Sykes Picot düzeninin teolojisi
Irak'ın fiilen parçalanması süreci işgalle birlikte başlamıştı. Bu durum kuzeyde Kürt yapılanmasıyla hayata geçirilirken orta ve güneyde Sünni-Şii ayrışması için önemli çaba gösterildi. Kimin ne adına ve hangi sebeple olduğunu bile hatırlamadığı karşılıklı intikam saldırıları mezhep eksenli bölünmeyi akan kanla derinleştirildi.
Musul merkezli başlayan IŞİD harekâtı adeta Bağdat yönetimine karşı Sünni Arap öfkesinin patlamasına dönüştü. Aralarında Baascı komutanların da olduğu, 'Nakşi orduları' adıyla tabandan gelen güçler ve Sünni aşiretlerin oluşturduğu, ön planda IŞİD'in göründüğü askeri güce dönüştü. Bu öfke patlaması, mezhep eksenli ve özellikle de Vahhabi tonlardan Selefi renklere uzanan bir İslam anlayışının önünü açıyor. Bu anlayışın geleneksel Irak toplumunun dokusu ile ne kadar örtüştüğü ve bu etkinin daha ne kadar süreceği ayrı bir konu.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Şerif Hüseyin ve oğullarını tahrik ederek Osmanlı'ya karşı bir 'özgürlük savaşı' icat etmeyi başaran İngiliz siyaseti, Fransız çıkarcılığı ile birleşerek iki yüzlü bir siyaset izledi. Sonuçta İngiliz Sir Mark Sykes ve Fransız Fraqmcois George-Picot ile yaptığı gizli anlaşma savaş sonrasında devreye girdi. Böylece Şerif Hüseyin'e vaat edilen büyük Arap devleti suya düştü ve aşağı yukarı bugünkü Ortadoğu haritası şekillendi.
İşte, bugün tartışma konusu, Ortadoğu'nun bir asra yaklaşan yapay sınırlarının artık yeniden çizilmekte olduğudur. Yeni dünya düzeninin patronu belli olmadığı için bu kaotik ortamda aslında nasıl bir denge oluşturulmak istendiği konusunda da net fikirler yok. Kesin olan, haritanın artık hayli yıpranmış olduğudur. DEVAMI>>