29.04.2010, 02:25

Mesut Barzani'yi beklerken

Mesut Barzani’nin Ankara’ya davet edilmesi Kuzey Irak’ta Kürt yönetimi  ile yaşanan gerilimli yılların artık sona ermekte olduğunun somut bir  işareti. Bu ziyaretin ‘uygun bir zamanda’ yapılacağı anlaşılıyor.

Mesut Barzani, Türkiye’nin Kuzey Irak ile ilişkilerinin geliştirilmesinde Irak Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Kürt lider Celal Talabani’den daha etkili bir konumda. Irak’ın Türkiye ile olan sınır bölgeleri, Mesut Barzani’nin KDP’si tarafından kontrol ediliyor.

Sınırın yüksek dağlarla kaplı bölgesinde

fiili bir denetimleri olmasa da bölge onun sorumluluğunda.

Barzani’nin Ankara’ya davet edilmesinin çok özel anlamları var. 2003 başından itibaren Kerkük’ün nihai statüsü üzerinde yoğunlaşan gerilimli ilişkilerde Kuzey Irak Kürtleri ‘PKK kartını’ bile kullanmaktan çekinmemişlerdi. PKK’yı ‘terör örgütü’ olarak nitelendirmekten kaçınırken, PKK’lıların teslim edilmesi talebine ‘bir kediyi  bile vermeyiz’ diyebiliyorlardı.

Mesut Barzani,  o süreçte her zaman Kürt gruplar içindeki ‘asıl direnç noktası’nı temsil etti. Bu direncin sebebi, Amerikan harekâtının  Kürtler için ortaya çıkardığı  ‘tarihi fırsat’ı  değerlendirme niyetiydi.Ancak Irak’taki gelişmeler, bilhassa Kerkük’teki anayasal süreç onun istediği gibi yürümedi.

Türkiye, 2007 yılının başından 2008 baharına kadar,içinde hem ‘sert güç’ hem ‘yumuşak güç’ unsurlarını barındıran bir ‘kriz yönetimi’ yürüterek Kürt yönetimini   ‘mâkul bir çizgiye’ çekmeyi başardı. O kriz yönetimin zirve noktaları, 5 Kasım 2007’de Beyaz Saray’daki Bush-Erdoğan görüşmesi ve Talabani’nin 2008 yılı Mart ayındaki Ankara ziyaretidir.

Bu kriz yönetiminin ardından geçen yıl Ekim ayında Ahmet Davutoğlu’nun Erbil ziyareti tarihi nitelikteydi. İlk kez bir Türk dışişleri bakanının Erbil’e gitmesi gerilimin sona erdiğini, işbirliği döneminin başlamakta olduğunu gösteriyordu.

O gezide Davutoğlu ve yanındaki diplomatlar Barzani’nin önüne  bir ‘bölge vizyonu’ koydular. Akıllı ve basiretli davranılırsa bölgede yaşayan Türk,Kürt, Arap, Acem bütün unsurları parlak bir geleceğin beklediğini  anlattılar.  Barzani ve kurmaylarına, dağlardan geçen bu sınırı ne Türklerin ne de Iraklı Kürtlerin çizdiğini  hatırlattılar.

Görüşme sırasında kullandıkları şu ifade önemliydi: ‘Sınır çizgisi biraz daha bizim tarafta ya da biraz daha sizin tarafta olsaydı, bizim heyettekilerin bir kısmı sizin heyette, sizdekilerin bir kısmı bizde olabilirdi’

Türkiye, Kuzey Irak’lı Kürtlere ‘gelin aramızdaki sınırı anlamsız hale getirelim’ önerisinde bulundu. Türkiye’nin yeni dönemde bölge vizyonu budur. Bu vizyonun önündeki tek engel  de PKK terörü.

O geziye biz de katılmıştık. Erbil’den ayrılırken Türk diplomatları gayet iyimserdi. Kürt yönetimini ilkez kez  iyiniyetli ve kararlı gördüklerini söylüyorlardı. Türk heyetinde Barzani’nin  Türkiye’nin ortaya koyduğu bu  ‘vizyonu’ anladığı ve benimsediği kanaati hakimdi. 

Ekim ayından bugüne geçen altı ayda ilişkilerin sorunsuz yürüdüğü söylenebilir. Barzani yönetiminin PKK ile mücadele konusunda sergilediği tutum hâlâ, Ankara tarafından ‘tatminkâr’ diye nitelendirilmese de Mesut Barzani’ye ‘sizi Ankara’da bekliyoruz’ mesajı iletilmiş olması önemlidir.

Türkiye, son yedi yıldır Kuzey Irak coğrafyasına farklı bir gözle bakıyor. Türkiye için Kuzey Irak artık ülkenin güneyindeki Basra’ya kadar ulaşacak yolun başlangıç alanı.Bu sebeple, Türkiye’nin artık  ‘Kuzey Irak’ değil, ‘Irak politikası’ var.  Dahası, Suriye’yi içine alacak şekilde bir ‘Mezopotamya vizyonu’ ile bütün  bölgenin ‘barış,refah ve istikrar alanı’na dönüştürülmesini istiyor.

Barzani’ye bunlar anlatıldı, Ankara ziyaretinde vereceği mesajlar, bu vizyonu paylaşıp paylaşmadığını ortaya koyacaktır. İşaretler olumlu ancak bekleyip görmek lazım.

Kaynak: Star

Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Türkiye İsveç'in NATO üyeliğine onay vermeli mi?