banner39

Ustalar aşka isim koydu!

Dolmabahçe Sanat Galerisi’nde açılan sergide İstanbullu sanatkârlar ve sanatseverler bir araya geliyor

Kültür Sanat 04.05.2015, 17:31 06.05.2015, 18:56
Ustalar aşka isim koydu!

İbrahim Ethem Gören/ Dünya Bülteni

İSMEK Türk İslam Sanatları İhtisas Merkezi usta öğretmenleri ve öğrencileri “Aşk”a İsim Koymak 99 Esma’ül-Hüsnâ” sergisiyle Beşiktaş’tan tüm dünyaya sanatın özünde bulunan aşk diliyle seslendi.

2 Mayıs Cumartesi günü Dolmabahçe Sanat Galerisi’nde açılan sergide İstanbullu sanatkârlar ve sanatseverler bir araya geldi.

İBB Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Ali Yücel’in açılışını yaptığı sergide İSMEK ustalarının ve artık her biri ustalaşmış olan İSMEK Bağlarbaşı İhtisas Merkezi öğrencilerinin birbirinden âlâ eserleri sanatseverlerin ve koleksiyonerlerin ilgisine arz edildi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitim Kursları (İSMEK) 19 yıldır İstanbulluların hizmetinde olan bir müessese… 1996 yılında 3 merkezde, 3 branşta 141 kursiyerle başlatılan çalışma, geride kalan yıllarda çığ gibi büyümüş… Bu yıl, 200 bini aşkın İstanbullu İSMEK’e müracaatta bulunmuş. Hâlihazırda İstanbul’da 38 ilçede 228 kurs merkezinde 218 branşta 200 bin kişi ücretsiz sanat ve meslek eğitimi alıyor…

İSMEK, eğitimlerini seviyelendirerek verdiği hizmetin katma değerini artırma gayretinde bulunuyor. Kursiyerler, uzmanlık merkezleri, ihtisas merkezleri, uygulama merkezleri ile ikinci ve üçüncü seviye kurs mekânlarında ileri seviye eğitim alma imkânına sahip oluyor. Başarılı olarak kursunu tamamlayan katılımcılar, Milli Eğitim Bakanlığı onaylı sertifika almaya hak kazanıyor. Şu ana kadar İSMEK kursları 1 milyon 500 bin mezun vermiş…

Bir nevi Halk Üniversitesi gibi çalışan İSMEK’in kurs merkezlerinde bahçe bakımdan dijital fotoğrafçılığa; cam boyamadan hat ve tezhibe kadar 218 branşta yüzlerce hoca ders veriyor. Özellikle geleneksel sanatlar alanlarında Türkiye’nin önde gelen sanatkârları İSMEK’in öğretim kadrosunun temelini oluşturuyor…

İSMEK’in yılsonu sergileri bir nevi festival havasında geçiyor. Konulu sergiler için bir yıl boyunca göz nuru dökülüyor. Ustalar, öğrenciler gece-gündüz çalışıyor.

“Aşk”a İsim Koymak 99 Esma’ül-Hüsnâ sergisinin mekânına son hazırlıkların yapıldığı ve eserlerin yerleştirildiği gece uğradım, ustalarla hasbıhal ettim. 30 Nisan gecesi saatler gece yarısına yaklaşmıştı. İSMEK’in ustaları, amatör ruhla profesyonel işler ortaya koyan sanat sevdalıları Alparslan Babaoğlu, Savaş Çevik, Ömer Faruk Dere, Taner Alakuş, Serap Bostancı, Yasemin Acar Kara, Berrin Çakıngüç, Yonca Bacak, Nur Yörük, Hülya Korkmaz, Pınar Yılmaz, Hakan Yıldırım, Yasin Toruloğlu, Uğur Taşatan, Nurdanur İnal ve Dilek Yerlikaya ince bir kuyumcu hassasiyetiyle ölçümler yaparak eserleri yerlerine asmakla meşguldü.

ESERLERİN ÜZERİNDE YÜZLERCE SAATLİK GÖZ NURU VAR

Sanatseverlerin birkaç saatte gezip inceledikleri öz sanatlarımıza ait sergiler kimi zaman binlerce saatlik göz nuru ve ustaların bitip tükenmek bilmeyen sabır ve özverileriyle ortaya çıkıyor.

Mutluluklar paylaşıldıkça çoğalır. Sergiyi açılış günü de ziyaret ederek ustaların ve öğrencilerinin mutluluklarına ortak olduk.

Sergideki 99 esma-i hüsna levhası hat, minyatür, kaatı, tezhip, ebru, sedef, kaligrafi ve çini sanat nevileriyle oluşturulmuş.

Etkinlikte evvel emirde Serap Bostancı Hoca ile görüştük. Serap Hanım, “Benim eserin yok ama öğrencilerimin 10 eseri yer alıyor. Kendi eserim yer alsa anca bu kadar mutlu olurdum” cümleleriyle sergi heyecanını dile getirdi.

İSMEK tezhip bölümü zümre başkanı Dr. Hatice Aksu ile de 11’inci yüzyıl desenleriyle oluşturduğu eserinin önünde ayaküstü sohbet ettik. Dr. Aksu El-Kadir ism-i şerifini tezhiplemiş. Tasarımında Abdülkadir Geylani Hazretleri’nin 18 kadiri yıldızını kullanmış. Müzehhibe, bir yıl üzerinde çalıştığı eserde Selçuklu rumi desenlerine yer vermiş ve büyükçe bir Kadiri gülü taramış… Gül, çerçeve içerisinde olmasa ziyaretçiler dalından koparmak için gayrı ihtiyari olarak elini uzatabilir.

