Sahibini arayan kılıç
Meçhul ve müstakbel "İzmir Fatihi"ne ve Mustafa Kemal Paşa ile İsmet İnönü'ye hediye edilen bu kılıçlar, o yıllarda Buhara Halk Cumhuriyeti'nde bulunan Enver Paşa tarafından Buhara Cumhuriyeti hazinesinden bizzat seçilmişti

Emre Gül/ Dünya Bülteni - Tarih Dosyası
Birinci Dünya Savaşı sonunda Anadolu İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan'ın başını çektiği İtilaf devletlerince işgal edilmeye başlanmıştı. Bu işgallere karşı yükselen tepkiler, 15 Mayıs 1919'da İzmir'e Yunan Ordusu'nun çıkmasıyla daha da arttı. Doğuda, Kuzeyde, Güneyde, "Kuvva-yı Milliye" direnişleriyle devam eden silahlı mücadele, TBMM ve düzenli ordunun kuruluşuyla Batı Cephesi'nde yoğunlaştı. Üç buçuk yıl süren işgal ve savaş dönemi sırasında vatanın kurtarılması hedefinde İzmir, ulaşılması gereken bir kızıl elma olarak sembolleşti.
Yunan ordusu İzmir'de. 15 Mayıs 1919
KILIÇLARI ENVER PAŞA SEÇMİŞ
Nitekim 13 Eylül 1921'de Sakarya Meydan Muharebesi kazanılınca, bu zafer yurt içi ve yurt dışındaki Müslümanlar tarafından sevinçle karşılandı. Bu sevinci yaşayan ve Milli Mücadele'ye 100 milyon altın ruble ile destek veren "Buhara Halk Cumhuriyeti"nden bir heyet, hem zaferi tebrik etmek hem de diplomatik temaslarda bulunmak üzere Ankara'ya geldi. 7 Ocak 1922'de TBMM Reisi ve Başkumandan Mustafa Kemal Paşa tarafından kabul edilen bu heyet, kardeşliğin bir nişanesi olarak bazı hediyeler takdim etti. Bu hediyelerden en önemlisi ve dikkat çekeni ise Türkistan Müslümanlarının Anadolu'nun kurtuluşuna olan inancını gösteren bir kılıçtı. Altın işlemeli bu kılıç İzmir'e girecek ilk subaya verilmek üzere Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'ya emanet edildi.
Mustafa Kemal Paşa ve İsmet İnönü kuşandıkları Buhara kılıçlarıyla
Bununla birlikte kendisine ve Batı Cephesi Komutanı sıfatına haiz İsmet Paşa'ya da birer kılıçla millete bir Kur'an-ı Kerim verildi. Asıl ilginç olan ise meçhul ve müstakbel "İzmir Fatihi"ne ve Mustafa Kemal Paşa ile İsmet İnönü'ye hediye edilen bu kılıçlar, o yıllarda Buhara Halk Cumhuriyeti'nde bulunan Enver Paşa tarafından Buhara Cumhuriyeti hazinesinden bizzat seçilmişti.
"Dün Büyük Millet Meclisi Reisi ve Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri meclisteki dairelerinde Buhara murahhaslarını resmen kabul eylediler."
Heyetin kabulü ve getirdiği hediyeler 8 Ocak 1922 tarihli Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi'nde şu satırlarla yer almıştı. "Dün Büyük Millet Meclisi Reisi ve Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri meclisteki dairelerinde Buhara murahhaslarını resmen kabul eylediler. Buhara heyeti resm-i kabul esnasında millete, müzehheb ve kıymetdar bir Kur'an-ı Kerim, Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine kıymetdar ve müzeyyen bir kılıç ile kürklü bir hil'at, iki top nefis Buhara kumaşı, muzafferiyet-i kat'iyeyi ihraz edecek kumandana verilmek üzere müzeyyen bir kılıç hediye etmişlerdir."
