Hahamın ibretlik nutku
"Büyük kuvvetlerden biri de matbuattır/basındır. Matbuat istenilen herhangi bir fikri tekrar ede ede, nihayet doğru imiş gibi kabul ettirir. Tiyatrolar da buna benzer hizmetler görür. Her tarafta matbuat, tiyatrolar, sinemalar bizim talimatımıza uygun hizmet ederler."

1869 yılında Çekoslovakya’nın başşehri Prag’ta Reichhorn isimli haham, yıllarca evvel ölmüş Başhaham Simeon Ben Yuda’nın mezarı başında aşağıdaki pek ibretâmiz (ibrete değer/ibret alınacak) konuşmayı yapmıştır. Dünyanın her tarafında bilhassa İslâm ülkelerinde olup bitenlerin içyüzünü tespit yönünden pek mühim olan bu konuşma/nutuk/uydurma dilde “söylev” dikkatle okunmalıdır.
Diyor ki haham:
“Biz, İsrail din adamları, Allah’ın bize va’dettiği dünya hâkimiyetine doğru kaydettiğimiz ilerlemeyi ve Yahudi olmayanlara karşı kazandığımız zaferleri gözden geçirmek üzere her yüz senede bir toplanmayı âdet edinmişizdir. Bu sene, bizim muhterem Simeon Ben Yuda’nın mezarı başında toplanan bizler, geçen asrın bizi gayemize yaklaştırdığını ve ona kavuşmamızın pek yakın olduğunu görür ve sevinçle görmekteyiz.
Altın, her zaman mukavemet edilmez bir kuvvettir. Hep de öyle kalacaktır. Mütehassıs ellerin kullandığı altın, ona sahip olanlar için en faydalı bir silah olacak ve ondan mahrum olanları imrendirecektir. Altınla en müstakil vicdanlar satın alınır. Kıymetlerin bedelleri, bütün mahsulatın değerleri tespit edilir. Alacakları borç paralarla hükümetlere tahakküm edilir. Başlıca bankalara, bütün dünyanın borsaları, bütün hükümetlerin kredileri bugün elimizde bulunuyor.
Büyük kuvvetlerden biri de matbuattır/basındır. Matbuat istenilen herhangi bir fikri tekrar ede ede, nihayet doğru imiş gibi kabul ettirir. Tiyatrolar da buna benzer hizmetler görür. Her tarafta matbuat, tiyatrolar, sinemalar bizim talimatımıza uygun hizmet ederler.
Durmadan övmek suretiyle Yahudi olmayanları siyasî partilere ayıracak, millî birliklerini yok edecek, aralarına nifak sokacak/münafıklık yapacak/gammazlık edecek/aralarını açacağız. Onlar, nihayet âciz kalacak ve daima bir arada davamıza sadık olan bankalarımızın kanunlarına boyun eğeceklerdir. Yahudi olmayanların gurur ve ahmaklıklarını istismar ederek/sömürerek/kullanarak harplere sürükleyeceğiz. Onlar birbirini boğazlayarak bizimkilere yer açacaklardır.
Toprağa sahip olmak daima nüfuz ve kudret doğurmuştur. İctimaî/ sosyal adalet ve müsavat/eşitlik namına büyük çiftlikleri parçalayacağız. Bu parçaladığımız toprakları candan isteyecek olan köylüler, az sonra işletme hesabına borçlanacaklar ve sermayelerimizin esiri olacaklardır. Büyük malikanelere/köşklere, araziye sahip olmak sırası bize gelecek ve toprağa sahip olmak bize iktidar mevkiini temin edecektir.
Piyasada altının yerine kağıt parayı geçirmeye çalışalım. Altını kasalarımıza çektikten sonra kağıda kıymet verecek de biz olacağımıza göre bütün dünyaya hâkim olacağız demektir, içimizde kendini saf ve samimi göstererek halkı inandırmaya muktedir kimseler vardır. Bunları, insan cinsinin saadetini tahakkuk ettirecek değişiklikleri anlatmak vazifesiyle milletlerin arasına salacağız. Altınla er geç Yahudi olmayan sermaye sahiplerini yıkacak proletaryayı kazanacağız, işçilere, rüyalarında bile görmeyecekleri gündelikler va’dedeceğiz; fakat bir taraftan da eşyanın fiyatlarını yükseltmek suretiyle daha büyük kazançlar temin edeceğiz.
İstihzaya alarak/alay ederek din adamlarını evvela gülünç, sonra da iğrenç bir hâle getireceğiz. Dinlerini de gülünç bir kılığa sokacağız. Bizim dinimize, ibadetimize sıkı bağlılığımız, onlara üstünlüğümüzü, ruhlarımızın üstünlüğünü ispat edecektir.
Bütün ehemmiyetli sahalara adamlarımızı yerleştirmiş bulunuyoruz. Yahudi olmayanlara avukat ve doktor tedarikine çalışalım. Avukatlar bütün sırlara vâkıftırlar. Doktorlar bir eve girdiler mi artık onlar o evin sırdaşları olurlar.
Fakat bilhassa tedrisatı/öğretimi kullanalım; böylelikle bize faydalı olan fikirleri yaymış ve dimağları istediğimiz kalıba dökmüş oluruz.
