Patrona Halil isyanı nedir, nasıl ortaya çıkmıştır?
1730 - Sadrazam Nevşehirli İbrahim Paşa, Patrona Halil İsyanı'nı çıkaranların istekleri doğrultusunda Padişah III. Ahmet tarafından boğduruldu. Ayaklanmanın sebebi, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın açtığı zevk ve sefahat devrinden memnun olmayan, bu yapılanları israf olarak gören ve büyük bir ekonomik sıkıntı çeken bir kitle olmuştur.

Osmanlı tarihine Lale devri olarak geçmiş olan (1718-1730 ) dönem Patrona Halil isyanı ile sona erdi. Zevk ve eğlence kültürünün devlet adamları arasında arttığı, sarayların, köşklerin, konakların yapıldığı bu dönemde devlet içeride ve dışarıda bir çok problemle karşı karşıyaydı.
İsyanın nedenleri
Nevşehirli Damat İbrahim Paşa on iki yıldır Sadrazamlık görevindeydi. Onun sadrazamlığından memnun olanlardan çok olmayanlar vardı. Sadrazamın Yeniçeri Ocağı ile ilgili ıslahat planları vardı. Batı tarzı bir ordu kurulması çalışmalarını başlatmıştı. Aynı zamanda Yeniçeri Ocağına kayıt olmuş ancak askerlik yapmayan kişileri ocaktan temizlemesi de Yeniçeri Ocağının sadrazama karşı tavır almasına sebep olmuştu. Doğuda ise Safeviler ile savaşılmaktaydı ve cepheden bozgun haberleri gelmekteydi. Savaş sebebiyle vergiler de arttırılmıştı. Bu durum ekonomik sıkıntı içindeki esnafın, halkın yönetime karşı tavır almasına sebep oluyordu.
Ülkenin içinde bulunduğu bu kötü ekonomik durumda ve savaş ortamında bir de İstanbul’da yaygınlaşan eğlence kültürü halkta büyük bir tepkinin oluşmasına sebep olmuştu. Bu tepki Damat İbrahim Paşa yönetime karşı olup onu sadrazamlıktan indirmek isteyenler için önemli bir fırsat oldu. Bu şartlarda İstanbul’da yönetime karşı bir isyan başladı. İsyanın başında Arnavut asıllı Patrona Halil vardı. Patrona Halil disiplinsiz davranışlarının haricinde Nis ve Vidin’de çıkan yeniçeri ayaklanmalarına katılarak idam cezası alan ancak idamdan kurtulmuş biriydi. İdamdan kurtulduktan sonra İstanbul’a geldi ve gönüllü olarak yeniçeri cağında görev aldı. Patrona Halil diğer birçok yeniçeri gibi barış dönemlerinde zanaatla uğraşmakta ve Kapalıçarşı’da tellallık yapmaktaydı.
37 devlet adamının kendilerine teslim edilmesini istediler
İsyan kahvehanelerde ve camilerde yapılan propaganda faaliyetlerinin ardından 28 Eylül günü başladı. Patrona Halil ve arkadaşları halkı, esnafı ve son olarak da yeniçerileri kendi safına çekerek binlerce kişiden oluşan kalabalıkla Sultanahmet’te At Meydanında toplandılar. İsyancılar başta sadrazam olmak üzere 37 devlet adamının kendilerine teslim edilmesini istediler. Padişah ilk gün teslime yanaşmadı ve onları görevden almakla yetindi. Ancak isyancıların sarayın etrafını çevirmeleri üzerine padişah isyancıların isteklerini yapmak zorunda kaldı. Sadrazam Damat İbrahim Paşa ve bazı devlet adamları boğdurularak cesetleri öküz arabaları ile Sultanahmet Meydanına gönderildi. Bu istekler yerine getirildikten sonra isyancıların talepleri de arttı. Sonunda padişahın saltanattan çekilmesini istemeye başladılar. III.Ahmet ise isyanı sona erdirmek için yeğeni şehzade Mahmut için tahttan feragat etti.
İsyancılar Divan toplantılarında
Padişah değişikliği ile sona eren isyanın etkileri ise uzun süre devam etti. Patrona Halil ve arkadaşları sürekli bir şekilde yeni padişahın ve hükümetin işlerine karıştılar. Divan toplantılarına katıldılar. Kendilerini güvence altına almak için Bursa’da ikamet etmekte lan eski Kırım hanlarından Kaplan Giray’ı Kırım’a tayin ettirmek için sadrazama baskı yaptılar ve bu tayinini gerçekleştirdiler. Patrona Halil kendisi ile berabere hareket eden isyancıları üst düzey mevkilere getirmekten geri durmadı. Yeniçeri Ocağının en üst mevkilerinden olan Kul Kethüdalığı’na isyancı arkadaşlarından birini tayin ettirdi. İstanbul kadılığına da Deli İbrahim adında bir müderrisi tayin ettirdi.
Her istediklerinin hükümet tarafından yerine getirilmesi isyancıların cüretini ve müdahalelerini artırmıştı. Tabiî ki Padişah I.Mahmut ve hükümet isyancıların bu müdahalelerinden rahatsızdı. Bu duruma bir son verilmesi gerekmekteydi. İsyancılar bir şekilde bertaraf edilmeliydi. I.Mahmut bazı devlet adamları ile yaptığı müzakerelerin ardından Patrona Halil ve arkadaşlarının ortadan kaldırılması yönünde karar aldı. Padişah I.Mahmut, Yeniçeri Ocağında Patrona Halil’e karşı olan zabitler vasıtası ile ocağın ileri gelenlerine dağıtılmak üzere beş bin altın gönderdi. Böylece askerlerin önemli bir kısmı kontrol altına alındı hükümetin tarafına çekildi. Patrona Halil ve arkadaşlarının öldürülecekleri yer de belirlenmişti. Her şey sarayda olup bitecekti.
Patrona Halil ve arkadaşlarının öldürülecekleri yer belirlendi
Patrona Halil ve arkadaşlarının saraya gelmesini ise o sırada İstanbul’da bulunan Kırım Hanı Kaplan Giray sağlayacaktı.13 Cemaziyelevvel 1143 (24 Kasım 1730)'da Veziriazam konağında İran meselesini görüşmek üzere devlet adamları bir toplantı yaptılar. Toplantıya Patrona Halil ve bazı önde gelen isyancılar da katıldı. Toplantıda Kırım Hanı İran meselesinin üzerinde biraz daha düşünülmesine ve kararın bir sonraki toplantıda verilmesinin daha uygun olduğunu dile getirdi. Bu müzakereden sonra Patrona Halil ve arkadaşları sadrazamdan şikayetçi olduklarını kendisine yakın gördüğü Kırım Hanına ifade etti. Kırım Hanı Kaplan Giray ise Patrona Halil’e “Murad ettiğiniz şey muvafık, pâdişâh dediğinizi yapıyor; hal böyle iken toplu harekette bulunarak zorbalıkla iş yapmak doğru değildir; inşâallah İran meselesi için yapılacak toplantıda Rumeli eyaleti ve vezirliğe nail olduktan sonra arzunuzu pâdişâh huzurunda söyleyin; biz de size müzaheret ederiz" diyerek onu bu şekilde saraya davet etti.
Sarayda ise her şey hazırlanmıştı. Patrona ve arkadaşları sarayda Arslanhane denilen odada padişahı beklerken yeniçeri askerlerinin saldırısı ile öldürüldü. Dışarıda bulunan isyancıların önde gelenleri de teker teker içeri alındı ve onlarda öldürüldü. Patrona Halil ve adamlarının hükümet üzerindeki baskısı sona erdirilmiş