Heyetin karşılanışı, ağırlanışı ve getirdikleri hediyeler hakkında ayrıntılı bilgiler veren gazete "İzmir Fatihi" ne verilecek kılıcı da: "Bundan başka Yunanlılara son darbeyi vuracak, muzafferiyet-i kat'iyi kazanacak olan kumandana verilmek üzere... kemeri altın kaplı levhalarla müzeyyen eski bir kılıç getirerek Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine teslim eylemişlerdir. Başkumandan Paşa Hazretleri tarafından bu kılıç ileride icab eden kumandana verilmek üzere Erkan-ı Harbiye Riyaseti'ne gönderilmiştir." Cümleleriyle okuyucularına duyurmuştu.
"Buhara halkının arzusunu yerine getirerek, bu kıymetdar kılıcı İzmir fatihine teslim edeceğim"
Gösterilen alicenablık karşısında Mustafa Kemal Paşa da yaptığı konuşmada: "Buhara ahalisinin Türkiye'deki Türk ve Müslüman kardeşlerine hediye olarak gönderdiği Kur'an-ı Kerim ile Türkiye Halk Ordusuna nişane-i takdir ve tebrik olarak irsal eylediği kılıç, hak din ile hakka hadim kuvveti temsil eden fevkalade muazzam ve kıymetdar iki yadigârdır. Bu emanetleri elinizden alır iken kalbim heyecan ile doldu. Halkımız ve ordumuz, uzaklardaki kardeşlerimizden gelen teşciat ve tebrikat nişanelerinden, şüphesiz, çok mütehassis ve mesrur olacaklardır. Dindaş ve karındaş Buhara halkının arzusunu yerine getirerek, bu Kitab-ı Mukaddes'i millete, seyf-i muazzezi de İzmir fatihine teslim edeceğim. Allah'ın inayeti ile İnönü ve Sakarya muzafferiyetlerini kazanan milli ordumuz, İnşallah pek yakında bu kılıcı da kazanmış olacaktır. Heyet-i muhteremenize de Türkiye ahalisi ve ordusu, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve hükümeti namına teşekkür eylerim" demişti.
Böylece "İzmir'in kurtuluşuyla özdeşleşen bu kılıç, vatanı kurtarmak düşüncesiyle çarpışan her subayın ve kumandanın rüyalarını süslemiş, bu kılıca sahip olma arzusu subaylarımıza moral ve motivasyon kaynağı olmuştu.
İZMİR FATİHİ YÜZBAŞI ŞERAFETTİN BEY
Nihayet Trablusgarp, Çanakkale, Romanya ve Irak Cepheleri'nde vazifeden vazifeye koşan Yüzbaşı Şerafettin Bey, Milli Mücadele'nin sonunda süvari alaylarından birinde bölük komutanı olarak İzmir'e doğru akan askeriyle birlikte çarpışa çapışa, 9 Eylül 1922 sabahı İzmir'e yaralı olarak girmiş ve hükümet konağına bayrağımızı çekmişti. "İzmir Fatihi" olan Yüzbaşı Şerafettin o dakikaları : "'Yaraları kim düşünür, ölsem ne gam. İzmir'i kurtarmıştık ya. Bu şerefin öncüleri biz olmuştuk ya'' diye anlatmış, Buhara Halk Cumhuriyeti tarafından gönderilen kılıç da artık sahibini bulmuştu.
VALİLİK KILICI KAYBETMİŞ
Soyadı Kanunu'ndan sonra "İzmir" Soyadını alan ve Albay rütbesine kadar yükselen Şerafettin Bey, doktorların savaşta aldığı yaraların yol açtığını belirttiği Parkinson ve kısmi felçten 1951 yılında İstanbul'da vefat etmiştir. Vefatından sonra eşi Siret Hanım, Buhara kılıcını İzmir'de açılması planlanan İnkılâp Müzesi'ne verilmek üzere İstanbul Valiliği'ne teslim etmiş ancak kılıç maalesef kaybedilmiştir.
Buhara Halk Cumhuriyeti tarafından hediye edilen kılıçlarından. Fetih ayeti "İnna fetahna leke fethan mübina (Şüphesiz Biz sana apaçık bir fetih ihsan ettik)
Kaynaklar:
Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, Nr: 399
Kemal Arı, Üçüncü Kılıç, İzmir, 2007.