Sergide hat, tezhip ve ebru çalışmalarının yanında güzel bir sedef çalışma da dikkat çekiyor. Sedefkâr Enis Türk’ün talebeleriyle birlikte 1.200 saatlik emekle ortaya çıkardıkları devasa Kur’an-ı Kerim muhafazası ziyaretçileri 16’ıncı asra Topkapı Sarayı’na götürüyor. Selvi ve maun ağacının kontrüksiyonunu oluşturduğu eserde okyanus sedefi, boynuz, kemik, kurşun, abanoz ve armut ağacı ile şekillenmiş. Takriben 600 saatlik bir çalışmaya daha ihtiyaç duyulan eser tamamlandığında günümüzün antikaları arasındaki yerine alacak.

Sergi, hemen herkese farklı ilhamlar veriyor. Şairler de beğendikleri eserlerden yola çıkarak yeni mısralar yazıyor. Sergiyi gezen Şair-yazar Ekrem Kaftan çini panosuyla oluşturulan Lafza-i Celal çini panosunu görünce “Allah'a kul olmaktır var edilme gayemiz/Görünür mahşer günü ne varsa sermayemiz” mısraları sadrından satırlara döküldü.

“KÂĞIT HİÇ BU KADAR LATÎF OLMADI”

Sergide İSMEK Bağlarbaşı Eğitim Merkezi yöneticisi Nur Yörük’le de görüştük. Nur Hanım, tatlı bir telaş, daha doğrusu heyecan içerisindeydi. “Rahman ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle” başladıkları projenin güzel bir finalle neticelenmesi ile bir yılın yorgunluğunun üzerlerinden kalktığını belirtti ve sözlerine şu cümlelerle devam etti: “Biz bu aşka isim koyduk: 99 Esma’ül-Hüsna dedik. Bu süreçte zamanın Bakî olduğu bir aşk yaşadık. O’nun ismini yazarken Hayy dedi harfler, kâğıt hiç bu kadar Latîf olmadı. Yine bir çiçek belirdi, Ya Fettah diye açıldı sanatkârlarımızın avuçlarının içinde.”

İSMEK güzel bir katalog yayınlamış. Tüm eserlere yer verilmiş. Sergi böylelikle onlarca sanatkârın kolektif çalışmasıyla hayat bulmuş. Sanatkârların hepsinin isimlerine yer verme imkânımız bulunmuyor. Sergi katalogunun rastgele sayfalarını açtığımızda bize merhaba diyen İstanbul’un usta şahsiyetlerinin isimlerini anmakla yetinelim: El-Latîf, minyatür Gülşen Eryüksel; hat Aydın Ergün. El-Muizz, Kaatı Nükhet Yokay. El Hasîb: Akkase ebru Alparslan Babaoğlu. El-Bâis, Minyatür Serkan Çelik. Ya Hamîd: Tezhip: Zehra Ertür; hat Ali Hüsrevoğlu. El-Vâcid: Akkase ebru Ömer Faruk Dere sınıf çalışması (Sadenaz Murtezaoğlu, Şule Çoruhlu Karabulut, Birnaz Cebecioğlu, Nazan Özüak, Hediye Çobanoğlu, Semiha Alkan Çobanoğlu, Selma Ersoy, Melek Hakan, Sema Erkol). Et-Tevvab, tezhip Zeynep Gecimi Akbal, hat Ali Hüsrevoğlu.

SANAT HAYATI ANLAMLI KILAR

Sergide temaşa ettiğimiz El-Habîr ism-i şerifi için bir paragraf açmakta yarar var. Hattat Aydın Ergün’ün ketebe koyduğu divani esma-i Hüsna ibaresini Sibel Akkaya minyatürle işlemiş. Minyatür çalışmasında klasik Osmanlı minyatürlerinde pek rastlanmayan oldukça detaylı bir bayan tasvirine yer verilmiş. Esmanın mana ve sıfatıyla pek bağlantı kuramadığımız genç bayan suretinin serginin ruhuyla vakıa mutabık olmadığı gibi bir eleştiri yapsak sezadır.

İBB Başkanı Kadir Topbaş sergi özelinde sanata dair düşüncelerini “Sanatın tek misyonu, yalnızca eseri meydana getirenin adını geleceğe taşımak değildir elbette. Sanat, aynı zamanda hayatı daha derin, daha anlamlı ve aha yaşanılır kılar” cümleleriyle özetliyor.

Geleneksel sanatlarımızın ustaları sanat camiamıza yeni isimler kazandırırken hemen her ay ortaya konulan yeni eserler için birkaç sergi açılıyor. Sergilerin tamamını ziyaret edip izlenimleri aktarmak istiyor. Lakin bunun için fırsatımız yok. Geçtiğimiz haftalarda Küçükçekmece Geleneksel Sanatlar Akademisi’nce düzenlenen Kâğıdın Halleri Ebru ve Kaatı Sergisi ziyaret etme imkânı bulamadığımız müstesna bir program olarak sanat tarihimizdeki yerini aldı.

Tek bir sergi ziyaretiyle hayat olmasa da en azından gün anlamlı kılınabilir. Bunun için okuyucularımızı 9 Mayıs Cumartesi gününe kadar sanatseverlere kapılarını açık tutacak olan Aşk’a İsim Koymak sergisini ziyaret etmek üzere Dolmabahçe Sanat Galerisi’ni ziyaret etmelerini salık veriyoruz.

Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Türkiye İsveç'in NATO üyeliğine onay vermeli mi?