banner39

İstanbul'un fethi sırasında kaybedilen deniz savaşı

İstanbul'un muharası sırasında Ceneviz donanması Osmanlı donanmasını mağlub ederek Bizans'a yardım ulaştırmıştı.

Olaylar 29.05.2019, 11:10 29.05.2019, 11:23
İstanbul'un fethi sırasında kaybedilen deniz savaşı


Nazlıgül Bulut-Dünya Bülteni / Tarih Servisi 

Tarihi bir gerçektir; İstanbul çetin ve zorlu bir mücadelenin neticesinde fethedilmiştir. Ancak bu zorlu mücadele sırasında Osmanlı ordusunun ümitsizliğe düştüğü, heyecanının tükendiği ve mağlubiyeti tattığı anların da bulunduğu unutulmamalıdır. İstanbul’un muhasarası devam ederken 20 Nisan 1453 günü meydana gelen deniz yenilgisi, fethin seyrini değiştiren önemli vakalardan biridir.

Ceneviz’den kalkarak silah ve erzak yüküyle birlikte İstanbul’a ulaşan düşman donanması, 20 Nisan 1453’te Türk donanmasını mağlup ederek Haliç’e girmeyi başarmıştır. Üçü Ceneviz biri Bizans’a ait olan bu gemiler, fethin güncesini yazan Nicolo Barbaro’nun (Konstantiniyye Muhasarası Ruznamesi, s.35) anlatımıyla imparatorluğa ait her bir vergiden muaf tutulacakları müjdesiyle Bizans İmparatoru Konstantin Palaiologos’un çağrısı üzerine; fethe tanıklık eden Bizanslı tarihçi Kritovoulos’a göre de (V.L. Mırmıroğlu, Fatih’in Donanması ve Deniz Savaşları, s. 32) Papa’nın emriyle İstanbul’u Osmanlı’ya karşı savunma maksadıyla gelmişlerdir.

Yardım gemilerinin Boğazı geçerek şehre yaklaştığını haber alan Sultan Mehmed, Baltaoğlu Süleyman Bey’e donanmasını süratle ilerletmek suretiyle düşman gemilerinin Haliç’e girmesini engellemesi için emir verir. Süleyman Bey’in önderliğindeki Osmanlı donanması, Dolmabahçe koyundan (Diplokionion) kalkarak, adeta ‘bir şenliğe gider gibi’ davullar ve zafer nidaları eşliğinde Ceneviz donanmasına yaklaşır. Barbaro’nun, bu sırada Türk gemilerinin geliş anını tasviri, dikkate değerdir. ‘Hristiyan dininin haini olan Türk Mehmet Bey’in donanması, büyük bir ruhi kudretle harekete geçti ve sütunlar mevkiinde bulunan bu donanma, şiddetli çalpara gürültüleri ve haykırmalar arasında, düşmana karşı muzaffer olmaya azmetmiş adamlar gibi, büyük bir hızla kürek çekerek dört gemiye doğru geldiler; fakat kendilerine zafer vermesi için Muhammedlerine niyaz etmeleri faide vermedi; hatta bu muharebede bizim muzaffer olmamız için biz Hristiyanların dualarımızı ebedi Allahımız kabul etti.’

Baltaoğlu Süleyman Bey, harekâtı, Konstantin’e ait Bizans gemisine karşı taarruza geçerek başlatır. Diğer tüm donanma da hücuma kalkarak dört gemiyi kuşatırlar. Kaynaklarda, dört geminin, Osmanlı donanmasına ait 5 kadırga, 30 tekne ve 40 parandorya ile çepeçevre sarıldığı bilgisi yer almaktadır. İki ya da üç saat süren çarpışma, şiddetli bir rodos rüzgârının çıkması neticesinde Bizans donanmasının Osmanlı hattını yararak Haliç’e girmeye muvaffak olması ve buradaki gemilere katılmasıyla nihayete erer. Düşman gemilerini takip edemeyerek geride kalan Osmanlı ordusu, bu çatışmadan bir hayli hırpalanmış ve fethe dair ümitlerini yitirmiş bir vaziyette çıkarlar. Muharebenin bitiminde ortaya çıkan zayiat hususunda ihtilaflı görüşler bulunmaktadır. Kimi kaynaklarda on bin Türkün öldüğü gibi abartılı rakamlar verilmekte, kimi kaynakta ise bu sayının bin iki yüz civarında bulunduğu bilgisi yer almaktadır. (Mırmıroğlu, s. 36)

Alınan bu yenilgi karşısında Sultan Mehmed’in tepkisi büyük olur. Harekâtın mutlak surette başarılı ulaşacağını düşünen ve Zeytinburnu açıklarında iki donanma arasındaki savaşı takip eden sultan, atını hiddetle mahmuzlayıp denize doğru sürer. Ressam Fausto Zonaro’nun, padişahın, atını denize sürdüğü anı tasvir ettiği ünlü resmine konu olan hadise, işte bu deniz yenilgisidir.

Süleyman Bey’i süratle huzuruna çağıran Sultan, Baltaoğlu’nu dinine ihanet etmekle suçlayarak (Barbaro,s.36) sadece dört gemi karşısında alınan mağlubiyetin hesabını vermesini ister. Öfkeli sultanın huzurunda yaralı bir halde kendini savunmaya çalışan Baltaoğlu, tüm gücüyle düşman donanmasına karşı saldırıya geçtiğini, ağır zayiat verdiklerini ve birçok adamının öldüğünü anlatarak sultandan kendisini affetmesini diler. Padişah, beyin aman dilemesine karşılık ‘Hain, senin kafanı kendi elimle kesmek isterim’ der ve Süleyman Bey’i sadece azletmekle yetinerek yerine Hamza Beyi kaptan-ı derya olarak atar.

Osmanlı’nın uğradığı bu yenilginin ardından İmparator Konstantin, bir mektupla Sultan Mehmed’e barış çağrısında bulunur. Bizans tarafında bu gelişmeler yaşanırken; fethe başından beri karşı çıkan Çandarlı Halil Paşa ve yandaşları, ordu içerisindeki muhalif seslerini daha da yükseltmeye başlamışlardır. Muhalefetin sesini yükseltmesi bir meşveret meclisinin toplanmasına sebep olmuş; meclisten Halil Paşa’nın şiddetle karşı çıkmasına rağmen II. Mehmet’in yoğun baskısıyla muhasaraya kalındığı yerden devam edilmesi yönünde karar çıkmıştır. Bu yenilgi, muhasaranın gidişatını değiştirdi; vakanüvis Tursun Bey’in tanıklığına göre; ‘… bu hadise eğerçi ehl-i İslam arasında fütûr ve perîşânî saldı; amma ma’nide âhir hem İstanbul fethine bu sefîne sebep oldu’. (H. İnalcık, NTV Tarih, s. 17)
 

Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Türkiye İsveç'in NATO üyeliğine onay vermeli mi?