Eğer bizimkilerden herhangi biri adaletin pençesine düşmek talihsizliğine uğrarsa onun yardımına koşalım ve onu kurtaracak kadar şahid bulalım.
Yahudi olmayan mağrur ve ihtiras sahibi hükümdarlar lükse boğulmuşlardır. Biz, onların çılgınlıklarının dilediği her şeyi tedarik edebilmelerine yetecek parayı temin edecek ve böylelikle onları avucumuz içine alacağız.
Erkeklerimizin Yahudi olmayan kızlarla evlenmelerine mani olmaktan sakınalım; çünkü biz o kızlar vasıtasıyla en kapalı mahfillere hulûl edeceğiz.
Kızlarımızın, Yahudi olmayanlarla evlenmeleri de bize faydalı olacaktır; çünkü Yahudi bir ananın çocukları bizimdir. Yahudi olmayan kadınların dinlerine olan bağlılıklarını gevşetmek için serbest izdivaç fikrini yayalım.
Hakarete uğramış zulüm görmüş İsrailoğulları asırlardan beri iktidara doğru yol almaya çalıştılar, artık hedefe varmak üzeredirler. Şimdi onlar, Yahudi olmayan mel’unların iktisadî hayatlarını tahakkümleri altına almış, siyaset üzerinde büyük tesirler gösterecek hâle gelmişlerdir.
Önce muayyen bir anda Yahudi olmayanların bütün sınıflarını yıkıp bize esir edecek ihtilali koparacağız.
Allah’ın mümtaz kavmine va’di böylelikle yerine getirilmiş olacaktır.”
Haham’ın nutku, konuşması bu kadar... Ben bu nutku, daha önce 3 Ekim 1951’de yani tam yarım asır önce de yayınlamıştım. Yahudinin Filistin’de bir aydır devam edegelen menfur cinayetleri, soykırımı, vahşeti dolayısıyla arşivimde şimdi elime geçen bu pek manidar nutkun; bütün dünyadaki siyasî, iktisadî, ictimaî, ahlâkî olaylarda ne derece müessir olduğunu belirtmek bakımından bugün tekrar neşrinde fayda mülahaza ederek kitabıma aldım.
“Yahudilik Sırrı”:
Meşhur Amerikalı milyarder Ford’un, I. Cihan Harbi’nden sonra yazılmış Beynelmilel Yahudi isimli pek kıymetli eseri vardır. Ford, bu eserinde tarih boyunca Yahudiyi tetkik eder ve şu hükümlere varır:
“Yahudi, iki bin seneden beri başka ırkların kendisine karşı duyduğu nefret hissini anlamış; fakat öbür ırklar Yahudiyi anlayamamışlardır.
Sovyet Rusya’da Bolşevikliğin temelini atan odur. I. Cihan Harbi’nde Alman felaketinden mesul bulunan odur. İngiltere’de ise tam bir dünya hâkimi mertebesine ermiş, altın kuvvetiyle her şeye hükmeder olmuş ve cihanda arzuladığı anarşi, rekabet, huzursuzluk ve muvazenesizlik bakımından, milletleri birbirine karşı kışkırtmak faaliyetini idare etmiştir.
Netice:
* Yahudi, bütün dünyada ön saftadır.
*Yahudi, bir dünya bilmecesidir.
*Yahudi, kemiyetçe pek zayıf olmasına rağmen dünyanın bütün sermaye kaynaklarına sahiptir.
*Yahudi, hemen her memleketin kanunlarına perde arkasından hâkimdir.
*Yahudi, başlıca vasıta olarak ticareti kullanır ve paçavra alım satımından beynelmilel büyük partilere kadar bütün iş âlemini elinde tutar.
* Yahudilik kanunları, bir para aristokrasisi meydana getirmiştir. Dün, bugün ve daima, Yahudi, yabancıların sefaletine sebep olarak para kazanmıştır.
*Bir Yahudi, hiçbir vakit diğer bir Yahudiden zengin olamaz.
*Yahudi kanunu, yabancılarla ticaret yaparken Yahudiye başka haklar tanır. Bu kanun ona şunu emreder: ‘Bir yabancıya ihtikâr yapabilirim; fakat kendi cinsine asla!’
*Yahudiler, bütün dünya yüzüne yayılmışlardır. Her tarafta ajanları bulunur. Onların iktisaden yükselmelerine bir de daima yeni ticaret şekilleri bulmaları yardım eder. İrsî bir âdetleri de hâkim oldukları sermayeleri, katiyen Yahudi tesirini hissettirmeyen isimler atında göstermeleridir, ‘anonim şirketler’ gibi...
*Yahudi, kendisine alet olarak çok yerde Yahudi olmayanları kullanır.
*Borsanın keşfinde dünya, Yahudinin iktisadî istidadına müteşekkirdir. Berlin, Paris, Londra, Frankfurt ve Hamburg’ta borsa Yahudi tesirinin hâkimiyeti altındadır. Onlar nereye gitseler, ticaret hayatının düğüm noktası da onlarla beraber gider.
*Yahudi, devlet sırlarını çalmakta ve ona göre vaziyet ve hareket tespitinde üstün bir dehadır.”
YALAN SÖYLEYEN TARİH UTANSI-Cilt7
Sayfa:319-323