Halifelik 89 yıl önce bugün kaldırılmıştı

Halife Abdülmecit ile hükümet arasında ilk gerginlik biat törenin hemen ardından yaşandı. Halife Abdülmecid’in TBMM başkanı Mustafa Kemal Paşa’ya çektiği telgrafta ‘Halifeyi Resullullah Hadimü’l-Haremeyni’ş-Şerifeyn Abdülmecit bin Abdülaziz Han” şeklinde kullandığı ünvan tartışmalara sebep oldu.

Olaylar 04.03.2012, 00:59 16.03.2018, 20:08
Halifelik 89 yıl önce bugün kaldırılmıştı

 Tarih Dosyası / Dünya Bülteni

Halife Abdülmecit saltanatın kaldırılmasının ardından 18 Kasım 1922 tarihinde TBMM tarafından halife seçildi. Halife seçildiği gün Abdülmecit Efendi İslam alemine yönelik bir bildiri yayınladı. Bu bildirinin yayınladığı gün TBMM Başkanı Mustafa Kemal, Refet Paşa aracılığıyla yeni Halifeye uyması gereken kuralları hatırlatıyordu. Halife Abdülmecit yalnızca Halife-i Müslim’in ünvanını kullanacak buna başka ünvanlar ekleyemeyecekti, kendisine çizilen sınırları aşmayacaktı.

Biat töreni

Halifenin seçiminin ardından 24 Kasım Cuma günü TBMM adına bir heyet Bağdat Kasrı’na giderek burada bulunan yeni halifeye kırmızı bir atlas kese içinde seçim mazbatasını ve Kutsal Emanetler dairesinin anahtarını teslim etti. Sonrasında beraberce Hırka-i Şerif ziyaret edildi ve Biat merasimi tamamlandı. Son halife Abdülmecit böylece görevine başladı. 

Abdülmecit Efendinin Halife seçilmesi halifelik konusuna bir çözüm getirmekle beraber yeni bir siyasi gerilimi de başlatacaktı. Saltanatsız bir halifelik ne anlama gelmekteydi?  Halifenin görev ve yetkisi ne idi ? Halife aynı zamanda devlet başkanı mıydı? Tüm bu sorular Cumhuriyetin ilanına kadar geçen sürede halife taraftarları ve karşıtları arasında uzun uzun tartışıldı.   

‘Halifeyi Resullullah Hadimü’l-Haremeyni’ş-Şerifeyn Abdülmecit bin Abdülaziz Han”

Halife Abdülmecit ile Ankara arasında ilk gerginlik biat törenin hemen ardından yaşandı. Halife Abdülmecid’in TBMM başkanı Mustafa Kemal Paşa’ya çektiği telgrafta ‘Halifeyi Resullullah Hadimü’l-Haremeyni’ş-Şerifeyn Abdülmecit bin Abdülaziz Han” şeklinde kullandığı ünvanı tartışmalara sebep oldu. Kendisine Halife-i Müslimin ünvanını kullanabileceği ifade edilen Halife Abdülmecit’in bunun dışına çıkması ve Abdülmecit bin Abdülaziz Han tabirini kullanarak Osmanlı saltanatını vurgulaması Ankara hükümeti le Halife Abdülmecit’i daha ilk günden karşı karşıya getirmişti. 

İlk günden başlayan bu gerginlik Halife Abdülmecit’in nişanlarını takarak Cuma alaylarına çıkması, Hilafet kurumuna ayrılan tahsisatın artırılmasını istemesi ve yabancı elçileri kabul etmek istemesi ile gitgide arttı. Ayrıca o günlerde Hint Müslümanlarının liderlerinden Emîr Ali ve Ağa Han’ın Başbakan İsmet İnönü’ye gönderdiği, halifenin konumunun güçlendirilmesi gerektiği yönündeki mektup, ülkenin iç işlerine müdahale olarak görüldü  ve  rahatsızlığı daha da artırdı. 

'Oldu Bitti' ile başlayan siyasi gerilim

29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilan edilmesi de Türkiye’de yeni bir dönemin başladığını  gösteriyordu. Mustafa Kemal Paşa ve yeni ekibi Cumhuriyetin ilanı ile devlet başkanlığı sorununu çözmüştü. Bununla beraber Cumhuriyetin ilanı önemli tartışmaları da beraberinde getirdi. Kurtuluş savaşının diğer önemli isimlerine haber verilmeden danışılmadan Ankara’da ‘oldu bitti’ye getirilen Cumhuriyetin ilanı siyasi bir bunalıma dönüştü. Kazım Karabekir, Rauf Orbay gibi önemli simalar Cumhuriyet’e karşı olmakla suçlanmaya başlandı. Üstüne bir de bu kişilerin İstanbul’da Halifeyi ziyaret etmesi, Halifeye vicdanen bağlıyım şeklindeki demeçleri,  Cumhuriyet tartışmaları ile başlayan siyasi gerilimi Halifelik kurumu etrafına topluyordu. Tüm bu yaşananlar bir yana Aslında Mustafa Kemal Paşa ve yeni ekibinin zihninde Halifelik kurumuna yer yoktu. Yeni Türkiye’yi Batılı bir devlet şekline dönüştürmek amacıyla bir dizi devrim yapma düşüncesindeydi ve hilafet kurumu bunun önünde önemli bir direnç noktası olabilirdi. 

