Montrö Sözleşmesi, Boğazların yönetimi ve Türkiye
Türkiye’nin Konferansta öne sürdüğü tez, Boğazlara asker konuşlandırarak tahkim etmek, Boğazlar komisyonunun kaldırılması, Karadeniz’e kıyısı olan olamayan devletlerin deniz kuvvetlerinin en üst seviyede sınırlandırılmasının sağlanması yönündeydi.

Emre Gül /Tarih Servisi / Dünya Bülteni
Montrö Boğazlar Sözleşmesi
![]() |
|
Türkiye, Almanya’nın 1919 tarihli Versay Antlaşmasını tanımadığını açıklaması ve hızla silahlanmaya başlamasının ardından 17 Nisan 1935’te olağan üstü toplanan Milletler Cemiyeti Konseyi’nde, Dışişleri Bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras’ın girişimiyle Boğazlar statüsünün değiştirilmesini gündeme getirmiştir. Buna gerekçe olarak ise,
•Türkiye için her devlet gibi güvenliğini sağlama zorunluluğu,
•Avrupa’da kurulacak bir güvenlik sisteminden istifade ederek, devletlerarası eşitliğin sağlanması gerekliliği,
Öne sürülerek, uluslararası durumda meydana gelen her değişimin, Boğazlar statüsünde de bir değişikliği gerektirdiği prensibiyle harekete karar verilmiştir.
1935 yılının Eylül ayında Milletler Cemiyeti Genel Kurulunda Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, bu kez doğrudan statünün değiştirilmesini istemiş ve Boğazların askerden arındırılması hükümlerinin Türkiye’nin güvenliği ve savunmasına zarar verdiğine işaret etmiştir. Türk hükümeti “ koşullar değişmiştir” politikasıyla uluslararası alanda bu istek ve niyetlerini sürekli gündeme getirmiş ve 1923 Lozan Antlaşmasıyla belirlenen Boğazlar statüsünün değişmesine zemin hazırlamıştır.
10 Nisan 1936 yılına gelindiğinde Türkiye, Lozan Boğazlar sözleşmesinde imzası bulunan devletlere bir nota göndererek Türkiye’nin bu çağrısı, başta İngiltere olmak üzere, diğer devletlerce de olumlu karşılanmıştır. Akdeniz’de güçlü bir Türkiye’ye taraftar olan İngiltere destek verirken, 1923’ te belirlenen Lozan Boğazlar sözleşmesinden memnun olmayan Sovyetler Birliği de değişiklikten yana tavır ortaya koymuştur. Fransa ve Balkan devletleri de konuya olumlu yaklaşırken sadece İtalya, Türkiye’ye karşı idi. Neticede, 22 Haziran 1936’da İsviçre’nin Montrö şehrinde Boğazlar Konferansı toplandı. Konferansa, Türkiye, Avustralya, İngiltere, Bulgaristan, Fransa, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği ve Yugoslavya devletleri katıldı.Boğazların statüsünü, Türk ülkesinin dokunulmazlığı kaçınılmaz olan güvenlik koşulları çerçevesinde ve Akdeniz-Karadeniz ticari ulaşımının geliştirilmesini amaçlayan bir antlaşma akdine hazır olduğunu açıklamıştır.
Konferans, devletlerarasında büyük çıkar çatışmalarına sahne oldu. Başta Sovyetler birliği olmak üzere, Karadeniz’e kıyısı olan devletler geçişlerde tam bir serbesti olmasını ve kıyısı olmayan devletlere ait gemilerin Boğazlara girişinin kısıtlanmasını istemekteydiler. Buna karşın İngiltere’nin başını çektiği diğer devletler uygun bir denge kurmaya ve hareket serbestliklerini koruma peşindeydiler.Türkiye’nin Konferansta öne sürdüğü tez, Boğazlara asker konuşlandırarak tahkim etmek, Boğazlar komisyonunun kaldırılması, Karadeniz’e kıyısı olan olamayan devletlerin deniz kuvvetlerinin en üst seviyede sınırlandırılmasının sağlanması yönündeydi.
Bu minvalde süren ve hararetli tartışma ve restleşmelerin yaşandığı konferans çalışmaları nihayet Türkiye’nin, Boğazlar üzerindeki egemenliğini hedefleyen ve Karadeniz’e kıyısı olamayan devletlere ait gemilerin boğazlardan geçişini kısıtlayan tezi, İngiltere-Sovyetler Birliği işbirliğiyle kabul edildi. Boğazlar statüsüne yeni şeklini veren Montrö Boğazlar Sözleşmesi, 20 Temmuz 1936’da imzalanarak yürürlüğe girdi.
Rifat Uçarol, Siyasi Tarih (1799-2001), İstanbul, 2008.Kaynaklar:
Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, İstanbul, 2009.