Mübarek'e ses çıkaran yok
Başkan Bush Ortadoğu'daki 60 yıllık bahaneci ve istikrarı özgürlüğe feda eden tutumu kırdı. İşimiz zor. Ortadoğu genel anlamda tiranlığın, çaresizliğin ve öfkenin bölgesi oldukça, Amerikalıların ve dostlarımızın güvenliğini tehdit eden aşırılıkçıları ve hareketleri üretmeye de devam edecektir..." ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice iki yıl önce bunları söylüyordu. Amerika demokrasi pahasına diktatörleri ve otokratları desteklemeyecekti artık. Cesur bir konuşmaydı, fakat gerçekten önemli bir politika değişikliğine yol açtı mı, yoksa Irak'ta giderek artan anarşiyi laf kalabalığıyla gizlemekten mi ibaretti? 70 milyonluk nüfusuyla ve yılda 1.75 milyar dolarla ABD dış yardımlarından İsrail ve elbette artık Irak haricinde en çok nasiplenen ülke sıfatıyla Mısır, o dönemde Amerika'nın en fazla umut bağladığı ülkeydi. Pazartesi günü Mısır hükümeti bir dizi anti-demokratik yasayı, hükümetin tercih ettiği terimle 'reformu', kabul etmeyi başardığını ilan etti. Söz konusu yasalar, seçimler üzerindeki adli denetimin kaldırılması, hükümete mahkeme kararı çıkarılmaksızın vatandaşların aranması, gözaltına alınması ve gizlice dinlenmesi ve dini temelli siyasi partilerin yasaklanması gibi unsurlar içeriyor. Hükümetin düzenlediği referanduma katılım yüzde 27'de kaldı ve oy verenlerin yüzde 75.9'unun 'evet' dediği söylendi. Bağımsız gözlemcilere göreyse katılım oranı yüzde 5'ten fazla değil; oy verenler de esasen devlet görevlilerinden ibaret. Peki ABD hükümetinin Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in 26 yıllık iktidarını ve yozlaşmış adamlarının koltuğunu sağlamlaştırmayı amaçladığı bu teşebbüse tepkisi ne oldu? En yumuşak tarafından eleştirilerde bulunan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tom Casey, Mısır'daki yasayı 'reformların ilerletilmesi fırsatının kaçırılması' diye niteledi.SOL DA SESSİZ KALDIÖyleyse aşırılıkçı grupları bertaraf etmek için Ortadoğu'da demokrasinin geliştirilmesi misyonuna ne oldu? Müslüman Kardeşler adaylarının partileri yasaklı olduğu için bağımsız katıldığı Aralık 2005 seçimlerinde ve Hamas'ın Filistin'deki seçimlerde kaydettiği büyük oy artışı sonrasında, ABD halkın iktidarı fikrinden en azından petrol zengini Ortadoğu bağlamında epeyce soğumuş görünüyor.Hüsnü Mübarek ve Hazreti Muhammed hakkında yakışıksız sözler söylediği gerekçesiyle dört yıl hapse mahkûm edilen Abdülkerim Nebil adlı bir Mısırlının ve arkadaşlarının davası geçen ay uluslararası camiada yankı buldu ve gözlemcilerin büyük kısmı mahkemeyi ve cezayı haklı olarak kınadı. Bununla birlikte Mısır'da baskı altında tutulan koca bir halk olmasına ve tek parti iktidarı 70 milyon insan üzerindeki kontrolünü ve tahakkümünü giderek genişletmesine rağmen, Irak savaşından yana çıkan ve kendinden menkul demokrasi havariliğine soyunan sol da demokrasi konusunda sessiz kaldı. Christopher Hitchens'tan, Nick Cohen'den, Harry's Palace and Co.'dan tek bir kelime çıkmadı. Şu ironiye bakın ki, hepsi de solu ilkelerini terk ettiğinden dolayı topa tutmakla meşguldüler. (29 Mart 2007)
- kralbet giriş - - - - -