' Tarihi bir hatıra ’

Bununla beraber Mustafa Kemal Paşa Halifeliğin Müslümanlar arsında gerçek bir birliktelik sağlamadığı yönündeki görüşünü bir Fransız dergisine şöyle ifade ediyordu :“Tarihimizin en mutlu dönemi hükümdarlarımızın Halife olmadıkları zamandır (…) Ne Acemler, ne Afganlılar, ne Afrika Müslümanları İstanbul Halifesi’ni asla tanımadılar. Bütün İslam milletleri üzerinde yüce ruhani görevini yerine getiren tek Halife fikri gerçekten değil, kitaplardan çıkmış bir fikirdir. Halife hiçbir zaman Roma’daki Papa’nın Katolikler üzerindeki kuvvet ve iktidarını gösterememiştir (…) Biz Halife’yi eski ve saygıdeğer bir geleneğe saygı duyarak yerinde bıraktık. Halife’ye saygımız vardır.”  

Mustafa Kemal Paşa’nın bu sözlerinden de anlaşıldığı gibi Hilafet kurumu yalnızca ‘tarihi bir hatıra’ olarak yerinde bırakılmıştı. Yaklaşık 16 aylık süre zarfında halifenin ‘istenmeyen davranışlarda bulunması’ ayrıca Cumhuriyetin ilanı ile başlayan siyasi gerilimde Halifenin siyasi bir dayanak noktası halini alması hilafetin kaldırılmasına giden yolu açtı. 

Mustafa Kemal Paşa,  15-20 Şubat 1924 günleri arasında İzmir’de yapılan Harp Oyunlarına katılarak burada halifeliği kaldırma yönündeki görüşünü diğer ordu komutanları ile paylaştı. Burada varılan kararın ardından Musafa Kemal Ankara'ya döndü. Bu gelişmelerin sonunda 3 Mart 1924 tarihinde Şeyh Saffet Efendi ve 53 milletvekili, Halifeliğin devlet yönetiminde iki başlılığa sebep olduğu ve bu durumun Türkiye’nin bekası için tehlikelere sebep olabileceği gerekçesini içeren Halifeliğin ilgası teklifini TBMM’ye sundu. 

Ve sürgün..

Milletvekillerinin teklif üzerindeki konuşmalarının ardından, Hilafetin İlgasına ve Hanedan-ı Osmani’nin Türkiye Cumhuriyeti Memalik-i Haricine Çıkarılması hakkındaki kanun oylamaya katılan 158 milletvekilinin 157’sinin oyuyla kabul edildi. Kararın ertesi günü Halife Abdülmecid ve mart ayının sonuna kadar Osmanlı ailesinin fertlerinin tamamı yurt dışına gönderildi.

 

Kaynaklar : Cezmi Eraslan, Siyasi Alanda yapılan İnkılaplar

                    Mete Tunçay,Türkiye’de Tek Parti Yönetiminin Kurulması      

                   

Yorumlar (5)
Gökhan 12 yıl önce
Pek iyi oldu, sıra imam hatiplerin düzeltilmesinde inşAllah hadis öğretimi sona erecek ve Kuran'a/Allah'ın sözüne Resulün mesajına ortak koşulamayacak inşAllah.69-Hakka:44,45. Eğer (Peygamber) bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı, mutlaka onu kudretimizleyakalardık.46. Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdik.Şimdi buyursunlar peygamberimiz söz uydurdumuştur diyip toplumu..
Tahsin Yılmaz 11 yıl önce
2013 - 1924 = 89 etmiyor mu?
leyla 11 yıl önce
halifelik gitti islam dünyasında darmadağınık oldu yani nelere mal oldu..
muhabbet 11 yıl önce
allahın azabı ve gazabı ilkönce münafıkaların sonra zalimlerin ve sonra kafirleirn üzerine daim ve kadim olarak her iki dünyadada üzerleirne olsun inş.
adil 11 yıl önce
hic iyi olmamıs
Günün Anketi Tümü
Türkiye İsveç'in NATO üyeliğine onay vermeli mi?