz” sözünün manasını bilmediği için işgalciler manasında “guzah” kelimesinden geldiğini sanırlar. Hatta Ahmed Teymür Paşa “Mısır Halk Atasözleri Sözlüğü” adlı eserinin bir yerinde «ğuz» sözü “Türk” demektir” derken eserin başka bir yerinde “ğuz tatar” sözünü, Tatar işgalcileri olarak yorumlamıştır.“Ğuz” sözü, Mısır’da pek çok atasözünde geçmektedir
لوُلا أمَّك وأبوُك لأقول الغزُ رَبوك
Annen ve baban olmasa: Ğuzlar (Oğuzlar) yetiştirdi derdim
Yani annen ve babanı bilmesem Türkler yetiştirdi diyecektim. Ahlaklı ve saygılı kişiler için söylenir. Mısır’da çok saygılı bir kişi görülürse bu abartılı saygının kaynağı (Ğuzların) Türklerin yetiştirmesi olarak nitelenir. Burada Türklerin saygısı, güzel ahlakı ve iyi tavırları, Mısırlıların ilgisini kazanıp zihinlerinde böyle bir imaj çizdiği anlaşılmaktadır.
جور الغزُ ولا عدل العرب
Ğuzların (Oğuzların) zulmü Arap adaletinden iyidir
Burada Oğuzlardan kast edilen, Mısır’da hüküm süren Türklerdir. Bu ata sözünde “Oğuzlar” kelimesi yerine bazen “Türkler” kelimesi de kullanır. Burada da dikkat edilmesi gereken husus, Mısır halkının Arapça konuşmasına rağmen kendisi diğer Araplardan farklı görmesidir. Buradaki manasıyla “Arap” denince Arap yarımadasında yaşayan Körfezliler veya bedeviler kastedilmektedir.
آخر خدمة الغز علقة
Ğuzların (Oğuzların) hizmetinin sonu tekme tokattır
Bu atasözü, iyiliği kötülükle karşılayanlar için kullanılmaktadır. Kölemenler, Osmanlılar zamanında ve şimdi hala kullanılan bu atasözü, bir tarihi olaya dayandırılır. Bazılarına göre bu atasözünün kaynağı şudur: “Mısır’ın Fatımi halifesi Haçlılar karşısında Eyyubilerden yardım istemiştir. Bu talebe binaen Selahaddin Eyyübi de Haçlıları yenip 1171’de Mısır’daki Fatımi halifeliğine son verip Mısır’ın tek yöneticisi olmuştur. Mısır’da Şii/Batınilik Mezhebine son vererek yeniden Sünniliği hakim kılmıştır. Bu atasözüne göre, Fatımilere atılan bu tokat nedeniyle Şiilerin acısı hala devam etmektedir.
زي غز الجيزة تملي السجادة ع البحر
Giza “Oğuzları” gibi, deniz kenarında devamlı seccadesi bulunur
Bu atasözü müreffeh ve tembel bir hayat sürenlere söylenir. Eskiden Türkler, su taşımaktan kurtulmak için Nil’den abdest alıp kenarında namaz kılma lüksüne sahip olmak için Giza’ya yerleşmeyi tercih ediyorlardı. Çünkü Giza hem Nil sahiline bakıyor, hem de Kahire’ye yakındı. Hatta bu gün bile Türkiye büyükelçisinin ikametgahı ve Türk kültür Merkezi’nin Giza’da bulunması Türklerin çoğunun Maadi gibi Nil’e bakan semtlere yerleşmeleri, bu tercihin değişmediğini göstermektedir.
Makalenin tamamı için TIKLAYINIZ